Tayyip Erdoğan'ın bu sözleri Davutoğlu'na mesaj mı?

Tayyip Erdoğan'ın bu sözleri Davutoğlu'na mesaj mı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda, 25. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı'nın muhtarlara hitap ederken kullandığı 'Önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi, orada ne yapmanız gerektiğini ve hedeflerinizi unutmamanızdır" sözleri kulislerde Başbakan Ahmet Davutoğlu'na mesaj mı sorusunu akıllara getirdi.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplantısından satır başları:

Konuşmasına, "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne milletin evine hoşgeldiniz" diyerek başlayan Erdoğan, bazı çalışmaları nedeniyle toplantıya geciktiğini, muhtarlardan haklarını helal etmelerini istedi.

MAKAMLAR İNSANLARA HİZMET İÇİN ARAÇ

Tabii ki sizlerle bir araya geliş birilerini de rahatsız edebiliyor. Her ne kadar kendilerini ülkenin yegane sahibi olarak görenler bu durumu kabullenemiyor olsa da bizim için bu buluşmalar çok değerlidir. Çünkü biz hayatımız boyunca millet için ve milletle birlikte siyaset yaptık. Bugüne kadar Allah'ın rızasını ve insanımızın gönlünü kazanmak dışında hiçbir mükafat beklemeden çalıştık, bundan sonra da aynı şekilde çalışmayı sürdüreceğiz. Hesabilik değil, hasbilik bizim en önemli vasfımız, sıfatımız olmalıdır diyorum. Makamlar insanlara hizmet için bir araçtır. Muhtar da olsanız, belediye başkanı da olsanız, milletvekili de bakan da başbakan da cumhurbaşkanı da olsanız kalbiniz ve zihniniz millete hizmet için çalışmalıdır.

ÖNEMLİ OLAN BULUNDUĞUNUZ YERE NASIL GELDİĞİNİZİ UNUTMAMANIZ

Türkiye bu niyetle çalışan kadrolara sahip olduğu dönemlerde tarihi atılımlar yapmıştır. Buna karşılık sadece kendi ideolojik saplantıları, kendi çıkarları için hizmet makamlarını işgal edenler, Türkiye'nin birikimini artırmak şöyle dursun, mevcudu da heba etmişlerdir. Milletimiz her iki örneği de gördüğü, yaşadığı için karşısına çıkanların notunu hemen ve isabetle vermektedir. Mahallesinde ve köyünde yaşayanların gönlünü kazanamamış muhtarın durumuyla milletin desteğini elde edememiş cumhurbaşkanının hiçbir farkı yoktur. Her ikisinin de sonu hüsran olmaya mahkumdur. Buna karşılık mahallelisinin, köyünün, köylüsünün tam desteğini elde eden bir muhtarı nasıl kimse yıkamazsa, seçimle gelinen diğer hizmet makamındakilerin tamamı da aynı güce ve güvene sahiptir. Önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi, orada ne yapmanız gerektiğini ve hedeflerinizin neler olduğunu unutmamanızdır.

Cumhurbaşkanları 2 dönem yapıyor ama sizin için sınır yok. Siz ne kadar 'benim gücüm yetiyor' derseniz o kadar devam edersiniz. Çünkü gelen muhtarlarımız içerisinde 'ben 30 yıldır muhtarım' diyenler var, bak, '35 yıl' diyenler '32 diyenler var

TARİH KİTAPLARINDA HEP ALDATILDIK

Bizim 2200 yılı aşkın bir geçmişimiz var. Biz göçebe kabilesi değiliz. Biz devletler kurmuş, tarihi böyle yazmış bir milletiz. Sıkıntımız birikimimizi yeni nesillere aktaramamaktır. Tarih kitaplarında hep aldatıldık. Geçmişi bilmeyince bugün önümüze çıkartılan meseller karşısında ne yapacağımızı bilemiyoruz.

BUNLAR BU MİLLETİN TEMSİLCİSİ OLMAYA LAYIK DEĞİL

Karşımızdaki terör örgütü sadece eli silahlı beş on bin militandan oluşmuyor. Bu örgütü asıl yaşatan arkasındaki karanlık destektir. Hep söylüyorum o üst akıldır. Dokunulmazlık görüşmelerinden terör örgütünün marşını söyleyerek çıkan sözüm ona milletvekillerinin de onları birer kahraman edasıyla haberlerine taşıyan medya kuruluşlarının da iplerinin nereye uzandığı malumdur. Komisyonu ne hale getirdiklerini izlediniz. Adeta oraları işgal kuvvetleri gibi işgal etme girişimlerinde bulundular. Komisyon başkanı isteseydi, oraya ne medyayı ne de danışmanları sokardı. Sadece komisyon üyeleriyle bu toplantıları yapabilirdi. Ama onlara özgürlük adına böyle bir alan açtı. Onlar maalesef kendilerine verilen bu fırsatı kalkıp da usulüne uygun şekilde kullanmadılar. Bu millete gerçekten çok çok üzüntü verecek bir tabloyu orada sergilediler. Bu millet buna layık değil. Bu millet bu tür görüntülere layık değil. Bunlar da bu milletin temsilcisi olmaya layık değil.

KİLİS'E SURİYE TARAFINDAN TACİZ ATIŞLARI YAPILIYOR

Son zamanlarda Kilis ilimize Suriye tarafından sürekli taciz atışları yapılıyor. Bu saldırılarda çok sayıda vatandaşımız ve Suriyeli misafirimiz şehit oldular. Kilis’e yapılan her saldırıya misliyle karşılık verilmiştir. Verilmeye de devam edilecektir. Kilisli kardeşlerimizin bu olaylar karşısındaki sabrını da takdirle karşılıyorum. Siz oradaki muhacir kardeşlerimize bir ensar olarak her türlü desteği verdiniz. Bunlar tabi ki karşılıksız kalmayacak. DAİŞ, en büyük zayiatı Kilis'e yaptığı bu tür operasyonlarda ödemiştir ve buna devam ederse onlar daha çok zayiat verecektir. Terör örgütlerinin ülkemize yönelik tacizlerinin gerisindeki niyetleri biz çok iyi biliyoruz. Şundan emin olunuz, başaramayacaklar.

ANADOLU TOPRAKLARI FİTNEYİ KABUL ETMEZ

Bir Müslümana kula kul olmak yakışmaz. Biz sadece rabbimizin önünde rükuda eğiliriz. Anadolu toprakları fitneyi, ihaneti kabul etmez. Bu topraklarda ancak birliğe, beraberliğe, dayanışmaya inanalar kök salabilir. Canlı bomba olup masum insanların hayatlarına kast edenler de, Meclis'i terörize edenler de bu kuytu pınardan nasibini alamamış olanlardır. Türkiye’yi geçmişten kopartıp kişiliksiz bir ülke yapmak istediler, başaramadılar. Şimdi yeni bir oyunu devreye soktular. Nedir o? Terörle canımızı yakıyorlar. Üç fitne… Irkçılık, terör ve mezhepçilik fitnelerinden kurtulmalıyız. Bizde mezhepçilik var mı? Şia, Sünni biz kabul etmiyoruz. Bizi birbirine bağlayan bağ Müslümanlıktır. Bizim en büyük gururumuz budur. Bu ülkede otuzu aşkın etnik unsur var… Biz birbirimiz yaratılanı yaratandan ötürü severiz anlayışı ile seviyoruz.

YALAN VE FİTNE ÇARKI DURMAKSIZIN DÖNSE DE...

Yeni anayasa ve başkanlık sistemi başta olmak üzere milletimizin beklentilerin bir an önce hayata geçirmeliyiz. Büyük projelerimizi takvime uygun şekilde sürdürmeliyiz.

Yalan ve fitne çarkı durmaksızın dönse de Türkiye ak sakallı dedeler, ak saçlı ninelerin gözyaşları ve duaları sayesinde dimdik durmaya devam edecektir.

Biz önce Allah’a sonra milletimize güveniyoruz.

Sırtını terör örgütüne şu veya bu devlete dayayanların asla anlayamayacakları bir şey varsa milletimizin zorluklar karşısında neler yapabileceğidir.