İsveç soykırım konusunda geriliyor

İsveç soykırım konusunda geriliyor

Bring, 1915 olaylarının İsveç Meclisinde Soykırım olarak kabul edilmesi için gayret eden ve bilim adamlarından imza toplanması için girişimde bulunan İsveç'in en ünlü hukukçularından.

2008 yılında İsveç Parlamentosu soykırım konusunda oylamaya gideceği sıra en katı ve kesin bir şekilde 1915 olaylarını soykırım olduğunu öne süren profesör geri adım attı. Profesör "eğer BM 1948 soykırım sözleşmesi o zaman var olsaydı bu olaylara soykırım demek mümkün olabilirdi" dedi. Yani o zaman bu sözleşme olmadığı için soykırım suçu kapsamına girmez hukuksa bir işlem yapmak mümkün değildir.

Profesöre Doğu Perinçek-İsveiçre davası konusundaki düşüncesini soruyoruz. AİHM'in Perinçek'e "Soykırım Emperyalist bir yalandır" sözü nedeniyle verilen cezayı kaldırmasını doğru buluyor. Büyük dairenin bu kararı yineleyeceğini tahmin ettiğini söylemekle yetinmiyor, öyle yapması gerektiğini de kesin bir dille vurguluyor, altını çiziyor.

İsveç'te düşünce ve anlatım özgürlüğü konulardaki davalarda savcı görevi gören Adalet Müfettişliği İsveç Türk Gençlik Federasyonu'nun "soykırımı inkar ettiği" gerekçesiyle kendilerine gelen şikayeti işleme koymamıştı. Bunu Bring'e anımsatıyoruz. Bu konudada kesin konuşuyr ve , "Doğru karar vermişler" diyor.

Thomas Hammarberg ile görüştük

Thomas Hammarberg yaşamı boyu insan hakları konusunda çalışmış bir İsveçli. Yıllarca Ulusalararası Af Örgütü (Amnesty International) genel sekreterliği yaptı. Kısa bir süre önceye dek AB İnsan Hakları Komiseri idi.

Hammarberg'in de Perinçek davası konusunda tereddüdü yok. Düşünce ve Anlatım Özgürlüğü konusunda ödün verilmemesi gerektiğini kesin bir dille savunuyor.

Hammarberg ile konuşmamızda başkasından şimdiye dek hiç duymadığım ilginç bir şey söyledi: "1915 olaylarına evet BM sözleşmesi o zaman olsaydı soykırım diyebilirdik ama tutarlı olmalıyız, ozaman Türklere Kürtlere, Müslümanlara yönelik suçlar için de aynı terimi kullanmak zorundayız"

İngmar Karlsson ile görüştük

İngmar Karlsson İsveç'in eski İstanbul Başkosolosu. 11 Mart 2010 tarihinde İsveç PArlamentosunun kararına tepki göstermiş, bu kararın yırtılması gerektiğini söylemişti. Bu olayların soykırım olmadığını hele hele Pontus Rumlarına kesinlikle soykırım uygulanmadığını savunarak İsveç'in çok zor durumda kalacağını savunuyordu. Perinçek davasını izlemediğini bilgisi olmadığını belirterek yorum yapmamayı yeğledi.. BM 1948 sözleşmesi o sıra yürürlükte olsa Ermenilere soykırım yapıldığı söylenebilir ama Pontus Rumlarına söylenemez diyor.

Hıristiyanların Müslümanlara karşı işlediği cinayetlerin ise soykırım olarak nitelenemeyeceğini savunarak, "çünkü bu suçların ardında bir devlet ya da hükümet yok" diyor. Oysa suçlu tüzel değil özel kişilerin olması gerekiyor... Üsteleyince Balkanlarda da Yunanların ve Bulgarların 150 yıl önce yaptıklarını da soykırım diyebilmenin mümkün olmadığını söylüyor... Daha fazla tartışmanın gereği yok...

Sosyaldemokratlar umursamaz görünüyor

İsveç Sosyaldemokrat Partisi, Çevre Partisi ile azınlık hükümeti kurduğunda, Türkiye'nin Ermenilere, Süryanilere, Asurilere, Keldanilere, Pontus Rumlarına ve diğer Hıristiyan halklara soykırım yaptığını kabul ettirmek için tüm uluslararası arenalarda çalışmaya başlayacağını ve Türkiye'ye de tanıma için baskı yapacağını düşünmüştük. Görünen o ki yanıldık.

Önce Dışişleri Bakanı, gündemlerinde böyle birşey olmadığını açıkladı.

İsveç Parlamentosuna önerilen 24 Nisan'da saygı duruşunda bulunulması ve meclis binasında bir yıl açık kalacak bir soykırım sergisi açılması önergesi reddedildi.

Süryanilerin yoğun olduğu Södertälje ve Bottkyrka belediyelerinden sonra Norrköping belediyesi de soykırım anıtı dikme taleplerini geri çevirdi.

Görünen o ki, Perinçek davası İsveç'i duraklattı sıra gerileme devrinde.

Abdullah Gürgün

ulusalkanal.com.tr