Neden Vatan Partisi’nde bir fedaiyim?

Neden Vatan Partisi’nde bir fedaiyim?

Yıl 2002. Henüz 19 yaşındayım ve ilk oyumu kullanacağım. İtiraf ediyorum, çok sığ düşünüyorum. Diyorum ki: “Din elden gidiyor, bir şiir okudu diye tasfiye edilen siyasi lidere sahip çıkılmalı.” Tabii o dönemde tam olarak profesyonel bir yaşamım yok. Küçük bir Ege ilçesinde babama ait atölyede bobinajcılık yapıyordum ve hayatın sorumluluğunu tam olarak yüklenmemiştim. Derken askerlik, evlilik bu arada geçen dönemlerde özelleştirilen Yatağan Termik Santralı’nda taşeron firma aracılığıyla bobinajcı olarak çalışmaya başladım. Bu dönemde şöyle bir bakıyorum, bir şeyler yanlış gidiyor. Birkaç örnek vermek gerekirse; her ne kadar uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir mesleği icra etmiş de olsam, bu duruma saygı gösteren yok. Hakkımız gasp ediliyor, ses çıkartamıyoruz. Aslında kanuni olarak hakkımız olan sosyal ve ekonomik hak edişlerimiz iç ediliyor. Bu arada AKP’nin işletme içerisindeki kadrolaşma faaliyetleri hızla devam ediyor (F tipi cemaatle birlikte). Birkaç kere maaşlarımızın eksik ve zamanında yatmayışı gerekçesiyle ilgili yetkililerin kapısını çaldım. Aldığım cevap bu günlerde Batman mitinginde Sayın Erdoğan’ın taşeron işçilerine verdiği cevabın aynısı: “Sana burada iki lokma ekmek verilmiş, nankörlük etme. Bak Kadir son günlerde adını çok duymaya başladık, haberin olsun.”

AKP VE CHP BENİM İÇİN BİTTİ

Derken iyiden iyiye “AK Parti” artık benim için AKP oldu. Bayrağı çekmiştim ve bütün bunların siyasi mücadeleyle çözüleceğine inanıp gittim ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir üyesi oldum. Tabii tehditler aldım, aile içerisinde AKP’de etkin isim olan birisinden, AKP ilçe başkanından ve işyerinde AKP’nin temsilciliğini yapan bir zattan. Gene tehditler, yola getirme, sindirme söylemleri. Artık kabıma sığamıyordum ve küçümsendiğimi hissedip daha da hırslanıyordum.Her birine şu yanıtı verdim: “Ben hâlâ da yargıya inanıyorum. Beni işten çıkartın. Hem mahkemeye vereceğim, hem de sizleri ifşa edeceğim.” Derken KPSS ve mülakat esaslı kamu işçisi olarak 2011’de işe başladım. Kısa süre sonra özelleştirme süreci başlatıldı. Tabii 447 gün süren Yatağan mücadelesi... Bu arada ai-levi olarak bağım olan kişi telefonda “Bak yeğen, kendini fişletme seni mağdur etmeyiz. Sendikacılara güven olmaz, onlar seni namlunun ucuna sürüp kendi ikballerinin kavgasını verirler” gibi ifadelerle beni mücadele eden arkadaşlarımdan izole etmeye çalışmıştı. Tabii bütün bunlar bir kulağımdan girip diğerinden çıktı. Artık benim için bu kavga, AKP ilçe başkanına ifade verdiğim gün onurumun kırılıp, incitildiğim günün gecesi eşime bile belli etmeden gözyaşı dökmemin kavgasıydı. Mücadele kızışıyordu. Ancak gene bir şeyler yanlıştı, siyasi olarak... Üyesi bulunduğum CHP kurumsal desteği vermekten imtina ediyordu. Mesela Ankara’da 60 gün dönüşümlü olarak mücadele verdik. Ama CHP’de gündem F tipi Cemaat’in kapatılan dersaneleriydi. 18 Nisan 2014 tarihinde Yeniköy ve Kemerköy san- trallarının ihaleleri yapılmıştı ve yanımızda TGB, İşçi Partisi (Bugünkü Vatan Partisi) dışında destek veren yoktu. İşçiler yürüyordu, Mustafa Kemal’in kamu iktisadi teşekkülleri yağ- malanıyordu. Bir tek İşçi Partisi (Vatan Partisi), tüm kadrolarıyla ve basın yayın organlarıyla yanımızdaydı. Zaten AKP ile F tipi kavgaya tutuşunca CHP, F tipine yanaşmıştı. Emekçiler yürüyordu, CHP ise F tipinin derdine düşmüştü. Zaten belediye başkanlığı seçimlerindeki adayları bariz göze çarpıyordu.

YANMAYI NAZIM’DAN ÖĞRENDİM

Derken CHP’den istifa ettim ve İşçi Partisi’ne (Vatan Partisi) katıldım. Yatağan’da ilçe örgütümüzü açtık. İşçi Partili (Vatan Partisi) olmak bana gurur veriyordu. Artık kaybetmiştik, özelleştirmeler işyerlerinin yeni patronlarımıza devriyle noktalandı. Bu arada süreç devam ederkenYatağan Termik Santralı’ndan Yeniköy Termik Santralı’na naklen tayin (sürgün) edilmiştim. 15 Şubat 2015 tarihinde Ankara Arena’da yapılan büyük kurultayda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “Yatağan, Soma, Sütaş işçilerini bulundukları o karanlık kuyulardan çıkartıp bu milletin efendisi yapacağız” sözü bulunduğum yerin ne kadar doğru bir yer olduğunun ispatı niteliğindeydi. Diğer taraftan ortaçağ karanlığına doğru sürüklenen bir ülkede bir kız ve bir erkek çocuk babası olarak beni ziyadesiyle endişelendiriyor ve siyasi mücadelemin çapını güçlendiriyordu. Artık Vatan Partisi’nin bir neferiyim. Yanmayı Nazım’dan öğrendim ben. Hiçbir bireysel kaygı taşımadan bu vatanı gerçek sahipleri olan gelecek kuşaklara teslim etmek için her türlü bedeli ödemeye hazır olan bir Vatan fedaisiyim. Bu gurur bana yeter. 7 Haziran’da sandığa giderken, vicdanınızı yanınızda götürmeyi ihmal etmeyin.

Kadir Uyar

Yatağan İşçisi

ulusalkanal.com.tr

yatağan işçisi