Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'tan İsrail açıklaması: Buradan meydan okuyorum

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi'nde konuşan Filistin Devlet Başkanı Abbas, "ABD artık (İsrail-Filistin) barış sürecinde ara bulucu vasfını yitirmiştir. Bütün gücümüzle artık işgal altındaki Filistin'in devlet olarak tanınması için çalışmalıyız" ifadelerini kullandı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi'nde konuştu.

Abbas, ABD Başkanı Trump'ın Kudüs kararıyla ilgili "ABD artık (İsrail-Filistin) barış sürecinde ara bulucu vasfını yitirmiştir. Bütün gücümüzle artık işgal altındaki Filistin'in devlet olarak tanınması için çalışmalıyız" dedi.

Mahmud Abbas şunları söyledi:

Geçen 100 yılık bir süre. Büyük Britanya 100 yıl önce siyonist harekete böyle bir söz verdi. 1917 yılında İngiltere, Ortadoğu'da yoktu ve hiçbir sorumlulukta yoktu. Ancak buna rağmen, İngiltere kendine ait olmayan bir toprağı siyonist harekete söz verdi. Bunun en ana partneri ABD idi.

ABD, tüm anlaşmaları, eylemleri adım adım takip etmekteydi. BM nezdinde bu sözün gerçekleşmesi için her şeyi yaptı. Bu sözün üzerinden 100 yıl geçti. Şimdi ikinci sözün vakti geldi. Trump, Kudüs'ü İsrail'e hediye etmek istiyor. Sanki ABD'nin eyaletlerinden birini hediye ediyormuş gibi davranıyor.

Dünya ülkelerinin büyük çoğunluğu, Kanada, İngiltere ve Avustralya dahi bu defa ABD'nin yanında yer almadı. Hakkı teslim bağlamında İngiltere şu an, Balfour Anlaşması sözüne karşı olarak onun tam tersinde bir kararı almış olduğunu görüyoruz.

Biz Kudüs'ün işgalini durdurmak için bir aradayız. Bu adıma karşı güçlü bir duruş sergilemek için buradayız. ABD, tüm insanlığın ve Müslümanların vicdanını yaralayacak bir karar almıştır. Küdus şehirlerin çiçeğidir, bir tacın en kıymetli tacıdır. Ve geçmişte, bugün ve gelecekte Filistin'in başkenti olacaktır.

Hem Müslümanların, hem Hristiyanların kutsal mekanlarını korumalıyız. Filistin'in bir devlet olarak ortaya çıkması için çalışmamız gerekiyor. Bu münasabetle Filistin halkına ve Mescid-i Aksa'da nöbet tutan kardeşlerimize, Kudüs'ün kalbinde yaşayıp orada yerleşimcilerin zulmüne maruz kalan, aşırı ihlallere maruz kalan halklarımızı da selamlamak istiyorum. İşgal ve sömürge uygulamaları İsrail tarafında durmadan devam etmekte.

Buradaki kadim şehir içerisinde yaşayan tüm Müslüman ve Hristiyanları selamlıyorum. Kudüs surları içerisinde kalan ve şehrin tüm bölümlerind eyaşayan insanları selamlıyorum. Bizler beraber duracağız ve hep beraber Kudüs'ü savunacağız. Bizler Filistin devletimizin başkenti olan Kudüs'ü savunmaya devam edeceğiz. Bizler gerçek anlamda özgürlük ve bağımsızlığımızı gerçek anlamda alana kadar asla geri adım atmayacağız.

Trump'ın Kudüs kararı, uluslararası kararlara açık şekilde ihlal oluşturmaktadır. ABD, çok net şekilde kendisi böyle bir ihlalde bulundu. BM kararına göre, hiçbir ülke Kudüs'e elçiliğini taşıyamaz. Bütün halkları Filistin davasıyla dayanışmaya çağırıyoruz. Bizler ABD tarafından alınmış bu kararın gayrımeşru olduğunu ifade ediyoruz. Bu yapılan uluslararası hukuka açık bir ihlaldir. Bu nedenle ABD artık barış sürecinde arabulucu olma vasfını yitirmiştir. Biz ileride de siyasi süreçte asla ABD'nin yer almasına müsade etmeyeceğiz. Şüphesiz bu tek taraflı karar, İsrail'e hiçbir meşruiyet veremeyecektir. Kudüs, Filistin'in edebi başkenti olarak kalacaktır. Bu karar radikal grupları tetikleyecek, meseleyi siyasi çekişmeden, dini bir çekişmeye dönüştürme tehlikesi vardır. Burada çok masumane bir soru soracağım. Dünyada din savaşından fayda görecek kimdir? Dünyada din savaşını hareket ettiren kim? Dünyada terör örgütlerini yaratan, destekleyen kim?

ABD'nin Filistin Kurtuluş Örgütü'nü bir terör örgütü olarak görmesini de kınıyoruz. Bu adımdan geri atmasını bekliyoruz. Anlaşılan onlar bizim terör örgütü olmamızı istiyorlar. Ama olmayacağız. Asıl terörün mucitleri onların ta kendileri. ABD yönetimiyle her daim işbirliği içerisindeydik. Bu son karar bütün çizgilerimizi aşmıştır. Bizler kendileriyle resmi olarak bir anlaşma yaptık. Bu anlaşma gereği bazı uluslararası teşkilat ve örgütlere üye olmamayı kabul ettik. Buna karşılık, Kudüs'ün başkent oalrak tanımaması ve Washington'daki ofisimizi kapatmamasını istedik. ABD bu anlaşmayı bozdu, o bozduysa biz de verdiğimiz sözlerden geri adım atacağız.

Sınırları olmayan İsrail nasıl devlet olarak tanınabiliyor? Buradan meydan okuyorum, bana sınırlarını göstersinler.

Bizler ne yapıyoruz, tarih bizim kararlarımızı nasıl yazacak? Bizler buna nasıl cevap vereceğiz? Bizler tüm kararlarımızda dedik ki, Kudüs kırmızı çizgidir. Bu kırmızı çizgi, nasıl yeşil çizgiye dönmez. Kırmızı çizgimizi gerçek anlamda koruyabilecek Müslümanlarız. Hristiyanlar da bizim gibi düşünüyorlar. Milyarlarca Hristiyan'ın gelip de ibadet ettikleri tek yer burası. Bizler ve Hristiyanlar aynı gemide yer almaktayız.

Burada herkese bir soru sormak istiyorum. Bu dava herkesin dar çıkarların üzerine çıkarak, tekrar hesapları gözden geçirmesi, ABD'ye karşı bir duruş göstermesini zorunlu kılmaktadır.

İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkeleri ile Kudüs'e tavrı bağlamında dünya ülkeleriyle ilişkilerini belirlemeli. Ekonomik ve siyasi kararların alınması gerekiyor. ABD Başkan Yardımcısı Pence, insan hakları beyannamesinin 6. maddesini kaldırmak istediklerini söyledi. Biz bunun kalmasını istiyoruz. Avrupa dedi ki, yerleşim yerlerinde üretilen ürünler satılamaz. Avrupa ülkeleri bunun gayri meşru olduğunu biliyor. Bu tür uygulamalar hayata geçirebilir. Bizler birkaç hafta önce İsrail'le güvenlik koordinasyonunu durdurduk.

İki devletli çözümün hayata geçirilmesinin zamanı gelmiştir. Sınırları olmayan İsrail'i mi tanıyacağız? Hayır.

filistin Mahmud Abbas