Bülent Tezan: OHAL sürekli hale getiriliyor

Saray rejimi altında hukukun olmadığı Anayasa'nın olmadığı kuvvetler ayrılığının olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu tablo içinde kimse kendini güvende hissedemiyor. Bunun en çarpıcı örneğini en son yargıtay 16. ceza dairesinin Enis Berberoğlu kararında gördük. Bu karar siyasetin talimatı hakında verilmiş bir karardır. hiçbir hukukçu böyle bir kararın altına imza atamaz. O kararın altında imzası olan hakim, hukukun vicdanını savunmuş ve ifade etmiştir anca karar hukuku askıya alan bir karardır. Anayasa açıktır, Bir kişi hakkında soruşturma devam ederken kesinleşmişş bir karar yoksa, yeniden Milletvekili seçilirse, dokunulmazlığı yeniden kazanır diyor bu kadar açık.

Bugün 16. ceza dairesinin kararı yasama organının iradesine ipotek koymaktadır. Türkyi'de kalıcı adaletsizlik düzeni kurulmuştur. Hiç kimse artık hukuk karşısında kendisini güvencde hissedecek noktadadeğildir. Bir benzeri uygulama yine PM üyemiz Eren Erdem'le ilgilidir. Aynı şekilde yargı eliyle rehin alınmaların sürdüğü bir süreçten geçiyoruz. Önümüzdeki dönem en önemli görevimiz hukukun üstünlüğünü sağlamaktır. Bu konuda bir yeni süreçle adı yeni olan ama kendisi tarihin çöplüğünden alınmış olan bir diktatörlük düzeniyle karşı karşıyayız. Biz herşeye rağmen hukukun üstünlüğüne inanan cesaretli yargıçların tükendiğini düşünmüyoruz ve 17. ceza dairesinin bu ipoteği çözmesini bekliyoruz. Türkiye'nin itibarı açısından önemli olan budur.

Türkiye sürekli OHAL rejimi altında yaşamaya mahkum ediliyor. 2 yıldan beri ilan edilen bir OHAL rejimi vardı. Ve şimdi OHAL'i şeklen kaldıran ama sürekli OHAL rejimi altına sokulan bir düzen getiriliyor. TBMM'de geçen hafta adalet komistonundan geçen terörle mücadele bahanesiyle çıkartılan yasa teklifi aslında adaletsizliği hukuksuzluğu yerleştiren bir yasa teklifdir. Bu teklifin TBMM'de reddedilmesi gerekir. Bu anayasaya aykırıdır. Toplu suçlarda gözaltı süresini 12 güne çıkaran bireysel suçlarda 6 güne çıkaran bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Bu hukuk düzeni olamaz. Türkiye bununla çağdaş dünyayla dünyanın ileri gelişmiş ülekeriyle sağlıklı bir ilişki kuramaz. Aynı düzenlemeyle kamuda çalışanların sorgusuz sualsiz ihraç edilmeleri kanuna koyuluyor. Sonra da diyorlar ki OHAL'i kaldırıyoruz. Bu düzeni anlamak bu düzene herhangi bir biçimde meşruiyet izafe etmek mümkün değil. Vatandaşlarımıza sesleniyoruz hangi durumla karşı karşıya kalacaklarını görsünler.

Çadır devletinden daha geri bir notkaya Türkiye Cumhuriyeti'ni taşıyan bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Bu anayasaya aykırı piyasa güvenliğine aykırı en önemlisi normalleşmeye aykırı. Bu sürekli OHAL'i yerleştirme çalışmasıdır.

CHP'de seçimli olağanüstü kurultaya gidilmesi için gerekli 625 imzanın toplanması kapsamında son haftaya girildi. Son gün ise 30 Temmuz…

Genel merkezin "604 delege imzasını getirin. Kurultayı toplayalım" çağrısına olumlu yanıt vermeyen parti içi muhalefet, imza sayısının 606'ya ulaştığı görüşünde.

Bazı delegelerin de imzalarını geri çektiği öne sürüldü. Bu iddialara parti içi muhalefet cephesinden yanıt geldi. Sürecin basındaki isimlerden olan Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, imza çekme talebine ilişkin kendilerine ulaşan herhangi bir başvuru olmadığını söyledi.

Tüzün, delegelerin kendi özgür iradesiyle noterlere giderek imza verdiğini ifade etti.

Parti içi muhalefet cephesinde yer alan Bolu Milletvekili Tanju Özcan da bir açıklama yaptı. Resmi twitter hesabı üzerinden açıklama yapan Özcan, imzaların kendisinde toplandığı bilgisini verdi.

Tartışmalara ilişkin CHP Genel Merkezi'nden de yeni bir açıklama geldi. Merkez Yürütme Kurulu toplantısı devam ederken kameralar karşısına geçen Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, delegelere imza vermemeleri yönünde baskı yapmadıklarını savundu.

ulusal.com.tr