Galata'nın gölgesini sattılar
Galata Kulesi'nin işletme hakkı bundan 3 ay önce Beltur'a verildi. Sormuyor kimse de biz önce cevabını alamayacağımız bir soru soralım. Türkiye'de başka işletme becerisinde kurum yok mu? Neyse.
Beltur ise içerideki yoğunluğu bahane ederek dışarılara masalar sandalyeler attı. Ne şahane değil mi? Çok değerli(!) belediye zabıtaların İstiklal Caddesi'nin sokaklarındaki barların masalarını sandalyelerini parçalayarak topladığını, sokaklarda esnafa kan ağlattığını düşündüğünde Beltur'un 'mübarek' ellerinden öpmek istiyor insan. Meğer ne büyük insanlarmış!
İstanbul'da kalabalığı gördükleri her alanda bir Beltur işgaliye karşılaşıyorsunuz. Sahiller, istasyonlar, meydanlar. Bizim eve gelen giden sayısı bir kafeteryayı döndürecek oranda olsa evi de alacaklar yani elimizden; o derece.
Ve şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi? Meydanlardan ne istediklerini. Meydanlar rant kaynağıdır. Meydanlarda insanların bir araya gelip protesto ettikleri şey de aslında budur. Parkları otoparka alışveriş merkezine, insanların buluştuğu, toplanıp şarkılar söylediği meydanları da kafeteryalara çevirmek. Paraya dayalı düzenlerine hizmet diyerek de göz boyamak.
Galata Kulesi tarihi bir miras. Bu ülkeye geçmişten verilmiş bir hediye. Bir emanet. Emaneti böyle mi değerlendireceğiz? Galata Kulesi'nin gölgesi sokak müziği yapan gruplar ve pek çok sanatsal etkinlik yerine, çirkin masa ve sandalyeyle bezenmiş para makinesi koymanın adı bir nevi kültürsüzleştirme projesidir. Meydanları, şehrin şahdamarlarını kültürden yoksun hale getirmek ise sistemin bu dayatmasını en az dirençle karşılaştığı Türkiye gibi 3. dünya ülkelerinde kolaylıkla gerçekleşir.
Beyoğlu'ndaki masa sandalye yasağından sonra bir nevi kurtarılmış bölge gibi gençlerin ağırlıkta vakit geçirdiği cıvıl cıvıl bir meydandı Kuledibi. Adeta küçük bir Beyoğlu hayaliydi. Bu yoğunluk özellikle muhafazakâr kesimi rahatsız etmeye, orada toplanan gençler ise polis tarafından meydandan uzaklaştırılmaya başlanmıştı. Sorarsanız, geçişi engelliyorlar, kalabalık rahatsız ediyor. E şimdi ne olacak? Beltur bir tür 'babanızın oğlu' olduğu için ses çıkmayacak değil mi oradaki kalabalığa? Yandaş para kazansın da ne olursa olsun, değil mi?
Talan bununla kalmayacak elbette. Daha ne tarihi mekânlar, ne meydanlar işgal edilecek. Kiliseyi camiye çeviren bu kültür mühendisleri, yaşam alanını da paraya çevirmeye çalışıyor. Asıl ibadethaneleri bu para basan rant alanları mı yoksa?
Doğan Özcan/Radikal Blog
ulusalkanal.com.tr