Cumhurbaşkanlığı seçiminde “Ilımlı İslam” tezgâhı

Cumhurbaşkanlığı seçiminde “Ilımlı İslam” tezgâhı

Mümkün ve muhtemel

bir seçenek üzerine senaryo

Yazımıza mümkün ve muhtemel bir haber ve onun üzerinden geliştireceğimiz bir senaryo ile başlayalım.

Haber şöyle: “Cumhurbaşkanlığı adaylık başvuru süresinin dolmasına dakikalar kala Başbakan Erdoğan, yaptığı basın açıklamasıyla AKP’nin adayının da Ekmeleddinİhsanoğlu olduğunu ve ‘çatıya’ katılacaklarını ilan etti.”

Tayyip Erdoğan tarafından yapılacak böyle bir tercih olmayacak şey değildir. Çünkü,Ekmeleddinİhsanoğlu, kendisinin de birçok defa açıkladığı gibi, AKP çizgisinde bir kişidir. Bugün onun parlatılmasında kullanılan son 20 yıllık akademik ve siyasi kariyerini, tamamen “Turgut Özal ve AKP’ye borçludur”.

Ey CHP ve MHP seçmenleri, şimdi size soruyorum: Tayyip Erdoğan’ın böyle bir açıklama yapması durumunda ne yapardınız? Kime oy verirdiniz? O zaman sizi Tayyip’ten kim “kurtaracak”tı? Tayyip’in adayı olan İhsanoğlu mu?

Şimdi bu adayın üstüne Kılıçdaroğlu ve Bahçeli tarafından “CHP-MHP adayı” etiketi yapıştırılınca, gerçekten CHP-MHP adayı mı oluyor?

İhsanoğlu’nun kimliğine girmeyeceğim, zaten yeterince yazılıyor ama şu kadarını hatırlatayım: Siyasal İslamcı.

Bu kimlik ile İhsanoğlu, AKP’nin çok doğal bir adayı olabilirdi. Hatta Türk-İslam Sentezinin “emekçilerinden” biri olarak MHP’ye de yakışırdı. Peki, ne oldu da CHP, yabancılardan ödüllü bu seçkini çatı adayı yaptı? Gelin biraz kafa yoralım.

“Halk isityor” yalanı…

Bir ülkeyi istenen yönde dönüştürebilmek için önce o işi yapacak hükümeti iktidara getireceksiniz. Sonra dönüşüme direnç gösteren muhalefet partilerini, iktidar olma uğruna, iktidar partisini taklit etmeye zorlayacaksınız. Böylece toplum, direnmesi gerekenler tarafından dönüşüme razı edilmiş olur.

Somut örnekle açıklayalım. CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç Cumhurbaşkanı adayı konusunda açıklama yapıyor: "Kendi belirlediğimiz kriterlerle, kendi adaylarımızı çıkardığımızda alınacak oylar aşağı yukarı bellidir.”

Yani diyor ki, “halk Siyasal İslamcılara teveccüh gösteriyor, biz de ancak Siyasal İslamcı bir aday göstererek halkın oyunu alıp rakibimizi yenebiliriz”.

Cumhurbaşkanının yetki ve görevlerini kısaca hatırlatarak sadede gelelim:

Büyükelçileri atamak, Genelkurmay Başkanını atamak, Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek, Üniversite rektörlerini seçmek, Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekilini, Askerî Yargıtay üyelerini, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek...

Şimdi CHP ve MHP seçmenine soruyorum: İhsanoğlu Cumhurbaşkanı olursa bu makamlara kimleri atayacaktır? Soruyu değiştirerek bir de şöyle sorayım: Peki Erdoğan Cumhurbaşkanı olsa bu makamlara kimleri atar?

Ben cevap vereyim: Her ikisinin de atayacağı isimler “Ilımlıİslam”ın kadro deposundan olacaktır.

Siyasal İslam’ın propagandasını CHP’ye yaptırıyorlar

Birileri Kılıçdaroğlu’nun kulağına İhsanoğlu ismini fısıldıyor! Sonra Cumhuriyetin kurucusu parti, Siyasal İslamcı birinin Cumhurbaşkanı olması için çalışmaya başlıyor. Çelişkiyi fark ediyor musunuz? Siyasal İslamcıyı Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmak için propagandasını bu gidişe karşı olan insanların oy vermeye mecbur olduğu partiye yaptırmış oluyorlar. Ne güzel iş değil mi?

Emperyalizm karşınıza Erdoğan veya İhsanoğlu diye iki aday koymuyor. Siyasal İslam’ı farklı etiketlerle tek bir seçenek olarak sunuyor. Anlayacağınız size seçme hakkı tanımıyor, kendi adayını dayatıyor.

CHP’nin büyük yanılgısı

CHP yöneticileri yıllardır iktidara gelememekten çok muzdaripler. Her yolu deneyerek, gerekirse dış güçlerin öğütlerine de uyarak oylarını artıracaklarını zannediyorlar. Bu uğurda 6 Ok’tan vaz geçmeye razılar.

Pekala CHP 6 Ok’a sıkı sarılsa, oyları varsayalım ki %20’ye düşse ne olur? Türkiye’nin Siyasal İslam temelinde dönüşmesine karşı duran bu dirençli kitle, çıpa etkisiyle ülkeyi geçmişe ve doğruya bağlayarak dönüşümü durdurur. Eninde sonunda milleti ikna ederek iktidara gelecek oyu da alır. Ama dönüşüme dirençgösteren bu kitleyi ehlîleştirirseniz, ülkeyi yeniden düzenlemek isteyenlerin önündeki son engeli de kaldırmış olursunuz. İşte bu günkü CHP yönetimin fark etmediği vazifesi, direnen bu kitleyi dönüşüme razı etmektir.

Yerel seçimlerde ne oldu?

Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Amerikan karşıtlığı herhalde % 80-90’lardadır. Başbakan seçimlerde çıktı kürsüye; “Bize darbe teşebbüsünde bulundular, bunların arkasında yabancı güçler var” dedi. Amerikancı Gladyo aparatınıhedef göstererek, “inlerine gireceğiz” dedi. Yani kamuoyunda Amerikan karşıtı, İsrail karşıtı bir algı yarattı. Bu algıdan beslendi.

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ise, F tipi Gladyonun ürettiği kaset, tape ve fezlekelerle siyaset yapmaya çalıştılar. Bir de üstelik Amerika’nın kuklası Cemaat’e sahip çıktılar. Sonuç, biliniyor…

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne olacak?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bu mekanizmanın benzerini yaşayacağız. Tayyip Erdoğan çizgisinde ama üzerinde daha koyu Amerikancı ve Suudici etiket bulunan birini aday göstermekle sadece Tayyip Erdoğan’ın kazanmasına hizmet edilir. Millet her defasında olduğu gibi, aslı dururken taklitine itibar etmez.

Çıkış yolu

Şimdiye kadar bütün muhalefet, Erdoğan’ı iktidardan indirmek için uğraştı. İşin ilginç yanı, Erdoğan da bu yolda onlardan daha fazla çaba harcadı: Gezi’ye sergilediği tavır, 17-24 Aralık operasyonlarındaki telefon tapeleri, Soma’da vatandaş tokatlama vb... Yine de devrilmedi.

Demek ki sorun Erdoğan’da değil. Sorun Kılıçdaroğlu ve Bahçeli yönetiminde. Gerçekten birileri Erdoğan’dan kurtulmak istiyorsa, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’den kurtulmadan bunu başaramayacaklarını anlasınlar artık.

Mehmet Bori

ulusalkanal.com.tr