Hutbelerde 'Terörün hedef aldığı din: İslam' anlatılacak

Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’deki 80 bin caminin yanı sıra yurt dışındaki 2 binin üzerinde camide bugün 'Küresel Terörün Hedef Aldığı Din: İslam' başlıklı hutbesi okutacak.

Hutbelerde 'Terörün hedef aldığı din: İslam' anlatılacak

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, artan küresel terör olaylarına dikkat çekilmek amacıyla "Küresel Terörün Hedef Aldığı Din: İslam" başlıklı cuma hutbesi hazırladı. Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah’ın "Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah’a giden yolu kapatanlar, onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler" şeklinde buyurduğuna işaret edilen hutbenin başında İslam aleminin en büyük alimlerinden Tirmizi’nin naklettiği bir hadisi şerifte Hazreti Muhammed’in (S.A.S), "Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların güvende oldukları kişidir. Mümin ise canları ve malları hususunda insanların kendisinden emin oldukları kişidir" dediği vurgulanacak.

"İSLAM, ÖLDÜRMEYİ DEĞİL YAŞATMAYI, ZULMETMEYİ DEĞİL HAKKI TEMEL ALIYOR"

Yüce Allah’ın Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.S) aracılığıyla İslam mesajını bütün insanlığa tebliğ ettiği belirtilen hutbede, Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmek, ona hiçbir konuda ortak koşmamak ve sadece ona kullukta bulunmanın bu ilahi mesajın temelini teşkil ettiği aktarıldı. Hazırlanan hutbede bu mesajın değerler manzumesi olarak öldürmeyi değil yaşatmayı, zulmetmeyi değil hakkı gözetmeyi, batıla değil hakikate tabi olmayı, hayasızlığı değil iffeti kuşanmayı ve erdemli duruşu takdim ettiği vurgulandı. Söz konusu mesajın cehaleti değil bilgi ve hikmeti öğütlediğine dikkat çekilen hutbede, aynı mesajın savaşı değil barışı, terör ve vahşeti değil vicdan ve merhameti, fitne ve fesadı değil sulh ve salahı öğrettiği, vurdumduymazlığı değil sorumluluğu, bencilliği değil paylaşmayı, bölüp parçalamayı değil birleştirmeyi esas aldığı kaydedildi.

"ZAMANLA KİMİ CAHİL MÜNTESİPLER DİNİN ÖZÜNDEN UZAKLAŞTI"

İslam’ın hayatın her kesitine vicdan ve merhameti bir ilke, bir prensip olarak yerleştirdiğine, en zor zamanlarda dahi zulme, şiddete ve haksızlığa asla müsaade etmediğine dikkat çekilen hutbede, şu mesajlar yer aldı:

"Meşru müdafaa sadedinde değerlendirilen savaşın bile bir hukuku, bir ahlakı olduğunu asırlar öncesinden insanlığa haykırdı. Kadına, çocuğa, yaşlıya, tabiata dokunulmasını, zarar verilmesini kesin olarak yasakladı. Bu insaf ve merhamet çağrısı kısa sürede tüm coğrafyalarda yankı buldu. Müslümanlar, aleme silah, şiddet ve vahşet değil; sevgi, merhamet, şefkat, adalet ve hakikat medeniyeti taşıdı. Ancak zamanla kimi cahil müntesipler, dinin özünden, ruhundan, hayat veren değerlerinden uzaklaştı ya da türlü hile ve desiselerle uzaklaştırıldı. İnsanı yaşatmak ve ona varlık gayesini anlatmak üzere gelen bir din, nice süfli emellere alet edildi. İslam, bütün hakikatleri insanlığa bildirmişken, kimileri hakikatin sadece kendi ellerinde olduğunu iddia eder hale geldi."

"NE YAZIK Kİ VAHŞET VE KATLİAMLAR İSLAM’LA ANILIR OLDU"

İslam’ın bugün çok daha büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunun altı çizilen hutbede, İslam’la, Müslümanlıkla ilgisi olmayan cinayet şebekelerinin işlediği cürüm, saldırı, vahşet ve katliamların ne yazık ki İslam’la birlikte anılır olduğu belirtildi. Hutbede, "Modem zamanların tüm insafsızlığı, vicdansızlığı, adaletsizliği İslam’a ve masum Müslümanlara mal edilmeye çalışılmaktadır. İslam, vicdanı ve insafı kirlenmiş, yüreği tükenmiş insanlarca terör ve vahşetle birlikte zikredilerek olumsuz bir İslam imajı ve algısı üretilmektedir. Dinimiz, itibarsızlaştırılmaya, İslam’la ilgili insanların kalplerinde bir endişe ve korku oluşturulmaya çalışılmaktadır" ifadeleri dikkat çekti.

"YERYÜZÜNDEKİ EN BÜYÜK CİNAYET, KATLİAMLARA ’CİHAT’ ADI VERİLMESİDİR"

İnsanlığa rahmet olarak gelen bir dinin, bir kitabın, bir peygamberin ve o dine mensup olan insanların bu tür terör olayları üzerinden itibarsızlaştırılmasının en az işlenen bütün bu vahşetler kadar ağır olduğu belirtilen hutbede, şu ifadeler yer aldı:

"Yeryüzündeki en büyük cinayet, ahlak ve hukuk tanımayan katliamlara cihat adı verilmesidir. İslam dininde, hayat rehberimiz olan Kur’an-ı Kerim’de böyle bir anlayış yoktur. Dinimizin cihat anlayışı, öldürmek değil yaşatmaktır. Harap etmek değil, mamur eylemektir. Gönüllere kin, nefret, intikam tohumları değil, sevgi, şefkat, merhamet tohumları ekmektir. Yeryüzüne şiddet, terör ve vahşet üzerinden korku değil, hak ve hakikat yoluyla barış, güven, huzur ve adaleti yaymaktır."

"ANKARA’DA, PARİS’TE, BEYRUT’TA, BAĞDAT’TA, NİYERYA’DA ÖLDÜRÜLEN MASUM İNSANLAR"

Bugün din adına masum insanları, kadınları, yaşlıları, çocukları acımadan öldürenlerin aslında bütün insanlığı katlettiğine işaret edilen hutbede, "Ne hazindir ki, İslam’ın yüksek şiarı olan tekbir, bu vicdansızlıklara alet edilmektedir. Aslında Ankara’da, Paris’te, Beyrut’ta, Bağdat’ta, Nijerya’da, hasılı dünyanın dört bir yanında öldürülen sadece masum insanlar değil, alemlere rahmet olarak gönderilen İslam’ın yüce değerleridir. İnsanlığını yitirmiş, gözü dönmüşlerin yaptıkları yüzünden tahkir edilen, Kerim Kitabullah’tır. İtibarsızlaştırılan, merhamet ve şefkat peygamberi Habibullah Muhammed Mustafa’dır. Ötekileştirilenler, dışlananlar, teslimiyetle bu kitaba, bu peygambere gönül veren sadık ve masum Müslümanlardır" denilerek küresel terör olaylarına dikkat çekildi.

"MOĞOLLAR’LA AYNI YÖNTEMLERİ KULLANIYORLAR"

Hazırlanan hutbede, din kisvesine bürünmüş cinayet şebekelerinin geçmişten günümüze birikmiş öfkeleri, incinmiş onurları, bastırılmış duyguları, yıkılmış hayalleri istismar ettiği belirtilerek şunlar kaydedildi:

"Onlar bugün tarihte acı hikayeleriyle hatırladığımız, ortalığı yakıp yıkan, topyekun medeniyetimizi tahrip eden Moğollar’la aynı yöntemi kullanmaktadırlar. Vicdan ve insaf medeniyetine kast eden Haçlılar’la aynı yolu yürümektedirler. Bu coğrafyanın masum insanlarını ölümlerden ölüm beğenmeye mecbur edenler, aslında tüm insani değerlere kastetmektedirler. Ancak bizler biliyoruz ki, dillerinden tekbir düşmese de, alınları secdeden kalkmasa da insanlık dışı katliamların faillerinin İslam’la uzaktan yakından asla ilgisi yoktur. Zira insana ve insanlığa yönelik bu tür vahşeti gerçekleştirenlerin, onları yönlendirenlerin ne Allah’a saygıları ne de herhangi bir dine mensubiyetleri söz konusu olabilir. Öyleyse geliniz dünyada huzura, ahirette kurtuluşa erebilmek için İslam’ın rahmet yüklü mesajlarına yeniden sımsıkı sarılalım. Çocuklarımıza ve gençlerimize sahip çıkalım. Onlara inanç ve değerlerimizi doğru öğretelim. Sahih dini bilgiye ulaşma ve sahip çıkma çabasını hiç elden bırakmayalım. Sunulan her dini bilgiyi araştırma ve incelemeden kabul etmeyelim. İslam’ın rahmet iklimini en güzel şekilde temsil etmek için gayret gösterelim." İHA