Doğu Perinçek yazdı: Homo Sapiens’i bilir insanlığı bilmez
HEP sorarlar, “Onlar niçin dönek oldular” diye.
DÖNEKLİĞİN NEDENLERİ
Dönekler, insanlığı bilmedikleri, insanlıktan anlamadıkları, insanların duygularını paylaşmadıkları, yürekleri kendi insanlarının yürekleriyle birlikte çarpmadığı için dönek olmuşlardır. Dönekliğin belli başlı nedeni budur.
Hayatta şunu gördük: Emek davası için mücadele edenler, Devrimciler, Halkçılar, Vatanseverler, iki kaynaktan geliyorlar.
Birincisine “doktrinden gelenler” diyelim. Bunlar, Emek Davasına doktrin üzerinden ulaşmışlardır. Okuduklarına göre, insanlık belli bir yönde ilerlemektedir ve onlar da yüzlerini o yöne çevirmişlerdir.
İkinci küme ise, insanlıktan gelenlerdir. Dünyaya insan merkezinden baktıkları için, sınıfların ve zorbalığın olmadığı, insanların özgür yaşadığı bir dünya özlemi, onları Emekçi Davasıyla birleştirmiştir.
DEĞİŞEN HAYATLARLA DEĞİŞEN DOKTRİNLER
Doktrinden gelenlerin doktrini değişebilir. Hayatta karşılaştıkları yeni durumlarda yeni doktrinler keşfetmeleri, döneklerin şanındandır. “Yanlış biliyormuşum, benim doktrinim artık zırvalardır” diyenlere ne diyebilirsiniz? Aslında keşfettikleri, yeni doktrin değil, fakat yeni bir hayattır ve her hayatın da kendisine münasip doktrini vardır.
HOMOSAPİENS KADAR İNSAN OLMAK
Yeni Hayat üzerinden yeni doktrini keşfedenler, Homosapiensi bilirler, ama insanlığı bilmezler. Onların insan hakkındaki bilgileri Homosapiensle sınırlıdır. İnsanlığı yaşamamışlardır.
Cenaze namazını kıldıran imam, “Merhumeyi (ya da merhumu) nasıl bilirdiniz” diye sorduğu zaman, dönekler “Homosapiens gibi bilirim” diye yanıtlayacak olsalar şaşırmam, doktrine bağlılıklarına hayranlık duyarım.
İNSANGİLLERİN VE KURBAĞAGİLLERİN SERÜVENİ
Homo Sapiens’i ezbere bilen dönekler, insanı da Homo Sapiens gibi bilirler. Onlara göre, en sonunda İnsangillerin de Kurbağagiller gibi bir serüveni vardır. İnsana laboratuvarda tüp içinde bakarlar. İnsan onlar için tüpteki kurbağa larvası gibi bir şeydir.
Homosapienslerin de yüreği ve ciğeri vardır kuşkusuz. O yürek ve ciğerlerin selülözden yapılmadığı da hakikattir. Ama o yürek ve ciğer, insan yüreği ve ciğeri değildir. Bu yüzden insanlar, Homosapiens olup da insan olamayanlar için kimi zaman “yüreksiz” ve “ciğersiz” gibi yargılara varmışlardır.
Homosapiensi bilmek ile insanlığı bilmek farklıdır. İnsana ve Homosapiense farklı bakış açılarından, farklı duygularla yaklaşabilmek için, insanca duygulara sahip olmak gerekir.
Homosapiens, biyolojik türümüzdür. İnsan ise, kültürel bir varlıktır. İnsanın maddî ve manevî kültürü vardır.
HOMOSAPİENSTE OLMAYAN MESELE
Homosapiensin duyguları, sevinçleri, acıları, zahmetleri, sevgileri ve aşkları üzerine hiçbir şey bilmiyoruz, çünkü araştırılmamıştır ve merâk konusu da değildir. Ama insan, yazının icadından önce bile sözlü edebiyatın merkezindedir.
Homo Sapiens olmak ve insan olmak, farklıdır. Edip Cansever, Tragedyalar’da, “Ne gelir elimizden insan olmaktan başka” diye yazıyordu. “Ne gelir elimizden Homosapiens olmaktan başka” demiyordu. Böyle bir dize aklının ucundan bile geçmemişti. Çünkü Homosapiens için, “insan olmak” meselesi yoktur.
İşte dönekler de öyledir. Homosapiens olmuşlardır, ama insan olamamışlardır. İnsan olmadıkları için de, insanlığı yüreklerinde duyamamış, bilinçlerinde bulamamışlardır.
Homosapiensi bilirler, ama insanlığı bilmezler.
Doktrinlerinde yalnız Homosapiens vardır, insan yoktur.
Doğu Perinçek
12 Şubat 2016, Aydınlık