13 Şubat’ta yürek atışları

13 Şubat’ta yürek atışları

Bugün Ankara Güvenpark’taki “Yurtseverlere Özgürlük” eylemi, Erzincan’ın kurtuluşuna denk düştü.

13 Şubat, çocukluğumun en anlamlı günlerindendir. O gün evimizde başka bir hava eserdi. Babamın bakışlarındaki gurur bizleri başka türlü kucaklardı. Yüreklerimiz bir başka atardı. O gün her şey özenli olmalıydı. En güzel giysilerimizi giyerdik.

Vatan sevgisi bastığın topraktan başlar

Hayat bana şunu öğretti: Vatan sevgisi, insanın ayağını bastığı toprağa sevgiyle başlar. Köklerinizle tutunduğunuz bir toprak varsa, vatanınız ve vatan sevginiz vardır. Köyümüz, mahallemiz, altında toplandığımız gölgesi hepimize yeten bir çınar ağacımız varsa, yurdumuzu o ağacın altında sevmeye başlarız.

Biz Kemaliyeliler için vatanı sevmek, kayaları sevmektir; kayalara tırnaklarımızla tutunmaktır. Biz kayaları avuçlarımızda ezerek toprak yapan bir kültürün çocuklarıyız. Toprağı hazır bulmadık. Dedelerimiz, nenelerimiz elleriyle duvarlara serdi. Böyle bir kültürden geliyoruz. O nedenle kayalar bizim binyıllardır biricik sermayemizdir ve bir de dağlardan Fırat’a akan şelalelerimiz ve derelerimiz.

Kayalar uğruna ölmek

Toprak için şehit olunur, öyle denir ve çok anlamlıdır.

Biz Kemaliyeliler, binlerce yıldır kayalar üzerinde yaşıyoruz. Bütün cephelerde, en sonunda kayalar için öldük.

İş Bankası Yayınları’nda çıkan “Eğinli Onbaşının Savaş Hatıraları” kitabında Kafkas cephesi, o kayaları yurt edinmiş insanların gözüyle anlatılır. Baskınlarda ölüme gitmek için “Gönüllüler öne çıksın” komutu verildiği zaman, kayalar için savaşanlar hep ilk fedailerdir.

Halayda eşitlenmek

İşte 13 Şubat, bizim bu hülyalara kendimizi bıraktığımız bir gündür. O akşam Erzincan gecesi vardır. Halayda zengini yoksulu yoktur, omuz omuza olmak vardır. Halay, bütün yerdeşleri eşitler. Birleşmek eşitler.

Ağır halayda, kol kola girmenin kararlılığı, gücü, güveni ve namusu vardır. Hareketler, belin bir burgu gibi ağır ağır yere inişi ve yükselişi, bacakların birlikte yaylanışı ve sanki havada asılı kalması, kendine özgü omuz kırıtmalar, hepsi ağır ağırdır. Fırat’ın dalgalarındaki köpüklere yoldaş olarak atılır o adımlar. Eğin halayları, biraz semahtır, biraz zeybektir ve biraz da Borodin’in Poloveşt Dansları’dır; yani Kıpçak danslarıdır.

Babamın o Eğin oyunlarını niçin o kadar çok sevdiğini vatanımı sevdikçe, milletimi sevdikçe, halkıma bağlandıkça, özgürlüğü yaşadıkça anladım. O kadar tutkuluydu ki, kimi zaman telefonla Burhan Tarlabaşı’nı arar, ondan Sinanlı havasını veya Of Nana’yı çalmasını rica eder ve telefon kulaklığı elinde adeta halaya dururdu. Nihat Genç kardeşimiz, bir yazısında Eğin halayını anlatıyordu. İşte onun anlattığı gibidir.

Ayağa kalkan insanların bıraktığı hazine

Özgürlük vatanla gelmiştir; milletle gelmiştir. Özgürlük, millet, vatan, kardeşlik, eşitlik; bunlar Ortaçağdan çıkışın, demokratik devrimlerin kavramlar demeti. Ve hepsi bugün insanlığın büyük hazinesidir. Ayağa kalkan insanlarla, kendisini topluma adayan fedailerle ve kahramanlarla kazanılmıştır.

Ve bugün 13 Şubat günü o kahramanlar, Güvenpark’ta toplanıyorlar.

Doğu Perinçek

Aydınlık/Rota

Doğu Perinçek atatürk bağımsızlık aslanlı yol