Hüseyin Vodinalı: 2023’e kadar Çin’i yönetecek olan Şi Cinping kimdir, bilir misiniz?
Aydınlık gazetesi yazarı Hüseyin Vodinalı, Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping'in öz geçmişini kaleme aldı.
Vodinalı'nın "Şi Cinping ve Asya Devrimi" başlıklı yazısı şöyle:
Çin Komünist Partisi 19. Ulusal Kongresi bir hafta sürdü.
Kapanış oturumunda, ÇKP Tüzüğü Değişiklik Taslağı onaylandı.
ÇKP Merkez Komitesi Genel Sekreteri Şi Cinping'in, Mao’ya dönüşün işareti olan, "Yeni Dönemde Çin'e Özgü Sosyalizm" düşüncesi, yeni tüzüğe eklendi.
Başkent Pekin’de düzenlenen kongrede, partiyi 5 yıl boyunca yönetecek lider kadro seçildi.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin son 40 senelik büyük uyanışının, küresel liderlik bölümüne Şi Cinping damgasını vurdu.
Batı kapitalizminin sözcüsü The Economist dahi, Şi’yi “dünyanın en güçlü adamı” ilan etti.
Daha önce de “Mao’dan bu yana Çin’in en önemli lideri” ilan etmişti.
Peki 2023’e kadar Çin’i yönetecek olan Şi Cinping kimdir, bilir misiniz?
BABASI MAO’NUN YOLDAŞIYDI
Şi Cinping’nin babası Şi Congşün, Çin Devrimi’nin lideri Mao Zedong’un yakın ekibinden yoldaşıydı.
Şi Congşün, (not: Çin’de soyadı, ismin arkasına değil önüne yazılır) Çin’in birinci kuşak liderlerindendi.
Devlet Başkanı Yardımcılığı yapan babası General Şi Congşün, Çin Komünist Partisi’nin kutsal mekanı Yanan bölgesinde büyük askeri başarılara imza atmıştı.
ÇKP’nin devrim savaşını kazandığı yer olarak bilinen Yanan, yeni Çin’in kurulduğu merkez olarak bugün açık hava müzesi niteliği taşır.
1962’de ise partideki fikir farklılıkları, iktidar savaşları ve taze devrimin evlatlarını yemesi kuralı geçerli oldu. Şi Conşün 1962-78 yılları arasında “karşı devrimcilikle” suçlandı, gözden düştü. Görevden alındı. Bu dönemki soruşturmalarda bir kez bile başkasını suçlamadı, kronik muhalif olmadı.
Şi Jinping’in ’Governance of China’ yani Çin’in Yönetimi isimli kitabında, babasının 1962’de başlayan düşüşü, “he was wronged and disgraced” ifadeleriyle yani, “kınandı ve aşağılandı” terimiyle anlatılıyor. Çin devriminin kahraman generalinin oğlu da, kültür devrimi sürecinde, toplumsal aşağılanmaya, açlığa, evsizliğe maruz kaldı, hatta bir kez hapse de atıldı.
Şi Cinping 1953 doğumlu.
1968’de siyasi hayatına Çin’in fakir ve dağlık kuzeybatısındaki “Sarı Topraklar”da başladı. Şaanji bölgesinde, “Sarı Topraklar” denilen yer, ünlü Sarı Nehir’i izleyen çok fakir ve geri kalmış, köylülerin mağaralarda açlık içinde yaşadığı yerlerdi. Şi de henüz bir ergen iken, Yançuan ilçesine bağlı Liangjahe köyünde işe başladı. O da mağara evde yaşadı ve mum ışığında okuduğu kitaplardan dolayı “kitap kurdu” olarak tanındı.
1998 yılında yayımlanan hatıratında, o zamanı şu sözlerle anlatıyor: “15 yaşımda Sarı Topraklar’a geldiğimde, çok endişeli ve şaşkındım”. Şi, bu bölgede 7 yıl boyunca ÇKP’nin en alt birim yöneticisi olarak çalıştı. Dağ köylerine saatlerce yürüyerek gidiyor, fakir köylülerle kader birliği yapıp, komünist devrimin karınca işçiliğini yapıyordu. Köylüler için zaman zaman ÇKP üst makamlarıyla tartışmaya girip, siyasi kariyerini tehlikeye atması yerel halkta büyük saygı uyandırıyordu.
Köylülerle birlikte tarlada çalışıyordu. Çin’e göre uzun 1.80’lik boyu ve sağlam vücut yapısıyla, neredeyse yüz kiloluk tahıl sepetlerini 5 kilometre boyunca omzunda taşıması ona “Sıkı Çocuk” lakabını kazandırmıştı.
Bizim Türkiye’nin güneydoğu bölgelerini andıran az gelişmiş yerlerde, kendi emeği ve çabasıyla kazandığı özgüven, Şi Cinping’in kariyerinde çok önemli bir başlangıç noktası oldu.
Genç yaşta köydeki parti şefi seçildi. Erozyonla mücadele etti, köyde bir demirci kooperatifi kurdu, imece usulüyle nehir kıyılarını sağlamlaştırdı ve yemek pişirmek için ilk kez bir metanol tankı yaptırdı.
1998’deki hatıratında 7 yıl sonunda Şaanji’den ayrıldığındaki hislerini şu sözlerle ifade ediyor: “22 yaşımda Sarı Topraklar’ı terk ettiğimde, hayattaki hedeflerim belirlenmiş, kendime olan güvenim ise sağlamlaşmıştı”.
Babasının intikamını almak yerine, komünist devrime sıkı sıkı sarılıp, fakir halkının gelişmesi için çabaladı. Zaten babası da mezar taşına, “Halk için savaştı, halk için çalıştı” yazısını yazdırmıştı.
22 yaşından sonra da, 9 milyon 600 bin kilometre karelik ülkenin her tarafında çeşitli kademelerde yöneticilik yaptı. Küçük yaştaki deneyimleri, hayatta ve siyasette başarının anahtarının, insana dokunmak ve halkın nabzını her daim tutmak olduğunu göstermişti.
Partide, sağlam Maocu ve Batı karşıtı yönleriyle tanındı.
Bugün dünyanın en büyük doğaltaş fuarının düzenlendiği Xiamen’i küçük bir kasabadan dev ve gelişmiş bir şehre dönüştüren de Şi Cinping oldu.
Fujian’daki yöneticiliğinde çevreci politikaları izleyen ve özel bir ekolojik çevre koruma programı başlatan da yine oydu.
Şiarı ise yolsuzlukla mücadele ve bürokrasiyi azaltmaktı.
2012’de Çin Komünist Partisi’nin genel sekreteri oldu.
2013’te ise Çin 12. Ulusal Halk Kongresi’nde 10 yıl boyunca devlet başkanı görevine seçildi, bu görevi Hu Jintao’dan devraldı.
ASYA ÇAĞI “KUŞAK VE YOL”
18 – 23 Ekim tarihleri arasında düzenlenen ÇKP 19. Ulusal Kongresi’nde konuşan Şi Cinping, 2020 yılına kadar orta halli refah toplumunu inşa edeceklerini ve 2050 yılına kadar da Çin’in Sosyalist dönüşümünü tamamlayacaklarını ilan etti.
Dış politikada ise ilkeler belirlendi.
Şi, kongredeki konuşmasında, “Çin Halk Cumhuriyeti başka ülkelere zarar verecek hiçbir çıkarın takipçisi olmadı ancak kendi haklarından da asla taviz vermeyecek” dedi.
Çin’in Global Times gazetesi Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping’in dış politikadaki önceliklerini mercek altına aldı. 2014 yılında düzenlenen Dış Politika konferansına atıfta bulunan gazete, Çin’in ‘sosyalizme bağlılık, tarafların karşılıklı kazanması ve çıkarları örtüştürmek ‘kurallarını ilke edindiğini belirtti.
Global Times, ÇKP’nin 19. Genel Kurultayı’ndan sonra dış politikada atacağı 3 adımı şöyle sıraladı:
“İlk olarak Çin, karşılıklı diplomasiye ve küresel yönetim kurallarına bağlı kalacak. İkincisi, Çin, ‘Kazan kazan’ ilkesini teşvik etmeye devam edecek. Kuşak ve Yol girişimi Çin’in küresel gelişme ve koordinasyon konusunda yapacaklarının örneğidir. Geçen mayıs ayında düzenlenen Kuşak ve Yol forumu dünyanın ilgisini çekmişti. Üçüncüsü, Çin ulusal egemenlik ve sınır bütünlüğünü korumaya devam edecek. Geçen dönemde Güney Çin Denizi ve çevresindeki Diayou adalarının hava ve deniz egemenliği konusunda büyük başarılar kazanıldı. Çin ve Hindistan arasındaki sınır sorunu da gerektiği gibi çözüldü.”
Şi, bu meyanda özellikle Çin deniz gücünün tahkimini ve küresel sularda yeni üsler edinimini öncelikleri arasına aldı.
Kuşak ve Yol girişimini 2015’te Astana’da ilan eden Şi Cinping’e göre, bu proje tüm dünyayı kökünden değiştirecek.
Ezilen ve az gelişmiş Asya’nın ayağa kalkması ve dünyayla bütünleşmesini öngören proje, sadece ticari değil, askeri ve sosyo ekonomik bir devrim niteliğinde.
8 trilyon dolarlık yatırımı öngören Kuşak ve Yol, dünyayı Batı Emperyalizmi’nin sömürü ve hegemonyasından kurtaracak bir büyük adım.
ÇKP 19.kongresiyle eş zamanlı olarak Çin Merkez Bankası da, Ruble-Yuan karşılıklı ödeme (PVP-payment versus payment system) sistemini yürürlüğe koyduğunu açıkladı. Yıl sonunda 80 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşacak ikili ticaret hacminden söz ediyoruz burada.
Daha önce Yeni İpekyolu olarak adlandırılan Kuşak ve Yol Girişimi, Türkiye’nin de içinde bulunduğu tam 67 ülkeyi kapsıyor. Kara ve denizden doğrudan ticaret yapılmasını, bunun için de pek çok altyapı yatırımını hedefliyor. Dünya gayri safi milli hasılasının üçte birini oluşturan bu alandaki ticaret hacminin, bu girişimle birlikte yıllık 2.5 trilyon dolar artış göstermesi bekleniyor.
Ve en önemlisi de, ülkeler arasındaki ticaretin 2008’den beri ‘adeta karşılıksız’ basılan dolar hegemonyasından kurtarılıp, milli para birimlerine endekslenmesi öngörülüyor.
İran ve Türkiye arasında varılan milli paralarla ticaret anlaşması da bu bütünün bir parçası. Türkiye ve İran’ın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılımını da hızlandıracak bir gelişme.
Bu arada bankacılara da bir haberim var; merkezi Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan ve tüm dünya bankaları arasındaki para transferlerini düzenleyen SWIFT sistemi de alternatifini buluyor. Çin, 2015 yılında bu sisteme alternatif CIPS (China International Payment System) sistemini oluşturdu. İlk aşamada SWIFT ile anlaşmalı olan bu yeni sistemin oluşturulma gerekçesi ise ABD’nin Çin, Rusya ve İran’a uyguladığı ekonomik yaptırımlar. Bu yılın mart ayında Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, SWIFT formatında kendi ödeme sistemlerini oluşturduklarını ve bunun SWIFT’e alternatif olduğunu açıkladı.
Bu Asya merkezli sistemlerin en önemli özelliği ise, dolardaki gibi tahvil karşılığı (1970’lerden beri bu böyle-kağıt karşılığı kağıt sistemi, kağıttan kaplan) değil, altın karşılığı olması.
Yani böylelikle kimsenin kimseyi dolandırması, kazıklaması mümkün olmayacak. ABD, ikinci dünya savaşından bu yana beslediği askeri kompleksiyle, dolara karşı çıkanların ezilmesini öngörmüştü. Ama bu çağın sonuna çabuk geldik sayılır. Ortadoğu ve dünyanın geri kalanındaki Amerikan hegemonyası, tıpkı 19. yüzyılda İngiliz İmparatorluğu’nun yaşadığı çöküş gibi geriliyor ve çürüyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in adını koyduğu: “Yeni dönemdeki Çin’e özgü sosyalizm”, tüm Asya ve gelişen dünyada, yeni kamuculuk ve bilimsel ortak üretim şeklinde zuhur ediyor.
Türkiye’ye bir bakın. En Amerikancı yeşilkuşak BOP ürünü ve en bilim karşıtı 15 yıllık hükümet bile, ülke çıkarlarının artık Atlantik’te olmadığını tespit ediyor. Bunu 24 Temmuz 2015’ten buyana, sadece söylemle değil eylemli olarak (Astana süreci-Fırat Kalkanı-İdlib harekatı-İran-Irak işbirliği) yerine getiriyor.
Akşener, Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve tüm diğer siyasi figürlerin de bunu kabullenmesinin zamanı, geldi de geçiyor bile.
İnanmayanlar Barzani’ye bakıp ders alsınlar.
Ha, bir de Şi ve Putin’i Trump ile bir kıyaslayıversinler...
KAYNAKLAR:
The Governance of China – Xi Jinping - Foreign Language Press Co. Ltd. Beijing China 2014
Old Pictures of Educated Youth – Xi Jinping 1998
China Ruble Settlement and Dollar System – F. William Engdahl – 24 Ekim 2017"
ulusal.com.tr