Türkiye iki büyük nükleer felaket yaşayabilir!

İğneada’da basın açıklaması yapan uzmanlar uyardı: İğneada nükleer süreci yasal değil. Türkiye 25 yılda 2 nükleer felaket yaşayabilir!

Türkiye iki büyük nükleer felaket yaşayabilir!

Kırklareli’nin İğneada beldesinde kurulması planlanan nükleer santralle ilgili tartışmalar sürerken Trakya Platformu ve Trakya Kent Konseyleri Birliği tarafından düzenlenen basın açıklamasında konuşan avukat Bülent Kaçar, Çin, Japonya ve diğer ülkelerle imzalanan anlaşmanın yasal olmadığını belirterek, “İğneada nükleer süreci hukuksuzdur. Bütünleşik kıyı planları ve yer raporu yoktur. Bölge planlarına ve orman kanununa aykırıdır. Siyasi iktidar kendi planlarına aykırı davranmaktadır. Bu zihniyette önce sermaye ve yatırım, hukuk ve doğa kalırsa sonradan geliyor. Şu anda yaşanan budur” diye konuştu. Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak ise Türkiye’nin 25 yılda iki kez nükleer felaket yaşayabileceği uyarısında bulundu.

Trakya platformu ve Trakya Kent Konseyleri Birliği tarafından İğneada’da düzenlenen basın açıklamasına, bölgede faaliyet gösteren çok sayıda demokratik kitle örgütünün yanı sıra İstanbul Barosu’ndan avukatlar katıldı. Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı ve miting havasında geçen basın açıklamasında, İğneada’da yaşayan emekli radyoterapi teknikeri Dilek Özcan San bir konuşma yaptı.

TRAKYA’DA NÜKLEER GÖÇ BAŞLAYACAK

İğneada’da doğup büyüdüğünü dile getiren San, Türkiye’nin önemli tabiat parklarından biri olan Longoz’un bulunduğu İğneada’nın yıllardır büyük bir baskı altında olduğunu belirterek, “Şimdi de karşımızda İğneada nükleer santrali var. Nükleer santralin inşa kararıyla birlikte santralin 45 km çevresi yasak bölge ilan edilecek. Bu da Beğendik ve Limanköy’ün iskân ve tahliyesi demek olacak. Yani dedeleri babaları Balkan savaşında Balkan ülkelerinden Limanköy ve Beğendik’e göç eden yöre halkı bu sefer ‘nükleer göç’ yaşayacak! Yöre halkı barındığı evden, ekmeğini kazandığı bahçesinden, tarlasından merasından, arılarından, denizinden koparılıp ortalığa saçılacak. Göçle karşı karşıya kalan yöre halkı karanlık bir geleceğe mahkûm edilecek” diye konuştu.

PROF. ESKİOCAK: ‘RADYASYONUN KANSERE NEDEN OLDUĞU KESİNLEŞTİ’

Trakya Platformu Bilim Kurulu Üyesi Halk Sağlığı Uzm. Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak ise radyasyonun etkileri üzerine bilgiler verdi. Uluslararası Kanser Ajansı verilerine göre radyasyonun insanlarda kansere neden olduğunun kesinleştiğinin altını çizen Eskiocak, şu bilgileri verdi: “İyonize radyasyonun çeşitli ve çok sayıda biyolojik etkileri bulunmaktadır. Bu etkiler aşağıdaki başlıklarda gruplanabilir: Genler ve kromozomlar üzerine etkiler, sitotoksik (hücre düzeyinde toksik) etkiler, akut radyasyon sendromu, kanser yapar etkiler, kanser dışı, yaşam süresini kısaltan etkiler, teratojenik etkiler ve ruhsal etkiler.”

‘SONSUZA DEK RADYASYON YAYACAK NÜKLEERİ İSTEMİYORUZ’

Beş duyu ile algılanamadığı için koruma refleksi geliştirilemeyen ve gözlemlenemeyen radyasyonun etkisinin yalnızca bugün değil gelecekte de devam ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak, “denetlenemeyen bir risk olan radyasyonu yalnızca kaza, sızıntı anından itibaren değil, işletmeye başladıktan sonra, ekonomik ömrünü tamamlayıp kapatıldıktan sonra bile sonsuza dek yayacak nükleer santrali istemiyoruz!” dedi.

TÜRKİYE 25 YILDA İKİ NÜKLEER FELAKET YAŞAYABİLİR

Nükleer santral kazaları ve atıklarından kaynaklanan radyasyonun, gözlemlenemez olduğu için etkisinin geç anlaşıldığını kaydeden Eskiocak, insanlık ve bilim tarihi bakımından yeni ve yeterince bilinmeyen riskler grubunda olan bu sorunun gelecek için çok tehlikeli olduğunu dile getirdi. Nükleerde riskin en büyüğünün atıkların yönetimiyle ilgili olduğuna değinen Eskiocak şunları dile getirdi: “Ne yazık ki, bazılarının yarısının yok olması için 210 bin ila 15 milyon 8 yüz bin yıl gereken radyasyonlu atıkları tehlikesiz olarak yöneten bir teknoloji henüz geliştirilememiştir. Ağustos 2010 verileriyle dünya üzerinde halen çalışmakta olan 440 atom santrali ünitesinden (reaktör) herhangi birisinde 2,27-22,7 yılda, ortalama 12,5 yılda bir Çernobil ya da Fukuşima gibi nükleer kaza olasılığı var demektir. Ülkemize yapılan her nükleer santral ünitesi, toplam satılan bilet sayısı 440 olan bu felaket piyangosundan alınan bir bilettir ve bu bilete reaktörün 25 yıllık ortalama ekonomik ömrü içinde iki kez büyük felaket ikramiyesi çıkabilir.

İSTANBUL NÜKLEER TEHDİT ALTINDA

Çevre Mühendisleri Odasının yapmış olduğu radyasyonlu parçacık dağılımı modelleme çalışmasında İğneada’da yapılması planlanan nükleer santralde bir kaza olması durumunda İstanbul’un yanı sıra, Trakya’nın tamamı ile kuzey Ege’nin büyük tehdit altında kalacağı, ayrıca Marmara, batı Karadeniz, kıyı Ege ve kıyı Akdeniz de oluşacak radyasyon bulutundan etkilenecektir.”

AV. BÜLENT KAÇAR: ‘İĞNEADA NÜKLEER SÜRECİ HUKUKSUZDUR’

Basın açıklamasında konuşan Trakya Platformu Hukuk Kurulu Üyesi Av. Bülent Kaçar da, platformun devletin ve şirketlerin saygı göstermediği yaşam hakkına sahip çıktığının altını çizerek, “Çin, Japonya ve diğer ülkelerle imzalandığı dile getirilen anlaşma yasal değildir. Bütünleşik kıyı planları ve yer raporu yoktur. İğneada nükleer süreci hukuksuzdur. Bu zihniyette önce sermaye ve yatırım, hukuk ve doğa kalırsa sonradan geliyor. Şu anda yaşanan budur. Bölge planlarına aykırıdır. Kırklareli Çevre Düzeni Planlarına aykırıdır. Planlarda bu bölge enerji üretim alanı değildir. Siyasi iktidar kendi planlarına aykırı davranmaktadır” diye konuştu.

‘TÜRKİYE NÜKLEER İÇİN BİNLERCE DÖNÜM BEDAVA TOPRAK VERDİ’

İğneada’ya kurulması planlanan nükleer santralin milli parklar mevzuatı ve orman kanununa aykırı olduğunu savunan avukat Bülent Kaçar, “Istrancalarda doğanın korunmasına yönelik milyon dolarlık projeler yapılmıştır. Bizim topraklarımızı bize rağmen kimse planlayamaz, yıkım projelerini dayatamaz. Dünyada ilk kez Türkiye, başka bir ülkeye kendi topraklarında kendisine ait olmayan bir nükleer santral kurma izni vermiştir. Bu, Türkiye’nin bağımsızlığına aykırıdır. Hep denir ya neden vatanın cennet köşelerine bu projeler yapılır. Çünkü buradaki amaç ücretsiz toprak tahsisi olduğu gibi ki bu Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından taahhüt edilmektedir. Binlerce dönüm alan Akkuyu’da Ruslara bedava tahsis edilmiştir. İğneada’da yapılacak olan budur. Bedava deniz suyu kullanılırken soğutmada kullanılan su artı 2 derece olarak denizlerimize verilecek. Bizim doğamız mahvedilecek. Trakya’yı savunmak sadece Trakya Platformu ve Trakya Kent Konseyleri Birliğine bırakılamaz. Herkes taşın altına elini koymalı, bir değil on adım öne çıkmalıdır” görüşünü dile getirdi.

KATILIMCILAR TEHDİT ALTINDAKİ LONGOZLARI FOTOĞRAFLADI

Son olarak Trakya Kent Konseyleri Birliği adına söz alan Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Seyfi Meriç, yaşam alanlarını korumak için mücadele edeceklerinin altını çizerek bu konuda destek olan katılımcılara teşekkür etti. Katılımcılar, basın açıklamasının ardından Mert ve Erikli longozlarındaki sonbahar manzaralarını fotoğrafladılar.

Yusuf Yavuz

ulusalkanal.com.tr