'Kadın eli' değmeyen ülkelerde ekonomik kayıp yüzde 30
IMF raporuna göre Hindistan, Pakistan, Türkiye gibi ülkeler milyarlarca dolarlık kadın işgücü potansiyelini kullanamıyor.
Dünya, ekonomiyi büyütmenin yollarını arıyor. Hükümetler, merkez bankaları, politika yapıcılar ekonomiye ivme kazandırmak için tedbirler peşinde. 8 Mart Dünya Kadın Emekçiler Günü'nü öncesinde yayınlanan raporlar 'ekonominin sağlığı için önce kadına ayrım yapmaktan vazgeçin' diyor Uluslararası Para Fonu'na (IMF) göre dünya ekonomisinin daha hızlı büyümesi için 'kadın eli' değmesi gerekiyor. Kadınların dünyanın birçok ülkesinde işgücünün dışında kalması küresel ekonomiye pahalıya patlıyor ve IMF'ye göre bazı ülkeler potansiyel gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 30'unu aşan ekonomik kayıpla karşı karşıya kalıyor.
Dunya.com'dan Evrim Küçük'ün haberine göre, IMF geçtiğimiz günlerde kadınların işgücüne katılımına ilişkin kapsamlı bir rapor hazırladı. Rapor kadınların çalışmamasının ekonomiye ne denli büyük zararlar verdiğini ortaya koyuyor. Rapora göre Hindistan, Pakistan, Türkiye ve Mısır'ın aralarında bulunduğu bazı ülkeler çalışan kadınların karşılarına ördükleri çiftler nedeniyle ekonomilerinde yüz milyarlarca dolarlık potansiyeli değerlendiremiyorlar. Çoğu ülkenin yasaları kadınların ekonomik olarak faal olmalarını engelliyor ve birçok ülke kadınların ekonomiye yapacakları katkının farkında değil. IMF; Dünya Bankası verilerine dayanarak mülkiyet haklarından vergilere, adli haklardan banka işlemlerine kadar birçok alanda kadınların yüzleşmek zorunda kaldığı yasal bariyerlerin yarattığı ekonomik kayba ilişkin tahminlerde bulundu. Sonuç ise çarpıcı; önde gelen sanayileşmiş ülkelerin oluşturduğu G20 üyelerinin de aralarında bulunduğu 40 ülke kadınlara çekilen setler nedeniyle potansiyel gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 15'ini kaybediyor. Bazı ülkelerde bu oranı yüzde 30'u aşıyor.
Ülkemizde kaynaklanan ekonomik kayıp % 25
IMF raporuna göre Türkiye, kadınların ekonomiye katkısını değerlendiremeyen ülkeler arasında üst sıralarda ve Türkiye'nin işgücü açısından kadın-erkek uçurumundan kaynaklanan ekonomik kaybı GSYH'sinin yüzde 25 civarında. Yani Türkiye, kadınların sağlayabileceği yüz milyarlarca dolarlık ekonomik potansiyeli değerlendiremiyor.
IMF'nin raporunu kaleme alan ekibin lideri Kalpana Kochhar, dünya genelinde kadınların işgücüne katılımları açısından önemli farklılıklar yaşandığına dikkat çekiyor. Küresel işgücünün yüzde 40'ını kadınlar oluştururken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da kadınların sadece yüzde 21'i evlerinin dışında çalışıyor. Doğu Asya, Pasifik ve Sahra Altı Afrika'da bu oran yüzde 63'e ulaşıyor. Kochhar, bunun çok önemli ekonomik sonuçları olabileceği uyarısı yapıyor ve sayıca daha fazla kadının iş hayatının içinde yer almasının önemli makroekonomik kazançları da beraberinde getireceğine işaret ediyor.
ABD %5, BAE yüzde 12 daha büyük olurdu
Örneğin, kadınların erkeler ile eşit oranda işgücüne katılması halinde bunun ABD'ye GSYH'sinin yüzde 5 büyüklüğünde ekonomik katkı olarak geri döneceği belirtilirken, Japonya'da bu oran yüzde 9'a çıkıyor. Çalışan kadın ve erek sayısının eşitlenmesinin BAE'ye katkısı ekonomisinin yüzde 12'si kadar hesaplanırken, Mısır'da bu oran yüzde 34'e fırlıyor. Katar, Umman ve İran GSYH'nin yüzde 30'u ile en büyük ekonomik kaybı yaşayanlar listesinin ilk sıralarında yer alıyor. Ancak dünyada kadının işgücüne katılımının en düşük olduğu Suudi Arabistan, Dünya Bankası veri tabanında yer almıyor.
Kadının işgücüne katılımı hem sosyal açıdan hem de kalkınma açısından önemli bir hedef olmanın yanında ekonomik büyüme ile istikrar için de büyük bir önem taşıyor. Dünya Bankası'nın 2012 yılında yayınlanan Dünya Kalkınma Raporu'nda kadın-erkek eşitliğinin ekonomik etkinliği artırdığına vurgu yapılmıştı. 2014 yılında yayınlanan Dünya Kalkınma Raporu'nda ise cinsiyet eşitliği ile kişi başına GSYH, rekabet gücü ve insani kalkınma göstergeleri arasında pozitif korelasyon bulunduğu ortaya konuldu. Diğer bazı araştırmalar da kadının işgücüne katılımı ve ekonomik büyüme arasında doğru orantı olduğuna işaret ediyor.
Birçok ülkede kadın yasalarla engelleniyor
Dünya Bankası'nın Kadın, İş dünyası ve Yasa Veri Tabanı birçok ülkede, kadınların ekonomiye katılımı ve girişimciliği konusunda yasal engellerle karşı karşıya bulunduğunu gösteriyor. Örneğin bazı kurumlara yerleştirilmesi, gayrimenkul sahip olma ya da kontrol etme, işe alınma (mesela gece çalışma ya da bazı sektörlerde çalışma gibi), kredi alma, mahkemeye gitme gibi konularda kadınlar dünyanın birçok yerinde sıklıkla kısıtlamalar ile karşı karşıya kalıyor.
90 ülkede en az 1 tane engelleyici yasa var
Son rakamlara göre erkeklerin yüzde 55'i resmi bir finans kuruluşunda bir hesaba sahip olduğunu bildirirken, kadınlarda bu oran yüzde 47'de kalıyor. IMF'nin araştırmasına dahil edilen ülkelerin 50'sinde eşitlik yasalara yansıtılmış durumda. Eşitliğin yasalarla sağlandığı durumlarda, kadının işgücüne katılımının, yasaların yapılmasını takip eden beş yıl içinde yüzde 5 artış gösterdiği görülüyor.
Türkiye, Kenya, Namibya, Peru gibi birçok ülke son yıllarda kadınlar için pozitif yasalara imza atıyor. Örneğin evli kadınların çalışmasının ancak eşlerinin iznine tabi olmasını gerektiren yasa tam 23 ülkede kaldırıldı ve bu yönde en son adımı atan ülkeler arasında Türkiye (2001), Güney Afrika ile Guatemala (1998) bulunuyor. Evli kadınların banka hesabı açmasını engelleyen yasalar da birçok ülkede gevşetildi. 20 ülkede daha kadınların banka hesabı açmasına izin verildi. Buna örnek olarak ise Mozambik (2004) ve Lesoto (2006) verilebilir. Yasal engellerin en fazla olduğu ülkeler Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da ve dünya genelinde ülkelerin yüzde 90'ında kadınların aleyhinde en az bir yasa bulunuyor.
79 ülke, kadının çalışacağı iş tipini kısıtlıyor
Tam 28 ülkede ise kadınların ekonomiye katılmasına set çekebilecek 10 veya daha fazla kanun halen yürürlükte. BM'nin rakamlarına bakıldığında kadınların önündeki bariyerlerin ne kadar yüksek olduğu net bir şekilde görülüyor. BM'nin araştırdığı 143 ekonomiden yüzde 90'ında kadınların ekonomik potansiyelini kısıtlayan en az bir yasa bulunuyor. Bunlardan 79 ülkede kadınların yapabilecekleri iş tipini kısıtlayan yasalar bulunuyor. 15 ülkede, kadınların çalışıp çalışamayacağına yasalar gereği eşleri karar veriyor.
Kadın çalışan ekonomik istikrar sağlıyor
İşgücü katılımında, girişimcilikte, eğitim ve ekonomik büyümede cinsiyet uçurumunun etkilerine dair birçok araştırmaya imza atıldı son yıllarda. Bu araştırmaların ortak bulgusu kadının işgücüne katılımının düşük olmasının ve kadınların daha düşük maaşlarla çalışıyor olmasının kişi başına geliri önemli ölçüde aşağı çektiği. Hızla yaşlanan ekonomilerde, kadınların istihdam içindeki payının artması büyümeye doğrudan katkı yaparken, işsizlik oranının yükselmesine engelleyerek ekonomiye istikrar kazandırılmasına da yardımcı oluyor. Kadınların daha fazla kazanıyor olması ve kendi gelirlerine elde ediyor olması birçok toplum bilimciye göre daha büyük ekonomik kalkınma ile doğrudan ilintili. Demografik açıdan bakıldığında çalışmalar doğurganlık ve eğitime erişimin rolünü de işaret ediyor. Doğum izni ve çocuk yardımları gibi hükümet harcama politikaları ve vergi politikaları kadının ekonomiye katılımı üzerinde önemli bir etkiye sahip. Kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olmasının yasalarla sağlanması yani mülkiyet hakları konusunda eşitlik tanınması, kız ve erkek çocukların miras konusunda eşit haklara sahip olması, evli çiftlerin aynı haklardan faydalanması, kadınların istediği mesleği seçmekte özgür olması, finansal açıdan eşit haklara sahip olması (bir banka hesabı açabilmesi, bir sözleşmeye imza atabiliyor olması) işgücüne kadının katılımını önemli ölçüde artıracak faktörler olarak gösteriliyor.
Ülkemizde erkeklerin istihdam oranı kadınların 2.4 katı
• Türkiye nüfusunun yüzde 50.2'sini erkek, yüzde 49.8'ini kadın nüfus oluşturuyor. Türkiye'nin 38 milyon 984 bin 302 kişilik erkek nüfusuna karşılık, 38 milyon 711 bin 602 kişilik kadın nüfusu bulunuyor.
• Türkiye'de toplam kadın nüfusun yüzde 71.3'ü 18 ve daha yukarı yaşta iken, bu oran erkek nüfusta yüzde 69.9'a karşılık geliyor. Kadın nüfus oranı, 65 ve daha yukarı yaşlarda erkek nüfus oranını geçti.
• Türkiye'de 2013'te 25 ve daha yukarı yaşta olan ve okuma yazma bilmeyen toplam nüfus oranı yüzde 5.7 iken bu oran erkeklerde yüzde 1.9, kadınlarda yüzde 9.4 seviyesinde bulunuyor.
• Erkeklerin istihdam oranı kadınların istihdam oranının 2.4 katı oldu. Hane Halkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre, 2013'te Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus içerisinde istihdam oranı yüzde 45.9 oldu, bu oran erkeklerde yüzde 65.2, kadınlarda ise yüzde 27.1 seviyesinde gerçekleşti.
• İşgücünün önemli bir göstergesi olan işgücüne katılma oranı, 2013 Hane Halkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre Türkiye genelinde yüzde 50,8, kadınlarda yüzde 30,8, erkeklerde ise yüzde 71,5 oldu.
• Okur-yazar olmayan kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 17.4, lise altı eğitimli kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 26.3, lise mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 32.1, mesleki veya teknik lise mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 39.3 iken yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 72.2 seviyesinde bulunuyor.
• Türkiye'de kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı yüzde 9,4 oldu. Kadın hakim oranı yüzde 36.9, kadın profesörlerin oranı ise 2013-2014 öğretim yılı için yüzde 28.7 seviyesinde gerçekleşti. Kadın polis oranı yüzde 5.5.
Erkekle uçurumun kapanması kadınların gelirini 17 trilyon $ artırır!
• Erkek istihdamının toplam nüfusa oranı 2013 itibariyle yüzde 72.2 iken, kadınlarda bu oran yüzde 47.1
• Avrupa Birliği üye ülkelerinin istihdam oranı incelendiğinde 2013'te kadın istihdam oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 72.5 ile İsveç iken en düşük olduğu ülke yüzde 39.9 ile Yunanistan. Avrupa Birliği üye ülkelerinin ortalama kadın istihdam oranı ise yüzde 58. 8 düzeyinde bulunuyor.
• Kadınlar erkeklerden daha az kazanıyor. birçok ülkede kadınların erkeklerin gelirine oranı yüzde 60-75 aralığında.
• Kadınlar daha çok maaşlı çalışan ya da ödeme yapılmayan aile işçileri şeklinde çalışıyor. kadınlar genellikle verimliliği düşük faaliyetlerin içinde yer alıyorlar. Kayıt dışı işyerlerinde de kadınların ağırlıkta olduğu görülüyor.
• Kadın ve erkeğin işgücüne katılım uçurumunun ve maaşlardaki farkın kapanması halinde dünya genelinde kadınların gelirlerine yüzde 76 artırabileceği hesaplanıyor. Bu da kadın gelirinin 17 trilyon dolar artması anlamına geliyor.
• Kadınların evlerinde harcadıkları emek erkeklerden çok daha büyük. Kadınlar erkeklere kıyasla ev işlerine günde 1-3 saat daha fazla zaman harcıyor. Kadınların hanedeki çocuk, yaşlı ve hastalar için gün içinde harcadıkları zaman da erkelerden 2 ila 10 kat daha fazla. Örneğin Avrupa Birliği'nde kadınların yüzde 25'i işgücü içinde yer almadıklarından dolayı ev işleri, aile bireylerinin bakımı ve kişisel sorumlulukları için daha uğraştığını söylerken, erkeklerde bu oran yüzde 3.
• Maaşlı ya da maaşsız yaptıkları işler dikkate alındığında gelişmekte olan ülkelerde kadınlar erkelerden daha fazla çalışıyor ve bu kadınların eğitim, eğlence, siyesi faaliyet ya da kişisel bakım için zaman yaratmalarını engelliyor. Hemen hemen tüm ülkelerde erkekler kendilerine ayıracak daha çak zaman bulurken, kadınlar para kazanamadıkları ev işlerine vakit ayırmak zorunda kalıyor.
• Kadınların kayıt dışı çalışma oranları erkeklerden daha fazla. Güney Asya'da tarım dışı istihdam edilen kadınların yüzde 80'i kayıt dışı işlerde çalışıyor, Sahra Altı Afrika'da bu oran yüzde 74, Latin Amerika ile Karayipler'de yüzde 54. Kırsal kesimlerde birçok kadın geçimini küçük ölçekli çiftçilik faaliyetlerinden kazanıyor.
• Düşük ücretli, vasıfsız ve kırılgan işlerde çalışan kadın sayısı erkeklerden fazla. 2013 yılı itibariyle dünyadaki çalışan kadınların yüzde 49.1'i, yasalarla koruma altında olmayan hassas işlerde çalışırken, erkeklerde bu oran yüzde 46.9. Doğu Asya'da bu durum daha da vahim. Söz konusu işlerde çalışan kadınların oranı yüzde 50'yi aşıyor, erkeklerde bu oran yüzde 42'ye iniyor. Güney Doğu Asya ve Pasifik'te kadınların yüzde 63'ü, erkeklerin de yüzde 56'sı bu tip işlerde çalışmak zorunda. Sahra Altı Afrika'da bu tip işlerde çalışan kadınların oranı yüzde 85 ile rekor seviyede.