"Sosyal medyada çok rahat yalan üretiliyor"
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhan Odabaşı, günümüzde en çok yalanın üretildiği alanın başında sosyal medyanın geldiğini söyledi.
Trakya Üniversitesi (TÜ) Balkan Kongre Merkezi'nde düzenlenen 6. Uluslararası Öğretim Teknolojileri ve Öğretmen Eğitimi Sempozyumu'na konuşmacı olarak katılarak, "Yalan dünyanın çocukları" başlıklı sunum yapan Prof. Dr. Ferhan Odabaşı, dijital ortamın güvenilirliğinin henüz kanıtlanmadığını belirterek, ebeveynlerin kendilerini ve çocuklarını dijital ortamla doğru şekilde buluşturması gerektiğini ifade etti.
İnternet ve sosyal medya kullanımının bilinmezliklerle dolu ve yalan bilginin üretildiği bir alan olduğunun altını çizen Prof. Odabaşı, "Yalan söylemekten kaçınmamızın birkaç sebebi vardır. Yanlış olduğu için kaçınırız. Yakalanmaktan korktuğumuz için yalan söylemekten kaçınırız. Yalanın en fazla anonim ortamlarda ürediğini görüyoruz. Bilinmezlik yalanın kendisini getiriyor. Bizim çok güzel bir atasözümüz vardır.
'Gurbette övünmek, hamamda türkü söylemeye benzer' derler. Bana bunu hatırlatıyor. Hamamda türkü söylediğiniz zaman herkes bir İbrahim Tatlıses olur. Sosyal medya ortamları da bir anonim ortamdır. Onun için sosyal medya ortamları, bilinmeyen kimliklerce çok güzel yalanın üretildiği ortamlar." dedi.
Odabaşı, ebeveynlerin çocuklarını dijital dünyanın oluşturduğu kötü etkilerden koruması için gerekli önlemleri alması gerektiğini belirtti.
Dijital risklere dikkat
Çocukların dijital ortamdan doğru yanlış demeden her bilgiyi aldığını dile getiren Odabaşı, şöyle devam etti:
"Toplum olarak bilgiden yanaysak, kararlarımızı bilgiye dayandıracak isek, dijital ortamlar bunun için güvenilir ortamlar değil. Biz hala birbirimize, kitaplara ve kaynaklara güvenmek zorundayız. Dijital ortamın güvenilirliği henüz kanıtlanmadı. Maalesef çocuklar artık dijital ortamdaki her şeyi biliyorlar. Çocukların bilgisayarı kullanma becerileri ileride olsa bile, bilginin kalitesini değerlendirme konusunda ebeveynlerin gerisindedir. Dijital riskler, dijital fırsatlardan daha yüksek durumda. O yüzden ebeveynler üzerine düşeni yapmalı. Tabi ki burada hemen dijital ortam suçlanmamalı. Gerekli denetim yapılarak dijital ortamdan doğru şekilde faydalanılabilir.
Dijital ortam cinsellik, sağlık ve eğitim konularında çok suistimale açık. Bu konularda çocuklarımızı çok iyi korumalıyız. Çocukların ilk görecekleri cinsel bir görüntü, gelecekteki tüm cinsel yaşamını ve tercihlerini etkiler. Sağlık konusunda dijital ortamdan alacağı yanlış bilgiler çocukta obsesyon (takıntılı düşünce) haline gelebilir. Dijital ortamda hiç olmayacak yerlerde, olmaması gereken görüntüler var. Ödev sitelerinde bunu defalarca gördüm. Eğitim konusunda ise internet doğru kullanılırsa hem çocuklar için hem ebeveyneler için çok faydalı. Ancak çok başıbozuk, bilinçaltı mesajlar veren ortamlar var. Buralardan çocuklar uzak tutulmalı."
"İhmal edilmiş gençlik, suistimal edilmiş çocukluk var"
Ebeveynlerin teknolojiyi çocukları oyalamak için kullandığını ve bunun çocuklara zarar verdiğini de ifade eden Odabaşı, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şu anda ihmal edilmiş bir gençlik var, suistimal edilmiş bir çocukluk var. Bunu hep görüyoruz. Anne ve babanın ellerinde telefon, çocuğun da eline bir telefon veriyorlar ve oturuyorlar. Dijital ortama bağımlı olmuş durumdayız. Her an kendimizi gösterme ve kendimizi kontrol etme dürtümüz var. Anne ve babalar çocukları zaman suistimaline, ilgi suistimaline uğratıyorlar. Ebeveynlerin kendileri gibi çocuğun eline bir telefon veriyor ve çok yüksek fiyata alınmış telefonlar. Çocuklar bunu iletişim için kullanmıyor, sadece oyun için kullanıyor. Ebeveynler, dijital ortamı iyi ve doğru bir şekilde kullanırsa çocukları için çok faydalı şeyler yapabilir."