Gizli projeleri FETÖ şirketlerine yaptırmışlar
Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı'nın bazı işlerini, haklarında FETÖ soruşturması bulunan kişilerin sahibi olduğu yazılım şirketine verdiği belirtilen sanık Taşçı, bu işlemlerin kendisinden önce başlatıldığını ileri sürdü.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişi hakkında açılan davaya, darbe girişimi tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevinde bulunan eski Tuğgeneral Aydemir Taşçı'nın çapraz sorgusuyla devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen duruşmada, Akıncı Üssü'nde iddianamede kendisine ait olduğu belirtilen fotoğraf gösterilen Taşçı, fotoğraftaki kişinin kendisi olmadığını söyledi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, salonda bu kişinin kendisi olduğunu kabul eden olup olmadığını sordu. Giray, "Bunun sanığa ait olmadığını biz de düşünüyorduk. Gerçi sanıklara ait olduğunu düşündüklerimiz de kendileri kabul etmediği için birinin 'bu fotoğraftaki benim' demesi çok zor. Onun için fotoğraflarla ilgili bilirkişi incelemesi isteyeceğiz." dedi.
Başbakanlık avukatı İskender Minar ise başında bulunduğu Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığına yazılım işi yapan Milsoft isimli şirketin sahiplerinin, haklarında FETÖ/PDY soruşturması bulunan kişiler olduğunu belirterek, bu firmanın ne tür hizmet sunduğunu sorması üzerine Taşçı, bu işlemlerin kendisinden önce usulüne uygun ihaleyle yapıldığını ileri sürdü. Taşçı, projelerin gizli olduğunu, içeriğini söylemeye yetkisinin bulunmadığını ifade etti.
Müşteki avukatı Fatih Atalay da söz konusu şirketin FETÖ firarisi Adil Öksüz'e 234 bin lira yolladığını, şirketin sahibi Mehmet Sungur'un, dosyanın sivil sanıklarından Kemal Batmaz ile ortaklığı bulunduğunu belirterek, "Bunlar hava kuvvetlerine yazılım işi yapıyor. Siz 'gizli projeleri açıklayamam' dediniz. FETÖ ile bu kadar irtibatlı, iltisaklı olan firmaya gizli projeyi yaptırıyorsunuz. FETÖ'nün de yurt dışı bağlantıları açık şekilde ortada. Bu kadar hain terör örgütüne bu bilgileri vermeye çekinmiyorsunuz. 'Ben göreve geldiğimde vardı' deyip kurtulamazsınız. Bu firmayı hiç araştırdınız mı?" sorusunu yöneltti.
Taşçı ise Silahlı Kuvvetlerde ihale usulünün belli olduğunu, ilgili firmaların devletin istihbarat birimlerinden soruşturulduğunu, olumsuz bir tespit bulunan firmaların ihaleye giremediğini kaydetti.
Taşçı, "Paşa" lakaplı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından eski astsubay Zekeriya Kuzu'yu, Çiğli'de görev yaptığı dönemden tanıdığını, kendi çocuğunun askerlik yemin töreninde konakladığı tesislere ilişkin masrafların ödemesine dair de Kuzu'nun oğlunun hesabına bir miktar para yatırdığını söyledi.
Bir kısım gazinin avukatı Fatih Atalay'ın, darbenin önlenmesi kapsamında şahsi olarak neden bir tepki göstermediğini sorması üzerine Taşçı, "Benim elimde herhangi bir birim yok. Şahsi kişi başına çıkıp insanlar bir şeyler yapabilir. Tankın altına yatabilirdim ne olacak bir can var elimizde. Ben yapabileceğimi yaptım, inisiyatifi ele alarak ne gerekirse yapmaya çalıştım." dedi.
Avukat Emrullah Beytar da sanık Taşçı'nın bulunduğunu iddia ettiği HKK karargahı ile Akıncı Üssü'ndeki uygulamaların benzerlik gösterdiğine dikkati çekerek, her iki yerde de telefonların toplatıldığını ama HKK karargahında Veysel Kaynak'ın telefonunun alınmamasının bir tesadüf olup olmadığını sordu. Sanık Taşçı, bu soruya "Ben telefonların toplatılması kararını dışarıdan silah sesleri geldiği, çatışmanın yaşandığı şartlarda verdim. Terör operasyonları yönetilirken de telefonların toplatıldığı olmuştur, dışarı bilgi çıkmasın diye. O an aklıma bu geldi ve karargahtan dışarı bilgi çıkmasını engellemek için bu kararı verdim." ifadesini kullandı.
Avukat Aydın'ın, davanın sivil sanıklarından Harun Biniş'in, söz konusu şirketin çalışanı olduğunu anımsatması üzerine de Taşçı, ihale dosyasına ve kayıtlara bakmadan bir açıklama yapmayacağını söyledi.
Sanık Aydemir Taşçı'nın avukatının, müvekkilinin durumuna ilişkin sözleri ve "Cezaevinde ölüme terk edildiler" demesi üzerine, müşteki sıralarından bazı kişiler tepki gösterdi.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın uyarılarına rağmen izleyici sıralarındaki bazılarının hakaret içeren sözler sarf etmesi üzerine avukat, izleyicilerin duruşma salonunda suç işlediğini ileri sürdü.
Başkan Giray da "Karşılıklı konuşmayın, müdahale etmeyin diye ısrarla söylüyoruz. Burası sohbet yeri değil, acınızı, öfkenizi anlıyoruz ama dayanamıyorsanız çıkın. Bu, herkesin dayanabileceği bir şey değil. Size de söz vereceğimizi daha önce söyledik." dedi.
Daha sonra tepki gösteren izleyiciler salondan çıkarıldı.