Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Avrupa merkezli düzenden kaçınmalıyız

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Uluslararası Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı 17. Genel Kurulu'nda konuştu. Türkiye'nin 5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptığını aktaran Kalın, 'Artık Avrupa merkezli küresel düzene bağlı kalmak kaçınmamız gereken bir kavramdır. Artık Doğu ile Batı arasındaki İslam ile Batı dinleri arasındaki Avrupa ile Ortadoğu arasındaki çatışmalardan kaçınmamız gerekmektedir' dedi

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Avrupa merkezli düzenden kaçınmalıyız

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin 5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptığını belirterek, "Bunların 3,5 milyon kadarı Suriye'den geliyor. Irak ve pek çok farklı ülkeden gelen mültecileri de barındırıyoruz. Peki mülteci krizini nasıl çözeceğiz? Bu da bizim için küresel düzenin hatalarını test etme konusunda başka bir sınav diye düşünüyorum. Pek çok dünya ülkesi zaten bu sınavı geçemediler" dedi.

İbrahim Kalın, Ataköy'de bir otelde düzenlenen Uluslararası Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı'nın 17. Genel Kurulu'nun açılışında, dünyada küresel anlamda düzende bir kaosun hakim olduğunu ve birçok farklı problemle uğraşılmak zorunda olduğunu söyledi.

Soğuk savaşın getirdiği düzenin hala dünyanın üzerinde olan ve başa çıkılması gereken bir etmen olduğuna işaret eden Kalın, dünyanın "doğu" ve "batı" olarak ayrılmış durumda olduğunu kaydetti.

Berlin Duvarı'nın 1990'da yıkılmasıyla soğuk savaş sona erse de yeni bir dünya düzeni için arayışlar baş gösterdiğini aktaran Kalın, "Küreselliğin söz konusu olması dünyaya ve hayatımıza pek çok farklı kural ve dinamik getirmiştir. Bizler küreselleşme sayesinde tabii ki pek çok bariyeri yıkmış olsak da küreselleşme kendisiyle birlikte yeni engeller de getirmiştir. Kitlesel iletişim, anında mesajlaşma, olan bitenleri anında takip etme yeteneğimiz bizler için iyi birer gelişme olmakla birlikte güvensizliğin ve izolasyonun gelişmesiyle sonuçlanmıştır. Sadece bizim için değil, küresel anlamda bütün ülkelerdeki insanlar için sıkıntı meydana gelmiştir. Gerek barışın bozulması gerek güvenliğin tehdit edilmesi, teknolojinin gelişmesiyle de birer tehdit olmuşlardır. Gerek Afrika için gerek Ortadoğu için gerek doğudaki diğer Asya ülkeleri için..." diye konuştu.

İbrahim Kalın, dünyadaki çatışmaların küresel tartışmalar ve çatışmalardan kaynaklandığını, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki çatışmaların 2 saatlik ülkelerle sınırlı olmadığını, hepsinin küresel olduğunu ifade etti.

KÜRESEL GÜVENSİZLİK

Küreselleşmenin pek çok fikrin yaygınlaşmasına sebep olduğunu dile getiren Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Küreselleşme hepimize fazlasıyla olanaklar açmış, farklı kültürleri tanımamıza, farklı fırsatları değerlendirmemize sebep olmuşken, aynı zamanda bir de popülizmin gelişmesine sebep olmuştur. Küresel düzende, küresel bir güvensizliğin gelişmesine sebebiyet vermiştir. Küreselleşme dalgası toplumun üzerine gelmeye başladığı zaman artık toplumlar kendi kimliklerini belirleyebilmek, kendilerini güvende ve emniyette hissedebilmek için belli başlı değerlere tutunmuşlardır. Avrupa'da özellikle popülizm başta olmakla birlikte Doğu ve Batı arasındaki çatışma, Avrupa ile Ortadoğu arasındaki çatışma pek çok küresel trendi etkilemiş, ulusal ve uluslararası anlamda güvensizliği tetiklemiş, pek çok kültürün içine kapanık hale gelmesine sebebiyet vermiştir. Trump'ın açıklamasıyla ABD içerisinde ABD milliyetçiliği söz konusu olmuştur. Amerikan kültürüne ve topluma yeni bir bakış açısı getiren Trump, Amerikan milliyetçiliğinin kendisinin öncelikli bakış açısı olduğunu açıklamıştır."

'DÜNYA AVRUPA'DAN VE ABD'DEN DAHA BÜYÜKTÜR'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Dünya açıkça görülmektedir ki, Avrupa'dan ve ABD'den daha büyüktür. Bu ülkelerle sınırlı olmadığımız için artık Avrupa merkezli küresel düzene bağlı kalmak kaçınmamız gereken bir kavramdır. Artık Doğu ile Batı arasındaki İslam ile Batı dinleri arasındaki Avrupa ile Ortadoğu arasındaki çatışmalardan kaçınmamız gerekmektedir. Bunu yapabilmek için gerçek anlamda politik liderliğe ve stratejilere ihtiyacımız vardır. Bu anlamda akademik ve düşünce dünyasındaki uzmanlar, bilim insanları bizlere büyük katkılar sağlayabileceklerdir ancak akademik başarının yanı sıra politik liderlere son derece ihtiyacımız vardır" değerlendirmesini yaptı.

Tarih, kültür ve estetik anlayışların Avrupa merkezli bir yapıya sahip olduğunu ancak felsefe, bilim ve mantığın Antik Yunan'dan gelen prensiplerle işletildiğini aktaran Kalın, dünyada pek çok farklı büyük medeniyetin kendi bilimleri ve bilim anlayışları olduğunu, gerçeğin tek bir perspektiften anlaşılamayacağını vurguladı.

Çin'in bilim ve teknoloji anlamında gösterdiği gelişmelerin Afrika ve Mezopotamya kültüründen ilham alınarak gerçekleştirildiğini anlatan İbrahim Kalın, şöyle devam etti:

"Mesela, Amerikan Başkanı Nixon 1960'larda Çin'e gittiği zaman Çin ve ABD ilişkilerini konuşurken, birkaç gizli görüşme yapmışlardır. Sonrasında kamuoyuna açmışlardır bu görüşmeyi. Son olarak da Pekin'de Çin Başkanı ve Çin'in üst düzey devlet yetkilileri ile birlikte ABD Bakanı Kissinger, Çin'in ne zaman komünist rejimden kurtulacağını ve özgür dünyaya katılacağını sormuştur. Kissinger'ın ana amacı Rusya'ya karşı Çin'le ittifak kurmaktı. Aslında şimdi de yapılan budur. Çin'le gelecek 10-20 yıl içinde nasıl ilişkiler kurulacağı ve bunun dünya dengesini nasıl etkileyeceği büyük bir tartışma konusudur. Kissinger, özel görüşmelerden sonra Çin Başkanı'na 'Ne zaman komünizmi terk edeceksiniz?' diye sormuştur. Çin Başkanı da kendisine şunu demiştir, 'Sizler Fransız Devrimi hakkında ne düşünüyorsunuz?' Kissinger da cevap vermişti, 'Fransız devrimi gerek milliyetçiliği gerek bireyselciği gerek anayasa ile yönetimi dünya gündemine taşımıştır. O yüzden çok önemlidir' demiştir. Çin Başkanı da Kissinger'a 'Fransız Devrimi'nin etkilerini hesaplamak için henüz çok erken. Yani bir 3-4 bin yıl geçmeden bir politik ve siyasi olayın etkilerini hesaplamak cidden çok zordur. Bunun için çok erken. Fransız Devrimi tarihin gidişatını nasıl etkiledi, bunu daha söyleyemeyiz' demiştir. Bu anlamda siyaset, ekonomi, uluslararası ilişkiler, küresel düzenin yeniden sağlanması söz konusu olduğu zaman bizim Avrupa merkezli yaklaşımdan çok daha fazlasına ihtiyacımız var ancak kendi kültürümüze odaklanarak, Avrupa merkezli yaklaşımlardan küresel krizlerin çözümünde kendi sözümüzü söyleyebilir ve kendi rolümüzü oynayabiliriz. Dünya zenginliklerinin eşit bir şekilde dağıtılması, bizden olmayana ciddi ve samimi anlamda saygı göstermemiz ve diplomasiyi yeni bir nezaket çerçevesinde uygulamamız bizler için son derece önemlidir."

'BİR KESİM, TÜM DÜNYANIN GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDEBİLECEK SEVİYEDE'

İbrahim Kalın, uluslararası güvenlik algısının azaldığına dikkati çekerek, "Şu anda dünyanın bir bölgesinde yaşayan kesim, tüm dünyanın güvenliğini tehdit edebilecek seviyeye gelebilmektedir." dedi.

Uluslararası ve ulusal güvenlik konusunda üstlerine her zamankinden daha fazla iş düştüğünü ifade eden Kalın, belli başlı güvenlik ilkeleri ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri uygulanmadığı için Afganistan, Pakistan, Latin Amerika ve birçok ülkenin uluslararası güvenlikten düştüklerini ve insanların güvensiz ülkelerde yaşamak durumunda kaldığını belirtti.

Dünya içerisinde barış ve kalkınma çerçevesinde bulunmayan ülkelerin ciddi anlamda incelenmesi gerektiğinin altını çizen Kalın, insani güvenlik ve emniyetin yaşayan herkes için aynı derecede olması gerektiğini, bunun ilgilenilmesi gereken alanlar arasında olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, geçen yıllarda yaşanılan mülteci krizine değinerek, şunları anlattı:

“Sadece Suriye'den de değil, en büyük dalga Suriye'den gelmiş olsa da Kuzey Afrika, Güney ve Orta Asya'dan pek çok farklı bölgeden toplamda 70 milyon insan mülteci konumundadır günümüz itibarıyla. Bu onlarca ülkenin nüfusundan daha büyük bir sayıya tekabül ediyor. Bizler Türkiye olarak şu anda 5 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bunların 3,5 milyon kadarı Suriye'den geliyor. Irak ve pek çok farklı ülkeden gelen mültecileri de barındırıyoruz ülkemizde. Peki mülteci krizini nasıl çözeceğiz? Bu da bizim için küresel düzenin hatalarını test etme konusunda başka bir sınav diye düşünüyorum. Pek çok dünya ülkesi zaten bu sınavı geçemediler."

İbrahim Kalın