NATO'nun Karadeniz tuzağı

Uzun zamandır Karadeniz’e yerleşerek Rusya’yı çevrelemeye çalışan ABD, şimdi de Ukrayna senaryosunu piyasaya sürerek NATO unsurlarını bölgeye davet ettirdi. Uzmanlar, NATO görevlendirmesiyle Türk Donanmasının Karadeniz’e yoğunlaşmasının intihar olacağı görüşünde...

NATO'nun Karadeniz tuzağı

Karadeniz’de Rusya-Ukrayna arasındaki Kerç Boğazı krizi nedeniyle son günlerde giderek tırmanan gerginlik, açıkça Türkiye’yi hedef alıyor. 16 Kasım’da ABD ve Ukrayna’nın ‘Stratejik Ortaklık’ adıyla imzaladığı mutabakat metni, TürkAkım’ı durdurmaya yönelik saldırıları gündeme getirirken, NATO’nun şubat ve temmuz toplantılarında aldığı “Karadeniz’de varlık güçlendirme” kararı da Rusya’nın çevrelenmesinin yanı sıra Türk Donanmasının Karadeniz’e hapsedilerek Doğu Akdeniz ve Ege’deki etkinliğini azaltmayı hedefliyor.

ABD, dünyada rahatça gezemediği tek deniz olan Karadeniz’i sıcak çatışma alanına çevirmek için saldırılarını sürdürüyor. 2004 yılında Bulgaristan ve Romanya’yı İttifaka dahil ederek Karadeniz’e giren NATO, 2018’de vites yükseltti. Yılbaşındaki NATO Savunma Bakanları toplantısında İttifak’ın Karadeniz’deki askeri varlığını güçlendirmeye yönelik tedbir paketi hazırlandı. 11-12 temmuzdaki Brüksel zirvesinde de, Karadeniz’deki askeri varlığın artırılması kararı alındı. Bu kapsamda devriye ve tatbikat sayısı yükseltildi. Yıl içinde Sea Breeze ve Sea Shield gibi isimlerle çok sayıda tatbikat düzenlendi. Soğuk Savaş sonrası ilk kez bir İngiliz muhribi HMS Diamond, Karadeniz’e girdi. Romanya’da füze savunma kalkanı kuruldu ve gemilerde kullanılan AEGIS sisteminin ilk kara versiyonu, Deveselu’da konuşlandırıldı. Romanya’ya 5 bin kişilik bir NATO gücü ile gözetleme uçaklarının yerleştirilmesi kararlaştırıldı. Bulgaristan, Novo Selo’da ABD’ye üs tahsis etti. ABD Donanması’na ait güdümlü füze destroyerleri sık sık Karadeniz’e giriş çıkış yaparken, casus uçaklar da Karadeniz üzerinde dolaşarak sürekli istihbarat sağlıyor.

Yabancı gemiler, Montrö Boğazlar Sözleşmesi bağlamında Karadeniz’de toplam tonaj 15 bin tonu geçmemek kaydıyla en fazla 21 gün kalabiliyor.

TÜRKİYE’Yİ KARADENİZ’DE NATO JANDARMASI YAPMAK

NATO, şimdi de Ukrayna krizini körükleyerek kendini bölgeye davet ettirdi. Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko, NATO’dan Ukrayna’yı desteklemeleri için Karadeniz’e savaş gemileri göndermesini istedi. Montrö Boğazlar Sözleşmesi bağlamında Karadeniz’de toplam tonaj 15 bin tonu geçmemek kaydıyla en fazla 21 gün kalabilen ABD’nin, Kerç Boğazı krizine nasıl dahil olacağı merak konusu. Türkiye’nin, NATO kapsamında krize dahil olmasının Rusya karşısında konumlanmak olacağına dikkat çeken emekli amiraller, tuzağa düşülmemesi konusunda uyarıyor.

‘KARADENİZ’E HAPSOLMANIN BÜYÜK BEDELİNİ ÖDEDİK’

“Karadeniz’de yeni görevler üstlenmek, çok büyük yanlış olur” diyen Emekli Tümamiral Soner Polat, yaklaşan tehdide dikkat çekiyor: “Hatırlayalım, Sovyet tehdidi diyerek Türkiye’yi Karadeniz’e soktular. Ereğli’de denizaltı üssü kurduk. ‘Türk Donanması’nın görev alanı Karadeniz’dir’ denildi. Ne oldu, biz Karadeniz’e kilitlenince, Ege’de ve Doğu Akdeniz’de tüm inisiyatifi Yunanistan’a bıraktılar. Yunanistan daha sonra NATO görevlerindeki bu alanları egemenlik hakkı olarak bize karşı kullanmaya başladı. Sonra baktık ki biz buraya sıkışıp kalmışız, öyle uyandık, belki Kıbrıs olmasa ona da uyanamayacaktık, hemen Ege’ye açıldık... Karadeniz’e hapsolmanın büyük bedelini ödedik. Şimdi Karadeniz’de yeni görevler almak demek, Rusya’ya karşı görev almak demek. O da büyük bir tuzaktır. Biz zaten o tuzağa düştük ve hayat bize Karadeniz’den Ege’ye çıkmayı öğretti. Aksaz Deniz Üssü’nü kurduk, Foça Deniz Üssü’nü kurduk, Mersin’i genişlettik...”

MÜCADELE ALANI DOĞU AKDENİZ

“Karadeniz’de zaten Münhasır Ekonomik Bölgeler belirlenmiş, deniz yan sınırları çizilmiş, sorun olmayan bir deniz. Türkiye’nin askeri olarak bir çıkarı yok. Türkiye, askeri olarak güçlenecekse Doğu Akdeniz’de güçlenecek, mücadele alanı orası. Karadeniz özel statüsü olan bir deniz, sadece sahildar ülkelere açık. Başka ülkelerin savaş gemileri girse bile 21 günden fazla kalamıyor, toplam tonajı aşamıyorlar. Dolayısıyla burada Türkiye’ye yeni görevler vermek, Türkiye’yi Rusya’ya karşı konumlandırmak demektir.”

‘BU İŞİN ŞAKASI YOK!’

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz de başta Türkiye olmak üzere Romanya ve Bulgaristan’ın Rusya’ya karşı bir hamle yapmasının mümkün olmadığı görüşünde. Gürdeniz süreci şöyle özetliyor:

“Türkiye, NATO Konseyi’nde Rusya karşıtı bir görevi veto eder. Doğalgazının yüzde 42’sini aldığı Rusya’yı ön bahçesinde sıkıştırmaz. Reel politik Türkiye’yi bu krizin dışında tutmalıdır. Soğuk savaş sırasında Karadeniz’de tek bir NATO tatbikatına izin vermediğimizi hatırlatırım. Eğer iktidar, böyle bir karar alırsa, 2015 yılında Rus uçağının düşürülmesine benzer menfi ve çok ciddi etki yaratır. İşin ne kadar ciddi olduğunu iktidar partisi 15 Temmuz’dan sonra gördü. Bu işin şakası yok.”

SADECE RUSYA DEĞİL ÇİN’İ DE ETKİLER

Bulgaristan ve Rusya arasındaki ilişkiler de güçleniyor. Çünkü Avrupa Birliği (AB) Bulgarlara fakirlik getirdi. Büyük ekonomik sıkıntıları var. Romenler Avrupa’nın istenmeyen insanları oldu. Avrupa’da parya durumuna düştüler. Bu iki ülke NATO üyesi olmalarına rağmen Ukrayna için savaşa girmezler. Düğmeye basıldığı anda bölgedeki tek nükleer güç Rusya’nın 8 Ağustos 2008 Osetya krizi ve Mart 2014 Kırım krizinde neler yaptığını ve neler yapabileceğini herhalde görüyorlardır. Bu ülkeler ve Ukrayna, Rus jeopolitiğinin gerçeklerine uymak zorundalar. Bu gerçek ise çok basit, NATO genişlemesi sonucu Baltık’tan kuşatılan Rusya, son kertede Gürcistan ve Ukrayna’nın da NATO’ya dahil olmasıyla Karadeniz’den kuşatılmasına asla izin vermez. Bu kuşatılma sadece Rus jeopolitiğini değil Çin jeopolitiğini de etkiler.

“O nedenle başarılı olma şansı yok gibi. Ancak Rusya’yı meşgul etmeye ve dikkatlerini küresel başka ilgi alanlarından çekmeye zorlayabilir.”

Tevfik Kadan/ Aydınlık

abd rusya Ukrayna karadeniz nato