28 Ocak hesap günü

28 Ocak hesap günü

Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Doğan bugün ki köşe yazısında 28 Ocak'ın hesap günü olduğunu ifade etti.

İşte Yalçın Doğan'ın yazısındaki o ilgili bölüm:

DİĞER ülkelerden 27 yıl sonra Türkiye'de yürürlüğe giriyor, 2003 Aralık ayında, yani AKP iktidarında. "Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşme.

" Diğer ülkeler, ki şu anda 193 ülke, 1976 ile 2011 arasında imza atıyor. İmza atılan metnin girişi özetle: "İnsanların doğuştan sahip oldukları onurun, eşit ve devredilmez haklarının tanınmasının, özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu göz önünde tutarak, devletler insan hak ve özgürlüklerine saygı göstermek ve bunlara uygun davranmakla sorumludur".

Devletler sözlerine ne kadar sadık, bunu denetlemek üzere, BM'de "İnsan Hakları Komitesi" kuruluyor, BM'ye üye ülkelerin katılımıyla. Komite her beş yılda bir her ülkede durumu denetliyor, bunun için özel oturum düzenleniyor.

Bu oturumlarda hem BM'nin hazırladığı raporlar var, hem de ülkelerin kendi sunumları.

NELER DENETİMDE

BM'nin çeşitli komiteleri var.

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar, Irk Ayrımcılığının Kaldırılması, Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi, İşkenceyi Önleme, Çocuk Hakları, Göçmen İşçiler, Engelli Hakları komitelerinde 193 ülke tek tek hesap veriyor.

Hesap vermek zorunlu, eğer BM kurallarını kabul ediyorsan, eğer attığın imzaya sadıksan, yani kaçış yok. 28 Ocak'ta, yani çarşamba günü yeniden sınav var. İnsan hakları, ifade ve basın özgürlüğünde sapır sapır dökülen Türkiye, Cenevre'de kendini nasıl savunacak merak ediyorum.

Son temsil Çiçek'ten

2011'de BM'de hesap verme oturumunda Türkiye'yi o sırada Başbakan Yardımcısı olan Cemil Çiçek başkanlığındaki 23 kişilik heyet temsil ediyor.

O toplantıda Türkiye'de işkenceye tolerans, basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri başta, insan hakları ihlalleri ağır eleştiri alıyor. Eleştiren ülkeler arasında Brezilya, İsviçre, Şili, Ermenistan, Bangladeş, İspanya, Kanada, Hollanda, ABD, Meksika, Uruguay, Avustralya, Fransa, Japonya, Almanya var.

Cemil Çiçek Türkiye'deki durumu savunurken, 2004 ile 2011 arasında yapılan AB

reformlarını anlatıyor. Şu cümlesi önemli: "Reformlarda, BM insan hakları sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını göz önünde bulunduruyoruz".

Ayrıca, AİHM kararlarının nasıl uygulandığını uzun uzun anlatıyor. Ancak, aradan geçen zamanda, yerine göre bazen Tayyip Erdoğan, bazen Ahmet Davutoğlu AİHM kararlarına açıkça karşı çıkıyor ve "Biz bunu uygulamayacağız" diyor.

Türkiye'nin işi 28 Ocak'ta bir de bu açıdan zor.