Kanlı seçime adım adım!
Melih Gökçek’in canlı yayınlarda habire suikast demesi ve isimler sayması tesadüf değil.
Aynı şekilde Mansur Yavaş’ın dün “Silahlı 100 kişi provokasyon için Ankara’ya geldi” şeklindeki bilgiye dayalı açıklamasının altı çizilmelidir.
Bazıları hala farkında değil.
Bu seçim Tayyip Erdoğan için olmak ya da olmamak anlamındadır.
Erdoğan seçimi kaybettiği taktirde yok olacağını biliyor.
Buradan hareketle zerre kuşkunuz olmasın önümüzdeki saatler seçim günü dahil pek çok dehşet ihtimal olasıdır.
Sınırsız bir para ile devlet gücünü elinde tutan irade sanıldığı gibi kurbanlık koyun misali halk iradesinin objektif tezahürünü beklemeyecek ve müdahaleler yapacaktır.
Evet AKP 1950’de CHP’nin yaptığı gibi iktidarını kansız devredecek gibi görünmüyor.
Ama 30 Mart, ama Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci ama genel seçimde maalesef büyük bir kargaşa mutlak gibidir.
Evet bugünkü görüntü ya da seyir itibarı ile AKP’nin kansız gideceğine dair bir belirti yoktur.
Peki önümüzdeki bir kaç gün içinde ne mi olur?
Eğer bu satırların yazıldığı saat sonrasında beklenen kasetler bir bir ortaya çıkar ve Erdoğan bir kere daha köşeye sıkışırsa çok şey olur.
Mesela Süleyman Şah Türbesi bahane edilerek Suriye’ye asker çıkarılır ve savaş durumu iddiası ile seçimlerin ertelenmesi gündeme getirilir ki MİT’in kontrolündeki IŞİD’ın böyle bir müdahaleye gerekçe hazırlayacağı kesindir.
Keza Tayyip Erdoğan’ın ayağına kurşun değecek şekilde çakma suikast hala ihtimaldir.
Buna ilaveten muhalefet liderlerine saldırı gözardı edilmemelidir. Dahası seçim günü onlarca merkezde sandık başı cinayetleri olabilir.
Hülasa seçimi gölgeleyecek her ihtimal akla getirilmelidir zira dediğimiz gibi AKP zirveleri kaybedeceğini anladığı an sınırsız imkanlarını seferber edeceklerdir.
Yasağı yasaklarım deyip kanuna ve hukuka açıktan meydan okuyan bir anlayış kendini kurtarma adına can havliyle her türlü çılgınlığı yapabilir.
Yazdıklarım tıpkı bir ay önce bunlar seçime günler kala sıkıştığında Suriye ile savaşı bile göze alırlar demem misali öngörülerimdir ve gerçekleşebileceği noktasında endişeliyim.
Peki bu işin nihayeti mi?
Böylesi metotlar ile iktidarda durulamaz.
AKP gitmesine gidiyor da kanlı mı gidecek kansız mı hadise odur...
TAYYİP’TEN KAÇARKEN FETHULLAH’A TUTULMAK!
Şu tabloya bakar mısınız?
30 Mart seçimleri birisini mahkum ederken diğerini aklayacak!
Oysa ikisi de bu tükenişin ortak sorumluları.
Evet AKP ile F Tipi Cemaati kastediyorum.
Tayyip Erdoğan 30 Mart’ta eğer sağlıklı bir seçim olur ve yüzde 40’ı aşarsa millet beni akladı diyecek. Yok eğer yüzde 35’in altına inerse bu sefer F Tipi örgüt zafer cakasını satacak.
Seçimin bu noktaya gelmesi dramatiktir.
Hele hele F tipi örgütün muhalefetin asli unsuru gibi sunulması kahredicidir.
Öyle çünkü bugünkü yıkım tablosunun öncelikli mimarlarından biri bu örgüttür.
Maalesef bu görüntüde Tayyip Erdoğan’ın yanısıra Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’nin sorumluluğu var.
Erdoğan bu örgütü -sadece lafla- iki aydır dilinden düşürmeyerek AKP karşıtı kitleler nezdinde adeta aklar ya da imajına katkı yaparken Kılıçdaroğlu ile Bahçeli de AKP’nin vazgeçtiği Cemaat kardeşliğine talip oldular.
Hadise yağmurdan kaçarken doluya tutulma misali Tayyip’ten kaçarken Fethullah’a tutulmaktır.
Kimileri bu durum seçim şartlarında fiili bir zorunluluk diyebilir lakin öyle değil. Hadise CHP ile MHP’nin F Tipi örgütün emperyal projelerine sahiplenme noktasına geldi ise asıl endişe verici olan budur.
Sabahattin Önkibar
Aydınlık