Otizmli çocuklar, hastanedeki yaşıtlarıyla bir araya geldi
Gaziosmanpaşa'daki özel bir rehabilitasyon merkezinde eğitim alan otistik 10 çocuk, hastaneye muayeneye gelen yaşıtlarına balon verdi, doktor asistanlığı yaptı.
Gaziosmanpaşa'daki özel bir merkezde eğitim alan 10 otistik çocuk, "otizmliyim hayatın içindeyim" yazılı tişörtler giyerek, hastaneye muayeneye gelen yaşıtlarına balon verdi, doktor asistanlığı yaptı.
"Otizm Farkındalık Günü" dolayısıyla düzenlenen etkinlikte 6. His Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon Merkezi'nde eğitim alan otistik çocuklar aileleriyle beraber Gaziosmanpaşa'daki Medical Park Hastanesinin çocuk bölümünü ziyaret etti.
Otizmlilerin hayatın içinde olduğuna dikkati çekmek amacıyla "otizmliyim hayatın içindeyim" yazılı tişörtler giyen çocuklar, çocuk hastalıkları bölümünde muayene olan diğer çocuklarla bir araya geldi.
Otizmli çocuklar, muayeneye gelen yaşıtlarına balon verdi, oyun oynadı. Steteskopla birbirlerini ve doktorları muayene eden otizmli çocuklar, hasta çocukların elinden tutup muayeneye götürerek doktorlara yardımcı oldu.
Etkiliğin sonunda "otizmliyim hayatın içindeyim" yazılı pasta kesildi.
"Hastalık değil, farklı çocuklar"
Medical Park Hastanesi Genel Müdürü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Çivilibal, otizmin toplumda zannedildiği gibi bir eksiklik ya da gerçek bir hastalık değil farklılık olduğunu söyledi.
Çivilibal, otizmin ne olduğunu hem toplumda yaygınlaştırabilmek hem de otizmli çocukların sosyal yaşama uyumuyla ilgili farkındalık oluşturabilmek amacıyla böyle bir etkinliğin düzenlendiğini dile getirdi.
Genellikle 3 yaş ve sonrasında tanı konulabilen otizmin daha erken yaşlarda da bulguları görüldüğünü anlatan Çivilibal, "Otizme ilk etapta anne babaların anlayabilecekleri en kolay yöntem, 3 yaş altındaki dönemlerde çocukların kendi dünyalarında olmalarıdır. İletişim kurmakta sıkıntılar yaşanır, kişilerle göz teması yeterince kurulamaz. Bu dönemde çocuk psikiyatristi, gerekirse çocuk nöroloğu tarafından tanı konulur. Çocuklar toplumda normal yaşantılarını sürdürebilir. 0-18 yaş arasındaki çocuklarda Türkiye'de 350 bin civarında otizmli var. Hastalıktan öte bunların farklı çocuklar olduğunu vurgulamak gerekir." ifadelerini kullandı.
Otizmli çocukların topluma kazandırılması, sosyal eksikliklerin giderilmesi açısından ilaç tedavisinden öte birtakım eğitimler yapıldığını belirten Çivilibal, uygun yaşta, uygun şekilde eğitim alanların toplumda herhangi bir farklılık yaratmayacağını, normal yaşantılarını sürdürebildiklerini söyledi.
Çivilibal, "Bugünkü buluşmada eğitimin bir ayağı olarak, otizmli çocuklarımızı davet ettik. Çocuklara tişörtlerini giydirdik, hatta onlara hasta danışmanı gibi birtakım misyonlar yükleyerek de diğer hastalarla temaslarını, hekimlerle ve sağlık çalışanlarıyla buluşmalarını sağladık. Görüldüğü gibi otizmli çocukların diğerlerinden hiçbir farkı yok. Birlikte oynuyorlar. Bu farkındalığı topluma yaymak ve çocukları topluma kazandırmak istiyoruz." değerlendirmesini yaptı.
"Eğitimin ardından kızım konuşmaya başladı"
Yıldız Demirci, göz teması kurmayan, arkadaşlarıyla ilgilenmeyen ve oyuncaklarıyla oynamayan, annesinin senine tepki vermeyen 3,5 yaşındaki Berra Duru Demirci'ye 2 yaşındayken otizm tanısı konulduğunu söyledi.
Kızının işine yarayan çikolata gibi sevdiği şeyleri uzatınca kendisine karşılık verdiğini anlatan anne Demirci, şöyle devam etti:
"Normal olmadığını fark ettik. Doktorlar otizm teşhisi koydu. 1,5 yıldır özel eğitim alıyoruz. Aynı zamanda kreşe de başlattım. Eğitimden sonra Berra göz kontağı kurmaya, benimle ilgilenmeye başladı. Burada en önemli şey çocuklarımızla ilgilenmemiz gerektiğidir. Televizyonu kapattığımda, 2-3 gün hiç oyuncak yüzü görmeyen çocuk, yapbozları yapmaya, benimle ilgilenmeye, seslendiğimde bana dönmeye başladı. Çocuklarımızla iletişim kurmak çok önemli. Bunu fark edememişiz. Biz anneler galiba işin kolayına kaçıyoruz. Çocukları televizyonun karşısına oturtuyoruz, 'Al kızım televizyon senin olsun' diyoruz. Aslında ben kızımı televizyona veriyormuşum, bunu fark ettim. Çocuğun önüne oyuncakları döküp, 'Hadi oyna' diyoruz. Bu yanlış. Oturup birlikte oyun kurmalıyız."
Anne Yıldız Demirci, kızının eğitime gitmesiyle konuşmaya da başladığını, 10 yaşındaki ağabeyiyle de daha iyi ilişki kurabildiğini ifade ederek, kızında çok iyi ilerleme kaydettiklerini anlattı.