Cem Çakmak 3 yıl sonra baba evinde
Balyoz davasından 18 yıl hapis cezası verilen ve Silivri Cezaevi'nde akciğer kanserine yakalanan emekli Tuğamiral Cem Aziz Çakmak, 6 ay infaz erteleme kararından sonra baba evine geldi.
3 yıldır cezaevinde yatan Çakmak, 6 ay infaz erteleme kararından sonra ilk gecesini kızının evinde geçirdi. Tahliyesinin 2. günü baba evine gelen Çakmak’ın yanında sadece Aydınlık gazetesi vardı. Özgürlüğe ve özellikle denize hasret Çakmak, babaevine giderken karayolu yerine Sirkeci-Harem deniz yolculuğunu tercih etti.
Annesi ve babası, Çakmak’ı heyecanla bekledi. Anne Uçay Çakmak evladının en sevdiği yemekleri hazırlamış, baba Mustafa Çakmak ise pencere önünden ayrılmıyordu. Evin balkonundan ve pencerelerinden Atatürk posterleri ve Türk bayrağı dalgalanıyordu. Ev ana baba günüydü. Cem Çakmak apartman önüne geldiği zaman alkışlarla karşılandı. Evin içerisinde ise duygu dolu anlar yaşanıyordu. Anne ve babanın 3 yıldır demir parmaklıklar arkasında gördüğü evlatları şimdi karşılarındaydı. Ve en acısı anne ve baba oğullarının gerçek hastalığını bilmiyorlardı.
Kumpasçılar hesap verecek
Cem Aziz Çakmak, gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Özgür kaldım demiyorum, tutsaklığa ara verdim diyorum. Özgürlüğüme sevinemiyorum, bu kadar vatansever, kumpaslarla içerde iken nasıl sevinebilirim. Zaten bu hastalık da planlarımızı bozdu, planımız hep beraber çıkmaktı. O yüzden hastalığıma hem sağlığımı yitirdiğimden dolayı hem de planımızı bozduğundan dolayı lanet ediyorum. 3 senedir 28 bilirkişi raporu ve 2 bin sahteliği kanıtlanmış delil belge ve CD’lerle bizleri burada tutanlar, akciğerimdeki ufak bir tümör nedeniyle tahliyemi verdiler. Vatanseverlerin oradan özgürlüklerine kavuşacağını biliyorum, ama bu yetmez, kumpaslarla bizlere, TSK’ya, Deniz Kuvvetleri’ne, Atatürkçülere, vatanseverlere, gerçek aydınlara ve ailelerine bu acıyı yaşatanlar, bizlerin oturduğu koltuklara oturacaklar ve Türk milletine hesap vereceklerdir.
Ortaçağ zindanı
Şimdi de Allah yardımcıları olsun. Yardımcıları olsun diyorum çünkü en ağır suçlama olan vatan hainliği ile yargılanacaklar. Şunu da söyleyeyim, Sivri bir cezaevi değil Ortaçağ zindanı. Türkiye’de her şey özelleştirilirken mahkemelerden sonra cezaevleri de özelleştirilmiş. Silivri Cezaevi özelleştirilmiş Ortaçağ zindanıdır. Hastalığıma değil geride bıraktığım arkadaşlarıma üzülüyorum. Bizler TSK mensupları dağlarda, denizlerde, havada özgürlüğümüze düşkün insanlarız, Silivri ise günde sadece 15 dakika havalandırılmaya çıkılan bir yer. Yani günün sadece 15 dakikasında avuç kadar yer olan gök yüzünü görüyor ve tüm sevdiklerinizi oraya sığdırıyorsunuz.
Aydınlık ve Ulusal Kanal’a teşekkür
Orada hastalığa yakalanmamanın imkanı yok. Bu arada Yedikule hastanesinde iken tanıdığım veya hiç yüzünü dahi görmediğim yüzlerce ziyaretçim oldu onlar sayesinde moral buldum. Hele Erzincan’dan elinde kuru kaysı ile gelen yüzünü ilk defa gördüğüm Fuat arkadaşı unutmayacağım. Nasıl karanlık güçlerle mücadele ettiysem içimdeki bu karanlık hastalık ile de mücadele edip onu yeneceğim. Bu arada Aydınlık gazetesi ve Ulusal Kanal’a kumpas boyunca verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. Hastalığım boyunca bana destek veren başta doktorlarıma, eski Deniz Kuvvetleri Komutanım Oramiral Uğur Yiğit ve şimdiki Deniz Kuvvleri Komutanım Bülent Bostanoğlu ve tüm vatanseverlere ve Türk milletine teşekkür ederim.”
‘Darısı diğer evlatlarıma’
Anne Uçay Çakmak ise “Karanlık günlerim aydınlandı, ben anneyim her şeyi evlatlarımıza hissettirmeyiz, içime akıttığım göz yaşları bu güne helal olsun, darısı içerdeki diğer evlatlarıma, onlarda inşallah sağ salim özgürlüklerine kavuşurlar” dedi. Baba Mustafa Çakmak da “Buruk sevinç yaşıyoruz, hem oğlumun hastalığı hem de içeride kalan diğer evlatlarımız sevincimizi kursağımızda bırakıyor. Bu kumpası yapanları Allah’a havale ediyorum, inşallah gerçek adalet oluşur ve tüm vatan severler ailelerine ve sevdiklerine kavuşurlar diye konuştu.
Derya Derviş
Aydınlık