Kırık kiremitli çatı

Kırık kiremitli çatı

İlk defa halk tarafından seçilecek Cumhurbaşkanı seçiminde AKP zihniyetine karşı ortak bir isimde birleşmek doğru fikrini Ekmeleddin İhsanoğlu ‘u adını çatı adayı olarak MHP’ye sunan CHP yönetimi bu fikri heba etmiştir.

Yapılan hesap; CHP, MHP oy temeline sağduyulu dini yaklaşımı olan oyları da yığarak AKP cephesinde gedik açmaktır. Ancak CHP Milletvekillerinin dahi haberdar edilmediği bir politikadan sonuç almak olası değildir. Üye ve seçmeninin benimsemekte güçlük çekeceği, heyecan yaratmayacak bir isim önermek her şeyden önce evdeki bulgurdan vazgeçmek değil de nedir? Ayrıca siyasette iki kere ikinin her zaman dört etmediği de bilinen bir gerçek olması bir yana dini duyguların etkisiyle oy kullanacak seçmeni de CHP yönetimi iyi analiz edememiştir.

AKP oylarının çoğunluğunu oy bilinci olmayan geniş bir kitleden almaktadır. AKP’nin güçlü olduğu yerler yandaş gazete satışlarının dahi yok sayılacak olduğu mahallerdir. Bu durum aynı zamanda yandaş ve “Alo Fatih “ TV’lerinin kapsama alanıdır. Tabii ki yerel kanaat önderlerinin de cirit meydanıdır.

Bu tabloya göre din esaslı bir kıyaslamada söz konusu çatı adayının şansı şüphelidir. Çünkü böyle bir kıyaslamada bu kesim için AKP bir adım ötededir. Ötede oluşunun göstergesi yolsuzluk ve diğer konulara karşı AKP’nin son seçimlerde ciddi bir erime göstermeyişidir. Dinsel eksenli bir seçim politikasını zaten tercihindeki AKP’nin önüne CHP lideri kırmızı halı sermiştir.

CHP ve MHP’yi çatı adaya götüren temel nedenler ülke bütünlüğü önceliğinde; örtülü başkanlık sistemine dur diyerek demokrasinin otokrasi ve diktatörlük tehdidi almamasının önüne geçmek zorunluluğuydu. Askeri alandaki bayrağı dahi ayrılıkçı teröristlerce indirilen, Musul’daki konsolosluğu AKP’nin terörist diyemediği vahşilerce işgal edilen, mensupları esir alınan bir ülkeye İslami referanslı çatı adayı çözüm değildir.

Birçok isim ve kalem sahibinin CHP liderliğinin belirlediği isime karşı itirazlarını mutlaka okuyup değerlendirmişsinizdir. Aklı başında analiz yapanlar, seçimi R.T.Erdoğan zıtlığı üzerinden değil anlayış, zihniyet farkı seçimi olduğunu haklı olarak bildirmektedirler. Çünkü çatı adayının zihniyetinin farklı olduğu şüphelidir. İslam Konferansı Örgütü( İKÖ ) Başkanı olarak “İslam Ordusu “ fikriyle dikkat çeken bir isim, CHP tabanına güvenilir gelmemektedir. Çünkü laik bir zihinden bu fikir çıkmaz.

Cumhurbaşkanı seçiminin dinselleştirilmiş olması siyasetin iyice dinselleşmesine vesile olduğu zeminde İKÖ Başkanlığı yapmış bir şahsın aday gösterilmesi bile Türkiye’nin bu örgüte resmen girişine bir başlangıç saymak gerekir. Bu başlangıcın nihai adımı olarak da İslam Ordusuna nefer verilişi izleyecektir. İşte o zaman Soros’un "Türkiye'nin Stratejik Konumu Nedeniyle en iyi ihracat ürünü ordusudur" sözü yaşam alanı bulacaktır. Çünkü vesayet ithamıyla görev alanı daraltılmış, kumpaslarla çevrilmiş; gönderindeki bayrağı indirdiğinde bile kükreyip, gürlemeyen bir TSK ve hedeflenen profesyonel ordu anlayışı ile anayasanın değiştirilmek istenmesi koşutluğunda iyice düşünmemiz gerekmektedir.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP adayı seçimi aldığında bu gidişat sürdürülebilirlik mertebesine ulaşacaktır. Aksi gerçekleşir deme şansımız yok ama diyelim ki çatı adayı kazandı. AKP bunu bir güvenoyu kabul edip, erken seçime gidecek mi? Güçlü çıkmayacağı hiçbir seçimi göze almayacaktır. Bu durumda yine arzu ettiği politikaları sürdürecektir.

İşte bu nokta mevcut iktidarla uyumlu bir Cumhurbaşkanının olasılığı CHP’lileri rahatsız etmektedir. ” Eşinin başı açık” güvencesi yeterli değildir Çünkü hareminin başı açık aile fotoğrafları ile bilinen laik olmayan bir makamın sahibi; son halifeyi, laik saymak gibi bir güvencedir, bu güvence. Bu nedenle CHP tabanı, laiklik adına taraf olmamış, rüştünü ispat etmemiş bir adaya teveccüh etmemektedir. Tabanın bir korkusu da bu kuşkularının haklı olduğu ortaya çıktığında; kendi liderliğinin önermesi oluşu itibarıyla CHP’nin muhalefet gücünün yok noktasına taşınacağıdır.

Yandaş medya, oy bilincinin dumura uğratılması, zayıflatılmış ordu, güçlendirilmiş polis, güçler ayrılığının ihlali hevesleri, yandaşlaştırılan adalet ve diğerleri derken bir de inandırıcılığını yitirmiş muhalefet ortamında kuşkusuz bir baskın seçim meşruiyetinde başkanlık sistemi, federatif emellerle bütünleşik anayasa değişikliği zemini aranacaktır. Tabii ki kitlelere İslam ordusu fikri ve hukuku da kapı aralayacaktır. Konuya IŞİD’in artık komşumuz oluşuyla baktığımızda İslam ordusu fikrine “İslam Barış Ordusu” süsüyle çabuk alışılacaktır. Bir de federasyon ve ötesi Türk –Kürt ortak ordusu yakıştırmalarıyla…

Çatı adayın İslam ordusu önermesi onu laik olarak sunulamayacağının göstergesidir. CHP bu nedenle bu isimi aday gösteremez. Bu nedenle kalitesine güvenemediği bir ürünü pazarlayan satıcı gibi propagandası zafiyet alanına sahiptir. Çünkü CHP tabanı, partisinin varlık nedenini en iyi bilen tabandır. Bu nedenle gerçek gündemin anketinde CHP’lilerden %58 hayır oyu çıkmıştır ve bu oranın artma olasılığı R.T.Erdoğan’ın aday olmaması halinde çok daha yüksek olma olasılığı vardır. Çünkü CHP liderliğinin, AKP zihniyeti değil R.T.Erdoğan karşıtlığına tutabileceğini sandığı seçmenin de gevşemesine, çatı aday adının tabanla uyumsuzluğunun boykotunu kolaylaştıracaktır. Kırık kiremitli çatıdan çok su sızacaktır. R.T.Erdoğan’ın”Ters köşeye” yatırılmaktan kastı bu mu yoksa!

Sarıgül ve benzer hatalarının izleri henüz tazeyken CHP liderliği sıraladıklarımızı hiç mi düşünmemiştir? Kendi tabanın itirazlarıyla MHP içindeki sessiz itirazları toparlamak üzere söz konusu isim taktik bir önerme midir? İlkin kendini derinden yıpratacak bir uygulamanın taktik olması söz konusu olamayacağına göre asıl taktik gücü başka yerlerde aramak doğru olacaktır. Seçimin sonucu ne olursa olsun sonuçta ulusalcı, milliyetçi kısaca milli birlikten yana düşünceyi marjinalleştirileceği açıktır.

Çatının amiral gemisinde mürettebatın benimsemediği bir aday; zafer vaat etmediği gibi bu seçim üzerinden yaşanan fikir ve gönül ayrılığında bir tasfiye alanıdır. Seçim sonucuna bağlı olmaksızın bu aday tercihi ve bunda ısrar ile zaten bu alana girilmiştir. Bu çalkantılı denizde yüzdürülmek istenen CHP’de ilkin GDO’lu olan, olmayan diye duyulacak çatırdama seslerini takiben GDO’lu olanındaki kopan parçaların sesleri izleyecektir. Ancak kalan büyük parça ideolojik olarak Cumhuriyet değerlerinin sahibi olarak düzgün bir yere gelse de küçültülmüş olacaktır. Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına çekilmesinde en büyük engel, marjinal unsur yaftasıyla yutulacak lokma etkisizliğinde kalacaktır. MHP için hava biraz daha hoş. Kısmi olarak küçülecek ancak bu marjinalleşmenin neticesinde CHP ile yer değiştirecektir.

CHP çatı adayı derken kendini çatırdatacak adayın faturasını en iyi tahminle daha az sayıda milletvekilliği ile ödeyecektir. Çünkü PM kararı alınmayışı bundan böyle önseçim sözünün sözde kalacağının işareti olduğu gibi ideolojik ayrışma ve kopuşları da taşımaktadır. Düşük olasılık ancak CHP Kurultayından sayın Kılıçdaroğlu çıktığını var sayarsak; bugünkü tutumlar nedeniyle ulusalcı kanatın, CHP ruhunu yaşatmak üzere örgütlenme arayışına hak kazanmış bir maziye ve geleceğe sahip olacağı açıktır.

Kuvvetle ihtimal Kurultay yeni liderini tespit edecek, ideolojik kararlılık; ulusalcılığa yelken açacaktır. Ancak 2015 seçimleri yaklaşırken tüm bu varsayımların yayıldığı zaman aralığında baskın seçime bile gerek yok; parti dışı mücadele sönük kalacaktır. Bu nedenle küçülme tehdidi geçerlidir. Dolayısıyla kimse küçülmüş bir partide kendine liste başı yer verilir diye heveslenmesin. Ayrıca bir daha seçilmek uğruna bu gidişe dur demeyeceklerin, taban desteğinin olmayacağını da belirtmek gerekir. Çünkü kendi iradelerini göstermekten çekinen milletvekillerini taban defterden silecektir.

Yirmi milletvekilinin kendi parti tabanı kadar MHP tabanın da dikkatle benimseyeceği bir isime yönelmek; ulusal zorunluluğumuz noktasındadır. Bu zorunluluk MHP milletvekilleri için de geçerlidir. Çünkü AKP’den çözülebilecek oylar dini değil milli eksenlidir. MHP’nin de asli varlık nedenini maskeleyen bu politikası cami kandillerinin yağının ateşiyle uzun vadede erime ısısına ulaşacaktır.

Bu yazının CHP üzerinde yürütülmüş olmasının nedeni çatı aday önerisinin görünen sahibi olması kadar CHP’nin mevcut liderliğinin öncesi dahil çok uzun zamandır aynı hatayı yapması ve bu hatayı çatı aday başlığıyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de taşımasıdır. Nedir bu hata?

Oy kazanamamayı kan kaybına benzetirsek anlatmak kolay olacaktır. Öncelik kanamayı saptamak, damarı bağlamak öncelikken; bu yapılmadan kan nakli reçete edilmektedir. Üstelik verilen kan da genellikle yanlış gruptandır. Allerjik görüntüler, reaksiyonlar bu nedenledir. Biliyoruz ki yanlış gruptan kan nakli tehlikeli bir sona davetiye çıkartmaktır.

CHP ve MHP’nin Değerli Milletvekilleri gelin bir adım öne çıkın. Ve deyin ki:

“Bu hataya izin vermeyeceğiz. ‘Benim ordularımı gönderdiğim ve yönelttiğim hedefler, esasen ordularımın her erinin, bütün subaylarının ve kumandanlarının görüşlerinin, vicdanlarının, azimlerinin, ülkülerinin yönelmiş olduğu hedefler idi.’ diyerek başarı yolunu gösteren Cumhuriyetimizin kurucusundan ilhamla Cumhurbaşkanı seçiminde hareket etmek zorundayız. Çünkü yine kurucu önderimizin "Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleke¬tin milletin saadet ve selameti için feda edebilen vatan evlat¬ları çoktur." sözünü ispat için vücut bulmuş vekilleriniziz. Vatan evladı olmayı, Mustafa Kemalin Askeri olmayı şiar edinmiş Cumhurbaşkanımız için imzalarımızı attık, halkımızın bilgi ve onayına sunuyoruz ”

Yener ORUÇ

ulusalkanal.com.tr

.

cumhurbaşkanlığı başbakanlık yener oruç