Ergenekon sürecinde tarih bilincinin tarihi

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek yazdı

Ergenekon sürecinde tarih bilincinin tarihi

Silivri’de Avukatlara gidip gelirken koridorlarda rastladığım Ergenekon tutukluları bana “merhaba” yerine o cümleyi söylerlerdi: “Ergenekon tertibi çöktü, değil mi Doğu abi.” Ve biraz saygılı, biraz alaycı bir gülümseme eşliğinde! Çünkü bizim hayâl gördüğümüze inanıyorlardı. Umutlu olmak neredeyse utanılacak bir konumdu.

Biz Vatan Partisi, Aydınlık ve Ulusal Kanal yöneticileri ile kimi seçkin komutanlarımız dışında tutukluların büyük çoğunluğu, nice yıllar o duvarların arasında kalacağımızı düşünüyorlardı. ABD güçlüydü, FETÖ yıkılmazdı, Tayyip Erdoğan onlardan ayrılmazdı! Umutsuzlardı. O kadar ki, Silivri’den çıkacağımız günlerde bile, FETÖ’nün ne yapıp yapıp bizleri içerde tutacağı kanısındaydılar.

Bakın diyorduk, o duvarlar yıkıldı. Hayır diyorlardı, ABD, Silivri duvarlarının kapısını açtırmaz! O yüzden ABD’den ve FETÖ’den kurtuluş talep edenler de vardı.

YARGITAY’IN ÖRGÜT YOK KARARI

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bizim savunmalarımızı esas alarak, “Program yok, toplantı yok, örgüt organları yok, örgüt yönetimi yok, eylem yok, bu nedenlerle Örgüt yok” diye karar verdi ve FETÖ yargıçlarının verdiği kararı esastan bozdu.

Ne var ki, karamsarlarımız Yargıtay’ın bu kararına bile inanmadılar. Karar, onların kafasındaki şemaya uymuyordu. BOP Eşbaşkanlığı devrindeydik ve bizlerin mahkûm edilmemiz ve hapislerde çürümemiz gerekirdi.

Davaya yeniden bakan İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararına uyma kararı bile, karamsarlığı dağıtamadı. Bu kez, bazı iktidar sahiplerinin demeçlerine göndermeler başladı. “Bakın” diyorlardı, “Ergenekon davasını uzatıyorlar, amaçları hüküm verip bizleri yeniden içeri attırmak.”

Oysa imkânsızdan söz ediyorlardı. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay kararına uyarak, Örgüt yok saptamasını kabul etmişti ve artık Ergenekon örgütü gerekçesiyle hüküm veremezdi.

Karamsarlık, aslında gerçekçilik gibi sunulur ama gerçeğe elvedâdır. Onlara göre, Yargıya asla güvenilmezdi. “Niçin” diyorduk. “Çünkü bakın hapishaneler insan dolu” diye yanıt veriyorlardı. Ama o hapishanedekiler FETÖ ve PKK mensupları idi. Tayyip Erdoğan düşmanlığı nedeniyle gözleri kör olduğu için, PKK ve FETÖ ile yan yana yürüdüklerini bile göremiyorlardı.

YARGININ ALTIN DEVRİ

“Ergenekon çöktü” dediğimiz için bizi nâzik ifadelerle alaya alan arkadaşlarımıza aldırmadık. Türkiye’nin nereye gittiğini biliyorduk. Karamsarlığın en kara döneminde, yargıçların ve savcıların yüzlerine, “Bugün bizim bulunduğumuz hücrelere siz gireceksiniz” diye haykırmıştık. O haykırış aslında, karamsarlar duysun ve mevziye girsinler diye idi. Hapisteki vatanseverler çıktı, onları hapse atan FETÖ Gladyosu onların kaldığı hücrelere girdi. Savaşla oldu bu! Ve hem hapishane duvarları dışında hem duvarların içinde, savaşma eyleminin enerji kaynağı umuttu. Elbette gerçekçi olan umut! Gerçekçi olduğunu hayat kanıtlamıştır.

Bu arada Amerikancı FETÖ darbesi olmuş ve ezilmişti. ABD, Türkiye’de Ordu, Polis ve Yargı içindeki silahlı örgütlenmesini kaybetmişti. Bu gerçeği de göremiyorlardı. Yargı, bizlerin vurguladığı gibi, “altın devrinde” değil, onlara göre “çamur devrinde” idi.

Yargıya nereden bakıyorsunuz, mesele budur. İstediğiniz kadar solcu ya da Atatürkçü geçinin, FETÖ ve PKK’nın yanından bakarsanız, Yargı “Çamur” devrindedir. Vatansever mevziden, devrimci mevziden bakarsanız, Yargı “Altın” devrindedir.

TARİH BİLİNCİ PARTİ BİLİNCİ

Peki Ergenekon tertibinin başı sayılan “Ümraniye bombalarının bulunduğu” yaygarasından bu yana, süreci gören iyimserler ile sürecin altında kalan kötümserleri ayıran çizgi nerededir?

Yanıtımız, Tarih bilincinde ve Parti bilincinde olacaktır.

Türkiye, nereden geliyor, nereye gidiyor? ABD emperyalizmi, vatanımızı bölebilir mi, Türk Milletinin öncüsü Vatan Partisi’ni etkisiz hale getirebilir mi? Türk Ordusunu esir tutabilir mi?

Aslında biz iyimserler de ve o kötümserler de bu sorunun yanıtını veriyorduk. Kuşkusuz o kötümserler de Vatansever idi, Milliyetçi idi, Atatürkçü idi. Ama işte bu mevzilerin lafta kalmaması için, tarih bilinci gerekiyor. Kısacası Türkiye’nin mecburiyetlerini, Türkiye’nin dinamiklerini anlamak meselesi!

Tarih bilinci olanlar, tarihe yön verebiliyorlar. Tıpkı Namık Kemal ve Mithat Paşalar gibi, tıpkı İttihat Terakki Devrimcileri Talat Paşalar, Enver Beyler gibi, gibi, tıpkı Mustafa Kemal devrimcileri gibi. Onlar, Öncü Partide örgütlüydüler. Onlar, cesaretlerini ateşleyen bilim sayesinde olmazları olur yaptılar. Olmaz diyenler yanılmışlardı, olur diyenler başardılar.

Partide örgütlenen öncüler, tarihin akışını görebiliyor ve tarihe yön verebiliyorlar. Çünkü tarihin akışını hiçkimse bireysel konumdan göremez. Tarihsel sürece partiyle müdahale edilir ve gerçeğin kendisini o müdahale eylemlerinde görebilirsiniz. İster üniversitede allâme olun, ister dört yıldızlı komutan olun, Öncü Parti üyesi değilseniz, tarihsel süreci okuyamazsınız. Bu saptama, Ergenekon sürecinde sınanmış ve bir kez daha doğrulanmıştır. Ulusal Kanal’da sık sık Silivri yargılaması görüntülerine bakınız, hep bu gerçeği göreceksiniz.

Bugünleri daha ilk günden gören iyimserlerin hepsi, Vatan Partisi üyeleri idi. Umutlu oldukları için savaşçıydılar.

Silivri duvarlarının yıkılacağını ve hatta yıkıldığını görmeyenler, Vatan Partisi üyesi değildi.

Karamsarlık, her zaman kibirlidir ve yollarda kalır. İyimserlik ise alçak gönüllüdür ve dağları denizleri aşar. Hatayî’nin dediği gibi, “Kibirdir yorulup yollarda kalan.”

TARİHİN SINADIĞI BİLİNÇ VE ÖNCÜ ÖRGÜTLENME

Ergenekon derslerini biraz da sıkılarak niçin hatırlatıyoruz?

Dün için değil, yarınlar için!

“Efendim Vatan Partisi’ne sandıktan şu kadar oy çıkmış, bu kadar oy çıkmış!”

İşte tarih bilinci olmayanların laflarıdır bunlar. “Ergenekon çöktü” saptamasıyla on yıl önce alay edip, bugün “Ergenekon çöktü” saptamasında bulunanlardan söz ediyoruz.

On yıl önce, “Darbeciler yargılansın” diye Ergenekon tertibini destekleyenler, bugün “Ergenekon çöktü” diyor. Tarihsel süreç, bildiğini okuyor ve herkesi hizaya getiriyor! Yalnız MHP, CHP, İyi Parti gibi siyasal parti yöneticileri için değil, Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk vb davaları tutuklularının çoğu için de geçerlidir bu değerlendirme.

SAYIN KARAMSARLAR!

Sayın Karamsarlar, Vatan Partisi’nin değerini bilelim. Sandıktan tavşan çıkarabilirsiniz, ama geleceği ancak tarihsel süreçten çıkarabilirsiniz.

Türkiye, bugün de Ergenekon dağlarının arasındadır, kayaları yararak çıkacağımız bir süreçten geçiyoruz.

Karamsar beyler, görmediğiniz şudur: 2014 Martından bu yana Türkiye, FETÖ Gladyosunu eziyor, PKK terör örgütünü temizliyor, ABD emperyalizmine karşı mevzileniyor, Rusya, İran, Irak, Suriye, Katar, Çin ve hatta Almanya gibi Batı Asya ve Avrasya ülkeleri ile cephe tutuyor.

Peki sizin bu karamsarlık nöbetlerinizin sebebi nedir?

Öncü Parti üyesi değilseniz, eylemi ateşleyen tarih bilincinin tarih bilincinden yoksunsunuz demektir. Tarih, oturduğunuz yerden yazılmıyor!

O nedenle sistemin rant paylaşımı içindeki yerel yönetim nizamı içinde çırpınmanın hiçbir yararı yoktur! Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında sergilenen görüntü budur! Ne yazık ki böyle!

ERGENEKON’DAN ÇIKIŞ

Ama Türkiye’nin Ergenekon’dan çıkışı vardır. Dün olduğu gibi bugün de!

Ergenekon’dan çıkış, Demircinin çağrısına kulak vermekle olmuştur ve yine olacaktır.

Ateşleri yakmakla, körükleri çalıştırmakla, kayaların demirini eritmekle olur Ergenekon’dan çıkış!

Elbirliğiyle olur! Örgütlenmiş güçle! Öncü Partiyle olur, Vatan Partisi önderliğinde olur.

Hiç kimse Ergenekon’dan çıkışa önderlik edecek yeni bir Demirci Ustası bulamaz.

Çünkü o ustayı tarih tayin etmiştir.

Tarihin sınavından geçmiştir o usta.

Sandıktan tavşan çıkartabilirsiniz, ama rantları paylaşan partiler piyasasından yeni bir usta çıkartamazsınız!

Tarih bildiğini okur!

Öncü, bilimin kılavuzluğunda tarih yapar!

Şimdi devir, kayaları yarma devridir!

Yerel seçim cambazlıklarıyla ve rant kavgalarıyla kayaların yarıldığı görülmemiştir!

Ergenekon kayaları yine yarılır!

Kınından çıkmış kılıç gibiyiz!

Çünkü Vatan Partiliyiz!

ergenekon