Adalet Bakanı'ndan Fetullah Gülen tepkisi: Hiçbir mahkeme ben tanımıyorum
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Dünyanın bütün ülkelerinde hukuk eğer objektif işlerse Fetullah Gülen'in iadesini reddedecek hiçbir mahkeme ben tanımıyorum." dedi.
Bozdağ, TRT Haber'de katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Bozdağ, tek istedikleri şeyin, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye iade edilmesi ve Türk yargısının huzuruna çıkıp yaptıklarının hesabını vermesi olduğunu söyledi.
Bunun gereğinin yapılmasını istediklerini aktaran Bozdağ, "Bir terör örgütünün kurucusu ve yöneticisi, Amerika'da Pensilvanya'da terör örgütünü sevk ve idare etmeye devam ediyor. Hiçbir hukuk devleti, bir terör örgütü elebaşının kendi ülkesinde, hem de dost ve müttefik kabul ettiği bir ülke aleyhine terör faaliyetlerine devam etmesine göz yumabilir mi? Yummaması lazım. ABD, bu iade konusunu enine boyuna değerlendirdiğini düşünüyor. Konuya alaka gösteriyor ama bu alakalar, ilgilenmeler iade için bir iyi niyet gösterisi gibi gelmiyor." diye konuştu.
Bozdağ, tarafların bu konularda birbirlerine açık ve samimi olması gerektiğini vurgulayarak, ABD'nin iade konusunu gerçekleştirmemesi durumunda iki ülke arasındaki ilişkilerin seyrinin bundan sonra bugünkü gibi olmayacağını, Türk halkının ABD'ye karşı olumsuz bakışının artacağını anlattı.
Hiçbir şeyin, bu iade talebinin karara bağlanmasından önceki gibi olmayacağının altını çizen Bozdağ, "Bu da son derece önemli bir şey. Tabii Türkiye devlet olarak da halk olarak da bundan rencide olacaktır. Bir teröristin Türkiye'ye tercih edilmesi anlamı bizim açımızdan taşıyacaktır. Bunu bizim halkımıza anlatmamız, devlet olarak bunu kabul etmemiz mümkün değil. Hele dost ve müttefik bildiğimiz ülke tarafından bu yapılırsa bizim bunu hazmetmemiz de mümkün değildir." ifadelerini kullandı.
Bozdağ, Türkiye'de artan ABD karşıtlığının muhataplarına iletildiğinde tepkinin ne olduğunun sorulması üzerine, şunları kaydetti:
"Bizim onlara söylediğimizde söyledikleri şey; 'Bizde hukuk var, bu konuda hukuk karar verecek. Biz de bu karara uyacağız. Bizim hukuka müdahalemiz yok, biz de buna saygı duyuyoruz'. Türkiye'de de hukuk var. Türkiye'de de iade konusunda kararları nihayetinde mahkemeler veriyor ve biz o mahkeme kararlarını uyguluyoruz. Amerika'da da var. Bizim ülke olarak isteğimiz; hukuku bir tarafa koyun, bize verin değil. Hukukun öngördüğü usule uymayın, onun gereklerini yapmadan bize verin değil. Hukuk işlesin ve hukuk karar versin ve bize onun iadesini yapın. Dünyanın bütün ülkelerinde hukuk eğer objektif işlerse Fetullah Gülen'in iadesini reddedecek hiçbir mahkeme ben tanımıyorum. Ama objektif işlemezse, siyasi işlerse o zaman zaten ortada hukuk olmadığı için siyaset olduğu için başka karar çıkacaktır."
Dış politikaları mahkemelerin belirlemediğine dikkati çeken Bozdağ, "Eğer siyaset kurumu orada dışarıda kalmış olsa o zaman Amerika'nın bütün dış politikasına yargıçlar karar verir ki o zaman da pek çok sorun beraberinde gelir. Bütün ülkelerin dış politikalarına mahkemeler karar verir ki o zaman dış politikanın esnekliği ve ülkelerin ilişkileri bakımından sağlayacağı faydalar ortadan kalkabilir. Onun için de bu dış politikayı siyasetin belirleme yetkisini ortadan kaldırmıyor. Aksine siyasetin bu konudaki elini rahatlatmak için bir mekanizma bu ama şimdi bu mekanizmayı önümüze sürüyorlar. Ne için sürüyorlar? İşte işin sonundaki mazeret için 'Ya biz ne yapalım? Biz baştan beri söyledik bizde mahkeme var'. Biz de biliyoruz sizde mahkeme olduğunu..." değerlendirmesinde bulundu.
Bozdağ, yurt dışına kaçan FETÖ üyelerinin iadesine ilişkin sürecin nasıl işlediğinin sorulması üzerine, bunlarla ilgili soruşturma sürecinde cumhuriyet savcılarının yakalama talep etmesi durumunda mahkemelerin yakalama kararı verdiğini anlattı.
Kendilerinin de bunun üzerine bu geçici tutuklama talebini ilgili ülkelere Interpol üzerinden, kırmızı bültenle ilettiklerini aktaran Bozdağ, "Eğer adresi belli değilse, nerede olduğu bilinmiyorsa kırmızı bülten çıkarılıyor. Adresi belli, nerede olduğu netse o zaman da iade talebi suretiyle somut olarak o ülkeden bu talep ediliyor. Süreç böyle işliyor." diye konuştu.
Bozdağ, soruşturma ve yargılama evreleri olmak üzere mahkemenin bu konuda karar verdiğini dile getirerek, "Ona göre biz o kararları Adalet Bakanlığı olarak ilgili ülkelere iletiyor ve onun takipçisi oluyoruz, neticelendirilmesi için uğraşıyoruz. Şu anda sadece Fetullah Gülen değil, FETÖ ile irtibatlı, iltisaklı veya üyelik bağı olan, bazı suçları işlediği gerekçesiyle soruşturmaya tabi tutulan pek çok kişiyle ilgili bu anlamda yargının verdiği kararlar var. Biz bunları ilgili ülkelere ilettik." dedi.
Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Malezya'dan iadelerin geldiğini belirten Bozdağ, bazı ülkelerin bunları iade ettiğini, bazılarının etmediğini, bazılarının "ülkemizde yok" dediğini söyledi.
Bozdağ, bunların hepsini takip ettiklerini vurgulayarak, "Şu an hepsi için kırmızı bülten çıkmış veya iade kararı çıkmış değil." şeklinde konuştu.
Bunların zaman alacak işler olduğuna işaret eden Bozdağ, "Soruşturmalar tamamlandıkça iadesi istenen veya kırmızı bülten çıkarılan kişilerin sayısı artacaktır. Dünyanın hangi ülkesine kaçarlarsa kaçsınlar, nereye giderlerse gitsinler Türkiye devleti, Türkiye yargısı onların peşinde olacaktır ve onların yargı önünde yaptıklarının hesabını vermesini sağlamak devletimizin ve hepimizin ana görevidir." ifadelerini kullandı.
"Terörle etkin mücadele siyasi hesap yapılacak konu değil"
Mağduriyet söylemlerine yönelik soruya karşılık, cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların bunu defalarca ifade ettiğini anlatan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kamudan FETÖ üyesi olduğu veya bu örgütle iltisaklı ya da irtibatlı olduğu değerlendirilerek uzaklaştırılan kişilerin tespitinde kılı kırk yararcasına hassasiyetle çalışılıyor. Orada bir kanaat oluşturulurken sadece şahitliklerden değil, pek çok somut veriler üzerine o kanaat inşa ediliyor ve sonunda bir karar veriliyor, kamu ile ilişkisi kesiliyor. Bu noktada herkes titiz bir çabanın içinde. Şu ana kadar uzaklaştırılan kişiler arasında bu noktada yanlışlık yapılan hiç yoktur denilebilir mi? Denilemez. Çünkü bu işleri yapanlar insanlar. İnsanlar eksik yapabilir. Ama bu eksikleri de düzeltme mekanizmalarını kurduk. Onlar da gereğini yapacaktır. Fakat şunu söyleyelim; bu ne kadar çıkar? Şimdi incelemeler sürüyor, incelemeler sonucu ortaya çıkacak ama çok çok az sayıda bir rakamın çıkacağı kanaatindeyim. Çünkü herkes çok titiz çalışıyor.
Özellikle FETÖ, Türkiye'nin her yanında bu kanaati oluşturmak için, darbe girişimini unutturup, şehit edilen 241 kişiyi, 2 bin 194 yaralıyı unutturup bu darbe teşebbüsüne kalkanları destekleyen ve onlarla aynı örgütten olanların, darbe başarılı olsaydı şu anda pozisyonları farklı olacak kişilerin mağdur edildiği argümanını yayıyorlar, algı operasyonu yapıyorlar. CHP, maalesef kendi siyasal hesaplarıyla onları tahrik ediyor. Esasında CHP onları kendi siyasi hedeflerine doğru kullanmak için biliyor, yani gaza getiriyor veya sizin bir şekilde 'hakkınızı, hukukunuzu ben koruyacağım' diyerek onların üzerinden başka birtakım hesaplar yapıyor. Bu da çok açık net gözüküyor. Bu konular siyasi hesap yapılacak konular değil. Terörle etkin mücadele siyasi hesap yapılacak konu değil."
Bakan Bozdağ, yaptıkları şeyin, milletin hukukuna, anayasaya ve devlete sahip çıkmak olduğunu vurgulayarak, "Bu konudaki adımlarımız bu anlayışla atılmaktadır. Devam edecektir ama eksiği, yanlışı varsa hep söylüyoruz hiç kimse endişe etmesin onlar da düzeltilecek." dedi.
"2018'de Türkiye mevcut sistemle yeni bir HSYK üyelik seçimi yapmamalıdır"
HSYK için nasıl bir sistem öngörüldüğü sorulan Bozdağ, şunları kaydetti:
"HSYK'nin şu anki seçim usulüyle yeniden üyesi belirlenirse bir dahaki seçimde, Türkiye ve Türk yargısı bundan büyük zarar görür. Mevcut HSYK üyesi seçim usulü, hakimleri ve savcıları bölmekte, ayrıştırmakta, aralarına husumet sokmakta ve kutuplaşmaya neden olmaktadır. Yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına esasında hizmet etmesi gerekirken fevkalade zarar verici sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Onun için biz diyoruz ki 2018'de Türkiye mevcut sistemle yeni bir HSYK üyelik seçimi yapmamalıdır."
Bozdağ, bütün siyasi partilerin HSYK'nın yapısında anlaşamasa bile hiç olmazsa bu seçim usulünü değiştirme konusunda amasız fakatsız anlaşması gerektiğinin altını çizerek, "Başka çıkar yol yok. Yani şöyle olur, böyle olur gibi birtakım siyasi veya ideolojik tartışmaları bir kenara koymamız lazım. Burası teknik bir konu. Doğru olan ne ise onu hep beraber yapmamız lazım, doğru olan da belli. Biz onu yapabiliriz. HSYK'ya bırakmış olsalar HSYKnın üyeleri, her fikirden insan var, çoğulcu bir yapı, eminim ki onlar doğru bir karar verecekler. Buradan isabetli bir karar çıkar ama onlar bir noktada anlaşıyorlar, bu sefer siyaset başka bir noktada duruyor. Onun için de diyorum ki siyaset kurumuna burada siyasi fikirlerimize, ideolojilerimize göre değil, hesaplarımıza göre değil, hukuk devletinin gereklerine göre hareket edip, doğru olanı beraber yapalım." değerlendirmesinde bulundu.
Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin Bozdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir uzlaşma kapısı araladığını söyleyerek, "Türkiye'nin bu sorunu artık çözmesi gerektiğini ifade ediyor. Ben de öyle diyorum, Türkiye artık bu tartışmayı bitirmeli. Bunun tek yolu, konunun meclise gelmesi, meclis kararıyla halka sorulmasıdır. Eğer meclise gelir halka gitmezse yine bu iş bitmez. Niye bitmez? Mecliste el üstünden 'evet', el altından 'hayır', şunlar bunlar olduğu zaman başkanlık tartışması bitmez. Meclis reddederse bitmez. Ama meclis 367 ile veya 330'un üzerinde bir oyla kabul edip de halka bu giderse, halk kabul ederse biter, halk reddederse yine biter. Her iki halde de vatandaş bu tartışmaya noktayı koyar. Onun için mecliste bu işi tıkamayı düşünenler varsa o zaman yine yanlış yaparlar, bu tartışma bitmez. Bu tartışmayı gerçekten samimi olarak bitirmek istiyorsak CHP'ye de düşen o, onlar da bu işin önünü açmalı. Halka hep beraber gitmeliyiz, vatandaş ne diyorsa onun kararına da hep beraber saygı duymalıyız." diye konuştu.