Ordu işlerin ipini bırakırsa devlet kalmaz
Türkiye realitesinde ordusuz olmaz. Ordu bu işlerin özünü, ipini Allah etmesin bu sivillere bırakırsa ortada devlet kalmaz.
Geldim devlete katıldım
Bu temelde 'ben geldim devlete' katıldım diyorum. 'Geldim bu siyasi rejime katıldım' yani, 'bu demokrasiye katıldım' diyorum. Ben bunu daha önceleri de çok istedim. Daha Roma’da iken Sayın Tayfun Talipoğlu'na söyledim. 'Git söyle bana bir yeşil ışık yakılsın' dedim. 'Beni burada bunlarla uğraştırmayın' dedim. Kendisi şahidimdir. Genelkurmaya söyleyin beni fazla ezmeyin lütfen. Eylülde zaten ateş kesmiştim, 'bunlardan kurtulmak istiyorum' dedim. Devletin tekliğine, ülkenin bütünlüğüne dair tezlerim de vardı. Hepsi yazılı, belgeli. Ben bunları şimdi söylemiyorum ki, beni ateşe attılar, ne yapayım.
Benim için hizmet önemlidir
Ben sadece şunu başardım sağ olarak buraya geldim. Elçilikten çıkarken getirdiler 'bir tabanca al' dediler almadım. Alsaydım ölmüştüm. Ben biliyordum beni öldüreceklerdi Kenya’da. Benim buraya sağ olarak ulaşmam bana göre başarıdır. Beni kesin imha etmek istiyorlardı, bu çok nettir. Bu noktadan sonra benim için hizmet önemlidir.
Devleti tanımadan ona karşı çıkmaya yeltendik
Devlet eğer beni tasfiye etmek istese idi önceden yapardı, başka yollarla yapardı. Bu Türk solundan avukat Ercan Kanar vardı. Dedim siz neden bu kadar az oy alıyorsunuz, çünkü siz devleti tanımıyorsunuz. Eğilimini bilmiyorsunuz. Bu CHP de dâhil böyle. Devleti tanımamışsınız. Bu benim de hatam. Yani biz devleti tanımadan devlete karşı çıkmaya yeltendik. Ne kadar tanıyorsun devleti, neyine karşı çıkıyorsun. Ben bile devleti daha yeni yeni kavrıyorum. Daha Türkiye Cumhuriyeti’ni ben yeni tanıyorum.
Önüme ne sürüldüyse...
Yani işte ütopik dedim ya, ben yetmişlerde devleti nereden tanıyacağım. Önüme ne sürüldü ise gençlikte o işte. Bu çok acı bir şey yani. Bu çok hazin bir durum. Bizimkilere demek istiyorum. Binlerce, on binlerce insan tanımadıkları devletle karşı karşıya gelmiş. Dediğim gibi biz bu devleti anlamadan yıllardır savaşıyoruz sözde. Neyine savaşıyoruz aslında kendi kendimizi vuruyoruz, farkında değiliz. İnsan önce devletini tanır, sonra particilik veya siyasetçilik yapar. İşte biz bu tarihi hatayı işledik. Devletini tanımadan siyaset yapılmaz. İşte Refahyol bilmem ne. Gerçekten bizim en büyük hatamız bu. Kaldı ki o durumda iken biz devleti de tanıyamazdık. Ama hala devleti tanımadan demokratlık taslamak olur mu? Ben Avukat Ahmet’e de dedim, sizin bu sahte demokratlığınızla bir yere varılmaz. Devlet beni isterse idam etsin, devletin ciddiyetini esas alıyorum. Ben bundan sonra bu yoldan yürüyeceğim.
Aklımı başıma aldım, devletimle çıkış yolu arıyorum
Mustafa Kemal ta o zaman diyor ki, Arap dışarıda kalsın. El Cezire komutanı Halit Paşa'ya söylüyor. Kürtleri diyor mutlaka alacaksın, Araplar dışarıda kalacak. İngiliz ve Fransızlara karşı Kürtler savaşacaklar diyor. Yani Kürtleri çok net bir alma şeyi vardır. Bugünlerde aynen 20’leri yaşıyoruz. Aynı şeyler sahneleniyor. Bunlar o zamanki gibi boş durmayacaklar. Türkiye aleyhine yine çeşitli ittifaklar gelişebilir. Üzerimizde oynadılar. 90'lardan sonra bu etki daha büyüktü. Mesela Kani gibi diyelim. Mesela Rusya’daki Mahir Velat gibi tam bir kukla. Yani böyle her birisinin etrafında dev gibi güç oluşturdular. İşte Ferhat (Kardeşi Osman Öcalan) bile öyle olacaktı. Cuma (Cemil Bayık) Talabani’nin şeyinde kalacaktı. Bu benim yüz akımdır. O zaman kararımı güzel verdim. Devletle demokratik birliktelik istedim. Bu yüzden Türkiye bundan kuşku duyamaz. Bu yaptığım baskı ile bütün yolların kesilmesi ile ilgili bir olay değildir. Ben aklımı başıma aldım ve devletimle çıkış yolu arıyorum.
Devleti tanımadan desteksiz atıyoruz
Ben avukata dedim yani devlet isterse burada nefes aldırmaz. Avrupa’dan çekinerek adım atmaz dedim. Onlara şunu da söyledim “devletin işleyişini bilmiyorsunuz, gerçekten devleti tanımıyorsunuz, bu devleti sizin de iyi anlamanız lazım, barışın, devamlı devleti anlayarak iş yapın, devleti anlamadan ileri geri konuşmanız beni de zorlar” dedim. Tanımadan bilmeden desteksiz atıyoruz.
Ortadoğu'da devlet adına çalışma
Öyle bir takım şeyler oluşturdum ki Amerika da 40 yıl uğraşsa, Avrupa da 40 yıl uğraşsa, İngiltere 150 yıl elde edemedi, Rusya’sı da dâhil hiçbir büyük gücün yapamadığını yapacağım onların yıllardır yaptığını tersine çevireceğim.
İşte burada ilkeli olmak zorundayız, onlara karşı adeta bir militan gibi tavır geliştirmek zorundayız. Bu sadece ordu görünümlü olmaz. Açık söyleyeyim başka bir devlet olsa bunlara müthiş yatırım yapar hem de “aferin, çalış” der. Ben yapmıyorsunuz demiyorum. Kendi boyutumla ilgili konuşuyorum. Onun için diyorum ki, biz Irak’ta büyük çalışmak zorundayız. Bir sürü geniş amacı olacak o çalışmaların. Devlet burada yalnız başına askeri olarak iş yapamaz. Ama biraz önce taşeron dediniz, başka bir ad da verebilirim, yani orada çok ciddi organizasyonlara ihtiyaç var. Lübnan bile küçücük yerdir neler var. Irak muazzamdır, petrol ve dünya kadar su, Dicle ve Fırat’ın sularının gittiği yerdir. Yüzlerce yıldır üzerinde savaş yürütülen yerdir. Şimdi en kritik sürece giriliyor. ABD’si, İngiltere’si ve yakında da Rusya’sı hepsi içindedir.
Misak-ı Millici olmak
Misakı Millici olmak aslında aktüel bir konudur. Hem Irak’taki parça meselesi var. Hem Misakı Milliciyim deniyor, o halde burada Sevr’in aşılması olayı vardır. Sevrciler de vardır. Onları da kesinlikle küçümsememek gerekir. Mesele sadece silah değil, biliyorsunuz ideolojik ve politik hazırlık çok önemlidir. Karşı güç şu anda bizi çok büyük kullanmak istiyor. Korkunç beni kullanmak istediler. Biz bunu önleyebiliriz diye düşünüyorum.
Beni öldürseniz de saygı duyarım
Beni öldürseniz de şimdi saygı duyarım. Size saygı duyuyorum, hiçbir zaman sıkılmadım. Ben milli güvenlik hocası binbaşıdan bahsetmiştim. Halen üzerimdeki etkisi çok büyüktür. Devletin ta kendisi oydu işte. O benim için kutsal bir varlık gibi idi. Demek istediğim devleti şahsında temsil eden hiç kimseye karşı olmadım.
Ordu işlerin ipini bırakırsa devlet kalmaz
Ben burada ordunun fonksiyonunu her zaman dile getirmişimdir. Ordu bu işlerin özünü, ipini Allah etmesin bu sivillere bırakırsa ortada devlet kalmaz. Bana göre son yılların değerlendirmesinde herkesin derin bir eksikliği var. O da ordu üzerindedir. Ben onun üzerinde epey yoğunlaştım. Ve yalnız günümüz için söylemiyorum. Ordu konusunda hala büyük bir aydınlatmaya ihtiyaç var. En başta bu Türkiye siyasi çevreleri, partiler ve kadroları açısından. Benim kişiliğimde de ordunun çok büyük etkisi vardır. Ta ortaokuldan sonra askeri okula gitmek isteğim, yaşımı düzelttirme başvurun filan böyledir. Ama kabul edilmemişti. İlkokulda iken Aziz isminde bir arkadaşım ile köyde ağacın üzerine çıkmıştık. Yirmi yedi Mayıs yeni olmuştu. Ben ona dedim ki biz askeri okula gitmeliyiz sen karacı olmalısın ben havacı olmalıyım bir darbe de biz yapmalıyız. Netice itibarı ile Türkiye realitesinde ordusuz olmaz. Savunmamı biraz da bu eksenli hazırlıyorum. Aslında duruşmalardan sonra biraz imkânlarım açılırsa benim ordu ile yapabileceğim büyük işler vardır.
İlk üyelik başvurum Ülkü Ocakları'nadır
Bunlar çok kötüdür. Ben Erbakan’ı da dinledim otuz yıl önce mimarlar odasında. Benim ilk üyelik başvurum ülkü ocaklarınadır. Ben ilk üyelik şeyim Ülkü Ocakları'nadır. Ama almadılar. Ben komünizmle mücadele derneğine de gittim Korkut’u dinledim. Ben Ankara’da önce onları dinliyordum, daha sonra devrimci oldum. Yargıtay Başkanı Öktem’in cenaze törenine katıldıktan sonra solcu oldum. Yani o zaman durumlar farklı idi. Şimdi elimdeki güç inanılmaz boyutlarda ve ben bu gücün yaratıcı uygulamasının ustasıyım. Hem güç çok büyük hem onu kullanma yöntemleri olağanüstüdür. Yarın ordu görecek neler yapacağım, devlet, ordu hiç endişe etmesin.
Ordu kişiliği benim için saygı duyulacak tek kişilik
Ben orduyu sadece askeri hiyerarşik bir yapı olarak görmüyorum. Kültürü, felsefesi ve en başta da kişiliği çok kapsamlıdır. Ordu kişiliği benim için saygı duyulacak tek kişiliktir. Bunu söylerken hayranlıktan tutun, müşfikliğe kadar her şey vardır. Ben burada değilken de Orduyu hep örnek gösteriyordum.
İçimizde sapık adamlar oluk oluk kan akıttılar
Bu konuda bana şimdi biraz kolaylık sağlanmalı. Ben fazla bir şey istemiyorum diyorum size. Yani hata yaptım, ciddi hatalarım oldu. Ama gerçekten o kadar kötü birisi değilim. Yani gerçekten vatanı için, devleti için, onun yüceliği ve büyüklüğü için gerçekten bitmiş bir insan değilim. Devletin gerçekten özüne ters düşmüş değilim. Binlerce insan da öldü yetmişlerden beri. Onbinlerce insan gitti bizim içimizde de sapık adamlar oluk oluk kan akıttılar. Binlerce bizim insanlarımızı ve askerleri katlettiler. Anlamsızdı. Ben şiddet yüzde 95 hata idi demiştim. Şimdi avukatlar gelmişler buna karşı çıkıyorlar ve o yüzde doksan beşe de sahip çık diyorlar. Ben bunu yapamam.
Şehit yakınlarının ellerini öpeyim
Şimdi bu şehit yakınlarına gideyim hepsinin ellerini öpeyim diyorum, oğulları gibi hareket edeyim. Diyeyim işte ben de sizin oğlunuzum, bana ne isterseniz yapın, bu durumdayım ve bunu en büyük ahlak ve fazilet örneği olarak sayıyorum. Bizim bunu yapmamız gerekir. Durumun bu olması gerekir Türkiye’de. Başka yaklaşımlar batının emperyalist ve klasik yaklaşımı olur.
Aydınlık'ın notu:
Abdullah Öcalan’ın açıklamasını yayınlamaya hazırız!
YARIN:Kürt isyanları neden bastırılmalıydı?
Neden “Kürt isyanının sonunu getireceğim” dedi?
Atatürk neden haklıydı?
Apo, Kemalizm'e aykırı olmayan hangi işleri yapacak?