Namuslu bilim insanlarımızı göreve çağrıyoruz

Namuslu bilim insanlarımızı göreve çağrıyoruz

Yeni ortaçağda yaşıyoruz. Yeni ortaçağın son günlerinde aydınlık çağlara uzanıyoruz. Ortaçağın efendileri bilimi, din adına, Tanrı adına sakatlamış, engellemişlerdi. Şimdi ise Yeni ortaçağın efendileri bilimi, gerçekleri, “insancıllık” adına, “barış” adına, “siyasal doğruluk” (political correctness) adına sakatlamakta, engellemektedirler.

Yeni Ortaçağın düşünsel iklimi

Bilimin yol göstericiliği ortadan kalktığında, insan hayatını sarmayalan tüm somut sorunlar bilimdışının konusu haline gelmektedir. Bilimdışı bilimsel bir görünüm alıp da sahte bilimler hortladığında, çağımızın efendileri yeni bir skolastik sınıfını yaratmış demektir.

İçinden geçtiğimiz dönemin düşünsel ikliminin başat özellikleri şunlardır:

1- Televizyonlarda, zamanın skolastiklerinin kilise vaazlarındaki gibi, karanlığı hortlatan sözde bilim insanları, skolastikler vaaz veriyor.

2- Bilim ve usavurma değersizleşmiş. İspatlanması gereken her olgu için bir belge beklenir olmuş: Belge fetişizmi hortlamış. Bu fetişizm, her bilimsel iddianın kutsal kitaplarla desteklenmesi gerektiği dönemleri hatırlatıyor.

3- Bilimin iddialarını ispatlanması beklenirken, bilime rakip olarak ortaya çıkan sahte bilimin iddialarını ispatlanması beklenmez, aksi gösterilmedikçe doğru kabul edilir.

Tarihle yüzleşmek bilimsel bir tarih çalışmasıyla mümkündür

Okumakta olduğunuz sayıda, sözü edilen iklimin “çokkültürcülük” adına yarattığı karanlık ve bu karanlığın boğduğu düşüncenin karanlığa verdiği yanıtları okuyacaksınız.

Kenan Malik dostumuz “çokkültürcülük”ün iddia edildiğinin aksine demokrasi düşmanı olduğunu özlü bir biçimde ortaya koymaktadır.

Batı'da boğulan düşüncenin, bu karanlığa verdiği yanıtlara örnek olarak üç karşı çıkış seçtik:

1- “Ermeni soykırımı yalandır” cümlesini haykırmayı suç sayan engizisyon hukukunu çiğneyen Lozan akıncılarının tarihsel eylemi ve bu eylemin AİHM'de kazandığı dava.

2- Fransız tarihçilerinin “Tarihe Özgürlük” metni.

3- 300 Türk aydınının “Türk Milleti” kavramının anayasadan çıkarılmasına karşı kaleme alıp imzaladıkları “Türk Milleti'ne Çağrı” metni.

Teori olarak bu üç örneğe paralel olarak mevcut ideolojik iklimin yarattığı yalanları ifşa ve gerçekleri ortaya koyma görevini üstleniyoruz. Bu görevin en somut örneğini Türkiye Tarihi'nin, belki de en ciddi, uzmanı Prof. Dr. Nejat Kaymaz'ın Misak-ı Milli tartışmaları üzerine yazdıklarıın yayımlamaktır. Prof. Dr. Nejat Kaymaz'ın, Mart 2014 sayımızda başlayan yazı dizisinin ikinci bölümünü bu ay, diğer bölümlerini de gelecek sayılarımızda okuyabileceksiniz.

Neoliberal merkezlerin “Tarihimizle yüzleşelim!” biçimindeki çağrılarına yanıt veriyoruz. Evet, tarihimizle yüzleşelim. Tarihimizle yüzleşmenin yolu yeni “resmi” tarihler inşa etmek değildir. Aksine, doğru düzgün tarih yazılarak “tarihle” yüzleşilir.

Teori olarak namuslu bilim insanlarımızı göreve çağrıyoruz. Emperyalizmin pençesinde varolma mücadelesi veren milletimizin tarihçilerinin Fransız tarihçilerinden çok daha cesur adımlar atmaları zorunludur. Demokratik bir ülke inşası için gerçeği halka aktaracak aydınlara, halkın haber alma özgürlüğünü savunacak aydınlara ihtiyaç vardır. Batı'nın boğduğu düşüncenin nefes alabileceği topraklara gerçekleri getirme görevini üstleniyoruz. Ülkemizin bilim insanlarını da bu görevi benimsemeye çağırıyoruz. Sorumluluğumuz ağırdır. Başta Türkiye olmak üzere Doğu'nun halklarının demokrasi ve aydınlarının hakikat mücadelesi Batı'yı da aydınlığa kavuşturacak.

Karanlıkla boğuşmak için 1 yıl!

1 yıl sonra okyanus ötesinde ve AB ülkelerinde 1915 olayları emperyalizmin siyasal projeleri çerçevesinde yeniden ve yeniden çarpıtılacak. 1 yıl sonra iktidarda kim olur bilinmez. Ancak 1 yıl süresince 1915 olaylarını iyi bilenlerin konuşması, üstlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri gerekmektedir. 1915'i çarpıtarak Ermeni, Türk, Kürt, Süryani kaybettiğimiz tüm canların anısını emperyalist amaçlar uğruna çiğneten yeni ortaçağın engizisyon yargıçlarına geçit vermeyelim! 2015'te insanlığın ön cephesinde, Anadolu'da bilimin ve özgür düşüncenin kalesini inşa edelim!

Cenk Özdağ

Teori Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Teori Nisan sayısından alınmıştır