Dr. Mehmet Perinçek: Tehdit uzaydan değil Washington'dan geliyor

Rusya Moskova’da 27-29 Mart tarihleri arasında Rusya Bilimler Akademisi ve ülkenin nükleerden konvansiyonele kadar silah teknolojisini geliştiren Rusya Füze ve Topçuluk Bilimleri Akademisi tarafından “Küresel Güvenlik ve Bilimsel-Teknik İlerleme” başlığıyla bir kongre düzenlendi. Kongreye Rusya’nın devlet ve askerî yetkilileri, bilim çevreleriyle birlikte dünyanın birçok ülkesinden heyetler katıldı. Türkiye’den Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü’nde misafir profesör statüsünde bulunan Dr. Mehmet Perinçek de katıldı

Rusya Moskova’da 27-29 Mart tarihleri arasında Rusya Bilimler Akademisi ve ülkenin nükleerden konvansiyonele kadar silah teknolojisini geliştiren Rusya Füze ve Topçuluk Bilimleri Akademisi tarafından “Küresel Güvenlik ve Bilimsel-Teknik İlerleme” başlığıyla bir kongre düzenlendi.

Kongrede jeopolitikadan bilimsel-teknik gelişmelere kadar birçok konu ele alındı. Kongrenin birinci gününde Dr. Mehmet Perinçek bir konuşma yaptı.

Perinçek, özetle şu tezleri sıraladı:

Birinci tez:

"Türk-Amerikan ilişkileri tarihinde olmadığı kadar ciddi bir kriz içinde. Krizin sebepleri açık:

- ABD’nin Kürt ayrılıkçılara desteği ve “büyük Kürdistan” projesi Bu plan sadece Türkiye’yi, İran’ı, Suriye’yi, Irak’ı tehdit etmiyor, Kafkasya’ya, Orta Asya’ya sıçrama tahtası olarak, Çin’e, Rusya’ya, bütün Avrasya ülkelerine karşı tüm Avrasya’yı hedef alıyor. Türkiye’nin ve Avrasya’nın bu plana cevabı Astana sürecinin başlatılmasıyla, Türkiye’nin “Fırat Kalkanı” ve “Zeytin Dalı” adlı askeri operasyonlarıyla oldu.

- ABD’nin doğu Akdeniz’den tehtidi. ABD’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a desteklemesi de Türkiye’nin milli çıkarlarını ciddi şekilde ihlal ediyor. Kıbrıs meselesinde de Avrasya ve Atlantik arasında bir cepheleşme oluştu. Türkiye, bu tehdide tarihinin en büyük askerî deniz tatbikatı olan “Mavi Vatan”la cevap verdi.

- Washington’un 15 Temmuz 2016 darbe girişimindeki rolü ve FETÖ’yü Türkiye’ye karşı kullanması.

- Trump’ın Türkiye’ye ekonomik savaş ilanı.

Türkiye, ABD’den gelen tehditlerle karşı karşıya kalınca millî güvenliğini sağlamak için alternatif savunma sitemleri arayışına girdi. Türkiye, her ne kadar NATO üyesi olsa da NATO’nun hedefi haline geldi. Bu sebeple Amerikalılar, ilk olarak Türkiye’nin ihtiyacı olan silahları vermeyi kesti, ikincisi ABD’ye bağımlı silah sistemleri, günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermiyor.

Buna bağlı olarak Türkiye, Rus hava savunma sistemi S-400 almaya karar verdi. Türkiye’nin bu hareketi, Washington’u çok kızdırdı ve iki ülke arasındaki kriz daha da derinleşti. Hatta Trump yönetimi, bu alımı ihanet olarak değerlendirdi ve Ankara’yı defalarca tehdit etti ve etmeye devam ediyor."

İkinci tez:

"Türkiye’nin S-400 tercihi, sadece ekonomik ve teknik bir seçim değil. S-400 diğer ülkelerin sitemleriyle kıyasla daha iyi özelliklere sahip olsa da her şeyden evvel Türkiye’nin S-400 alımı jeopolitik ve stratejik gerekçelerden kaynaklanıyor. Türkiye, cephesini seçiyor, kampını değiştiriyor. ABD’den gelen tehditlere Avrasya’ya yerleşerek cevap veriyor.

Diğer taraftan bu bir seçim değil, Türkiye için bir zorunluluk. Türkiye’nin başka bir şansı yok. Türkiye, artık Atlantik sistemi içerisinde hayatını sürdüremez. Toprak bütünlüğünü korumak, ekonomik krizi aşmak, yani varlığını sürdürmek için Türkiye’nin Avrasya işbirliğine ihtiyacı var."

Üçüncü tez:

"ABD’yle karşı karşıya olma durumu ve olası silahlı çatışma Türkiye’yi NATO’dan bağımsız silah sistemine sahip olmaya zorluyor. Bu anlamda Rusya ve Çin, Türkiye’nin potansiyel ortaklarıdır."

Dördüncü tez:

“Küresel Güvenlik” terimi bugün açısından uygun değildir. Küresel güvenlikten ancak uzaydan bir saldırı ya da tehdit olduğunda söz konusu olabilir. Ancak şu an dünyada barışı Washington’un saldırgan politikası bozuyor. Avrupa dâhil, tüm dünya ABD saldırganlığından muzdarip. ABD’nin en yakın ortakğı Avrupa bile Amerikan tehdidini hissediyor. Bu sebeple bugün küresel değil, Avrasya’nın ortak güvenliğinden bahsedebiliriz."

Beşinci tez:

"Güvenlik sadece, toprak bütünlüğüne yönelik değildir, bu kavram ülkenin stratejik programını da kapsar. Örneğin devrimci ülkelerde güvenlik, devrimin güvenliğidir. Suudi Arabistan da ise saltanatın güvenliğidir. Türkiye’nin güvenliği ise Kemalist Devrim’in ve Avrasya’nın güvenliğine göre belirlenir.”

Dr. Perinçek'in konuşması üzerine kongre başkanı Rusya Füze ve Topçuluk Bilimleri Akademisi Başkan Yardımcısı Konstantin Sivkov, şu yorumda bulundu:

"Bugün Türkiye, geleceği hakkında bir yol ayrımında bulunuyor: Ya tarihsel olarak parçası bulunduğu Avrasya coğrafyası ya da Atlantizm. Tarihsel olarak ülkemiz uzun zaman Türkiye’yle çatışma içinde bulundu. Ancak bugün zaman değişiyor ve jeopolitik bakış açısına göre hem Türkiye hem de Almanya Rusya’nın tam olarak jeopolitik müttefiki durumunda. Çünkü düşünce yapısı ve manevi olarak bize Atlantik dünyasından farklı olarak yakındırlar."

ulusal.com.tr

abd rusya washington mehmet perinçek