Dokuz Işık'tan Vatan cephesine

Dokuz Işık'tan Vatan cephesine

Türkeş'in eski Gençlik Kolları Başkanı Ali Bayındır, aynı zamanda Dokuz Işık'ın 9. maddesinin yazarı. Yılların 'Reis'i Bayındır, seçimlere 6 gün kala, eski kavgaları bir kenara itti, 'Vatan Partisi' dedi

O şimdi Vatan Partili... 1965 yılında Ankara’da Erkek Teknik Yüksek Okulunda okurken, Alparslan Türkeş’le yolları kesişen ve zamanın Gençlik Kolları Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek ile beraber Genel Merkez Gençlik Kollarının sorumlularından olan Ali Bayındır ile söyleştik. 69 yaşında, 3 çocuğu, 6 torunu var, ama söz eski günlerden açılınca tutabilene aşk olsun.

KAYIPLAR BİR BİR HATIRINDA

“O dönem birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızdan hatırladıklarınız var mı?” sorumuza bir çırpıda verdiği “Sivas’tan Sezgin Akyazı (vefat etti), Ekrem Zeybek, Ceyhan’dan Erol Soydan, Osmaniye’den Şükrü Açıkgöz, Atilla Özer (Anayasa Profesörü, Gazi Üniversitesi), Silifke’den Orhan Üstünel (vefat etti), Akyazı’dan İlyas Aslantürk, Yılmaz Yalçıner (12 Eylül de İran’a uçak kaçırdı), Antalya’dan Ali Yıldız, Maraş’tan Ayşe Ganiyusufoğlu” cevabı ile de hafızasına hayran kaldık.

9. MADDENİN YAZARI

*MHP’de çalıştığınız süre boyunca sizi çok etkileyen bir anınız var mı?

Biz ülkücülerin, “Milli doktrin” de dediğimiz 9 ışık, 9 maddeden oluşuyordu. 1-Milliyetçilik 2-Ülkücülük 3-Ahlakçılık 4-İlimcilik 5-Toplumculuk 6-Köycülük 7-Hürriyet ve Şahsiyetcilik 8-Gelişmecilik 9-Endüstri ve Teknikçilik

Okulu bitirip Gaziantep’e döndüğümde bir gün 27 Mayısçılardan, Emekli Binbaşı Dündar Taşer’le karşılaştım. Bana “Sen teknik adamsın, 9 Işık’ın Teknikçilik maddesinde bazı boşluklar var. Bu konuyla ilgili görüşlerini yazar mısın” dedi. Önce şaka yaptığını düşündüm. Ama bir sonraki karşılaşmamızda “Ne yaptın, yazdın mı?” deyince ciddi söylediğini anlayarak hemen yazmaya giriştim, 30 sayfa tuttu. Çalışma bitince Dündar Beye götürdüm, çok beğendi. Sadi Somuncuoğlu’nu çağırarak “Bu yazıyı Devlet Dergisi’nde yayınlayalım ve Endüstri ve Teknikçilik maddesine ilave edelim” dedi. Makale, 3 sayı dergide yayınlandı ve 9 Işık’ın 9. Maddesinin alt yapısı oldu.

'PARTİYİ ANONİM ŞİRKET GİBİ YÖNETTİLER'

*Ama sonraları bu maddelerin çoğundan vazgeçildi. O dönem MHP’nin ana sloganı Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman’dı. Sonraları bu slogan 'Kanımız Aksa da Zafer İslamın' şekline döndü...

Alparslan Türkeş’e kadar bu idealler devam etti. Mevcut yönetim Milliyetçi Hareketin kuruluş felsefesinden uzaklaştı. Daha doğrusu alakası kalmadı. Yöneticiler teslim mi alındı, yoksa görevlendirildiler mi bilemiyorum. Gençler şu anda son derece kısır yetiştiriliyor. Bu ilde görev yapan birçok ülkü ocakları başkanıyla görüştüm. “Sizlere konferanslar verelim, kendinizi eğitin, ülkede ne olup bittiğini öğrenin” dedim. “Tamam abi, Ankara’ya bir soralım” dediler. Ben de onlara “Ankara’ya sorarsanız iş bitmiştir, zaten istemezler” dedim.

*Peki Ankara niye istemiyor?

Ankara’da Parti yöneticileri, Partiyi bir Anonim Şirket gibi yönetiyorlar. Kendilerini de kayyum heyeti gibi görüyorlar.

'İŞÇİ PARTİLİLERLE ÇOK KAVGAM OLDU'

*Niye Vatan Partisi?

Açık konuşayım, eskiden İşçi (Vatan) Partililerle çok kavgam oldu. Ben Adana Çukobirlik’te müdürken Aydınlık dergisi her hafta ‘Faşist müdür hala görevde’ diye manşet atardı. Bunu hatırlayan arkadaşlarım da soruyor, “Bunların sana yaptığını nasıl unuttun?” diyorlar. Ben de onlara “Bunlar artık arkada kaldı. Ülkenin bugün içinde bulunduğu durum bunu gerektiriyor. Ülkemiz işgal edilse, hepimiz savaşmak için askerlik şubelerine koşup ismimizi yazdırmayacak mıyız? O gönüllüler kuyruğunda eskiden kanlı bıçaklı olduğumuz bir kişiyi görürsek ‘O varsa ben yokum’ mu diyeceğiz? Yoksa onunla birlikte vatanı kurtarmak için düşmana karşı omuz omuza savaşacak mıyız” deyince susuyorlar.

*Ne zaman karar verdiniz?

Aslında beni ilk etkileyen olay Perinçek’in Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmesi'ne karşı tavrı olmuştur. AKP döneminde bu sözleşme yasalaşınca Perinçek adeta çırpındı. Basın toplantıları yaptı, konferanslar verdi, hatta imzalamaması için Cumhurbaşkanına bir dosya sundu. Perinçek bunları yaparken bizim “milliyetçi” önderimiz Bahçeli’den çıt çıkmıyordu. Sonra anladık ki, meğer bu ikiz sözleşmeyi MHP’nin ortak olduğu hükümet meclise getirmiş. AKP yasalaştırdığında Bahçeli sesini çıkarsaydı, Tayyip Erdoğan diyecekti ki “Kardeşim, Meclise getiren siz değil misiniz?” İşte o günden itibaren Perinçek ve arkadaşlarını yakın takibe aldım, nasip bu günmüş.

'ACİL GÖREV DİRENÇ MERKEZİ KURMAK'

*Yani seçimlere bir kaç gün kala!

Türkiye Cumhuriyeti şu anda en kötü günlerini yaşıyor. Ekonomik ve siyasi olarak, komşularla ilişkiler ve milletimizin birliği açısından büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Bir anaforun içine girmiş çırpınıyoruz. ABD ve AB emperyalistleri içimizi dışımızı kuşatmış. Ülkeyi bu beladan kurtarıp düzlüğe çıkarmamız gerek. Ama düzlüğe çıkartacak güçlerin önemli bir kısmının elleri kolları bağlanmış, iradeleri yok edilmiştir. Acil görev, bir direnç merkezi inşa etmekti. İşte Vatan Partisi bunun müjdesini verdi ve o direnç merkezini inşa ediyor. Yapılacak şey şudur: O elleri kolları bağlananlar bağlarını çözecek, iradeleri yok edilenler kendisine gelecek ve koşa koşa Vatan Partisi’nin oluşturduğu direnç merkezine gelerek işin bir ucundan tutacak. Başka çare, başka yol yok! Onun için ben geç de olsa gelip mevziye girdim. Milliyetçilere, ülkücülere, tüm yurttaşlarımıza acilen sesleniyorum: Hiç kimse korkmasın, çekinmesin, moralini bozmasın. Şimdiki durumumuz Kurtuluş Savaşından daha kötü değil. Mutlu, bereketli, huzurlu günler bizi bekliyor. Haydi, görev başına! Gecikirseniz dizlerinizi çok döversiniz.

'MHP'nin iktidar olma niyeti yok'

“Düne kadar MHP'li olan biri olarak benim fikrim, MHP yöneticileri iktidar olmak istemiyor, niyetleri yok. Mehmet Gölhan buraya geldiğinde herkesin önünde tartıştık. 'Size 550 milletvekili verdik diyelim, ne yapacaksınız? Katlanmış dış borcu nasıl ödeyeceksiniz? Elimizden alınan KİT’leri ve diğer değerleri geri alacak mısınız?' diye sorduk. Tabi ki bir cevap veremedi. Birçok arkadaşımla da konuşuyorum “550 milletvekili de çıkartsak Genel Başkanınız “ben hastayım” diyerek kaçar, yine hükümet kurmaz. Ekonomi doktorası olan bu kişinin ekonomiyle ilgili bir cümle kurduğunu hiç gördünüz mü? Adam oturmuş keyfine bakıyor.

'YAPTIĞI ŞEYLER VAR TABİİ!'

“Diyeceksiniz ki, hiç mi bir şey yapmadı? Yapmaz olur mu, AKP ve Tayyip ne zaman düşse hemen koşup kolundan tutarak kaldırdı. Ne zaman sıkışsa hemen yardımına koştu. Bahçeli ve Kılıçdaroğlu AKP’ye yardım etmemiş olsalardı AKP çoktan gitmişti. Meclisteki partilerin ufak tefek farklılıklar hariç programları aynıdır. Hepsi NATO’cu, hepsi AB’cidir. Bugün, CHP’si de, MHP’si de ABD ve AB’nin ağzına bakıyor. Hem Atatürk’e küfür ediyorlar hem de fotoğrafını asıyorlar. Ayıptır!

Yusuf Çelik

Aydınlık

mhp vatan partisi aydınlık