Almanya yüzünü Avrasya'ya döndü

Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel resmi ziyaret amacıyla İran'da...

Almanya yüzünü Avrasya'ya döndü

Kaan Karagöz/ Almanya

Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel pazar günü 30 kişilik bir ekonomi heyeti ile Tahran'a gitti. Almanya'da gündeme oturan İran gezisinin ana gündem maddesinin ekonomi olduğunu açıklayan Gabriel ayrıca, Suriye ve İsrail tartışmalarına da değinmek istediğini ve uyarılarda bulunacağını beyan etti. Gabriel'in sözleri üzerine İran'dan da cevap gecikmedi. İlişkilerin sıkılaştırılmasından dolayı memnuniyetini ifade eden İran hükûmeti, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Behram Kasımi aracılığı ile de, siyasî alanda taviz verilmeyeceğini "Kendi iç meselelerimize karışılmasına izin vermeyeceğiz. İyi bir iş birliği adına Alman diplomatları açıklamalarında daha duyarlı olmalılar." sözleri ile netleştirdi.

'MESELE ALMANYA'NIN ÇIKARLARI, İRAN'A MUHTACIZ'

İran gezisi öncesinde Alman Der Spiegel dergisine röportaj veren Sigmar Gabriel önemli açıklamalarda bulundu. Son İran gezisinden ötürü çok sert eleştirildiğini hatırlatan Der Spiegel'in "Ekonomide ise beğeni topluyorsunuz, ama buna değer mi?" sorusuna Gabriel şöyle cevap verdi: "Mesele beğeni toplayıp toplamamak meselesi değil. Mesele Almanya'nın ve Avrupa'nın çıkarları. (...) Ve burada elbette ekonomik çıkarlar da var. Dünyada Avrupa devletleri gibi demokratik hukuk devletlerinin sayısı az, daha çok otoriter rejimli ülkeler var. Biz ihracattan yaşayan bir ülke olarak, böyle devletlerle de ekonomik ilişkilerimiz konusunda duyarlı olmaya mecburuz. (...) Çin'e yönelik tavrımız da bu."

'İRAN'A YAPTIRIM AVRUPA'NIN SONU OLUR'

Röportajın devamında, Alman şirketlerinin geziden kesin sözleşme ve anlaşmalar ile dönmek istediğini belirten Gabriel, Der Spiegel'in İran'a yönelik yeni muhtemel yaptırımlardan bahsetmesi üzerine endişesini "Almanya ya da Avrupa'da sürekli yaptırım ile cevap vermemeye dikkat etmeliyiz. Yoksa Avrupa'nın sonu çok çabuk gelir." sözleri ile açığa kavuşturarak iki ülke arasındaki sağlıklı ilişkilerin hayatî önemde olduğunun altını çizdi. Diğer taraftan da İran'in, mevcut durumda Almanya veya Avrupa'da ticaret ortaklıklar bulmakta zorlanacağını söyleyen Alman Bakanı, hiçbir şirketin yaptırım tehlikesi ile karşı karşıya olan bir ülkeye yatırım yapmayacağını hatırlattı ve İran'ın da bazı adımlar atması gerektiğini ileri sürdü.

'ABD YAPTIRIMLARI ENGEL'

Alman-İran ilişkilerinde Amerikan yaptırımlarına yönelik ortak bir şikayet de göze çarpıyor. Gabriel, birçok Alman şirketinin İran'da hâlâ faal olamamasını, özellikle banka sektöründe ABD'nin uyguladığı bazı yaptırımlardan kaynaklanan sıkıntılara bağlarken, Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DİHK) ihracat ekonomisi görevlisi Dr. Volker Treier de Amerikan yaptırımlarını "büyük bir engel" olarak niteledi. Alman gazetesi Die Zeit'ın haberine göre DİHK uzmanı, Avrupalı bankaların ABD yaptırımları yüzünden yeni yatırımlar yapmakta ilerleyemediğini ifade ediyor. Ayrıca DİHK, yaptırımların olumsuz etkisini göstermek amacı ile, İran'ın 70'li yıllarda Alman ihracatı için Avrupa dışındaki en büyük ikinci pazar olduğunu ve 2005 yılındaki yaptırımlardan önce Almanya'nın 4,4 milyar avro değerinde ürün ihraç ettiğini, fakat uluslararası yaptırımlardan dolayı 3'te 2'lik gerileme yaşandığını masaya yatırıyor.

'ALMAN-İRAN İŞBİRLİĞİ İÇİN MÜTHİŞ BİR TALEP VAR'

Die Zeit'in haberine göre DİHK uzmanı Dr. Treier, bütün bürokratik engellere ve siyasî gerilimlere rağmen, Alman şirketlerinin ilişkileri geliştirmekte ısrarcı olduğunu özellikle belirtiyor. Treier, bunun gerçekleşmesi için "müthiş bir talep var" vurgusunu yaparken Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği de, ihracat hacminin 2-3 yol içinde 5 milyar avro, 5 yıl sonra da 10 milyar avroya yükseleceğini öngörüyor. Treier buna ek olarak İran'in, özellikle Alman orta direği ve makine sanayisi için bir ilgi odağı oluşturduğunu ve Alman şirketlerine bir sürü kârlı ticaret imkanları yarattığını söylüyor.

İki devlet arasındaki ilişkilerin daha iyi olacağına yönelik inancını Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel de şu sözler ile ifade ediyor: "Nükleer anlaşmasını imzalayıp, birçok uluslararası yaptırımların kalkması ile birlikte, Tahran ve Alman şirketleri arasında iş birliği yapmaya yönelik büyük bir karşılıklı ilgi oluştu. Zaten Alma-İran ekonomik iş birliği, yaptırım dönemleri boyunca bile ortadan kalkmayan uzun bir geleneğe dayanır."