Nasuh Mahruki, Aydınlık’ın sorularını yanıtladı
‘Biz doğada arama kurtarma uzmanıyız. Biz sokak aralarında insan aramıyoruz. Şehir içerisinde bir olay olduğu zaman o kolluk kuvvetlerinin sorumluluğundadır. Biz kimin evine nasıl girebiliriz?’
Üç buçuk yaşındaki Pamir’in ölümünün ardından “Arama kurtarmada bir ihmal var mıydı?” sorusu günlerdir tartışılıyor. Zekeriyaköy’de kaybolan küçük çocuğun cansız bedeni yan villanın havuzundan çıkartılmıştı. Olayın hemen ardından gözler ilk günden beri bütün çalışanlarını seferber eden Arama Kurtarma Derneği’ne (AKUT) çevrildi. Pamir’in kaybolduğu günden beri orada bulunan AKUT’a internet ortamında da eleştiriler oldu. Arama kurtarma çalışmaları ve eleştirilere ilişkin AKUT Başkanı Nasuh Mahruki Aydınlık’ın sorularını yanıtladı..
- Pamir olayındaki gibi bir arama kurtarma çalışması nasıl gerçekleşir?
Her arama bir problemdir ve bir problem çözersiniz. Problemin temelide kazazedeyi, ya da kayıp kişiyi canlı olarak bulmaktır. Eğer hala yaşıyorsa birinci hedefimiz budur. Öldüyse de cenazesini bulmak ve ailesine teslim etmektir. Biz arama kurtarma çalışmalarında kazazedenin canlısını veya cenazesini bulunana kadar onu canlı kabul ederiz. Arama kurtarma ekibi bölgeye geldiğinde bütün gücünü ve kaynaklarını buna göre planlar. Burada da bu yapıldı. Herşeyden önce bu operasyon Jandarma’nın operasyonuydu. Çünkü bölge Jandarma bölgesi. Muhtemelen çocuk kaybolduktan sonra ilk 20 dakika içinde boğulmuş. Çocuk için yapılabilecek hiçbir şey yokmuş.
Yamaçta düşmüş ya da kaçırılmış olabilirdi
- Nasıl bir çalışma yürüttünüz?
Bütün arazi çok ayrıntılı bir şekilde arandı. Orada olmadığı anlaşıldıktan sonra da ikinci sırada değerlendirilecek yerlere bakıldı. Çocuk daha önce de sabah saatlerinde dışarıya çıkmış. Karşı evin şoförü çocuğu alıp tekrar evin içine bırakmış, kapıyı kapatıp çıkmış. Dolayısıyla tekrar kaybolduğunda sizin aklınıza ne gelir; çocuk aynı yerden çıktı. Nitekim ailesi de aynı şekilde bakıyor olaya. Zaten yan evin çiti 2-3 metre yüksekliğinde. Aşılması çok zor. Eldeki veriler bunlarken, çocuk daha önce çitin dışına çıkmışken hatta 1 kilometre uzağa gitmişken kimin aklına gelir yan villanın havuzundan çıkacağı? İlk andaki bütün veriler yamaçlara düşmüş, ormanda kaybolmuş, korkup saklanmış, kuyuya düşmüş veya kaçırılmış olabileceğini gösteriyordu. Bunların hepsi birer potansiyel olasılık.
AFAD ve Jandarma’nın özrü
- Havuza geç bakıldığına yönelik eleştiriler hakkında ne söylersiniz?
Orada Jandarma, AKUT ve AFAD koordinasyonunda arama yapıldı ve 20 kilometrelik alanda olmadığı kesinleşti. Ondan sonra geriye iki sonuç kalıyor. Birincisi kriminal bir durum; bu çocuk kaçırılmış olabilir. İkincisi ise yan evinin havuzu. Ama artık canlı bulma olasılığı düşmüştür. O dalgıçlar ilk günden beri çalıştılar. Dışarıdaki bütün havuzlara ve kuyulara daldılar. Bu olayda düşük olasılıkla değerlendirilen yerden çıktı çocuk böyle bakmak lazım. ‘Yan havuzdan 30 saat sonra çıktı bu başarısızlıktır, suçtur’ denmesi ya da Murat Bardakçı’nın ‘AKUT özür dilesin’ bakış açısı saçmadır. Özür dilenilecek bir durum yok. Madem özür dilenecek AFAD, Jandarma dilesin. Devlet olan onlar.
Burası bir şehir merkezi. Biz doğada arama kurtarma uzmanıyız. Biz sokak aralarında insan aramıyoruz. Şehir içerisinde bir olay olduğu zaman o kolluk kuvvetlerinin sorumluluğundadır. Biz kimin evine nasıl girebiliriz? Jandarma veya polis savcılıktan izin alarak girebilir. Ama orada Jandarma, askeri helikopter, AFAD ile belediyenin kurtarma ekipleri de vardı. Çalışma AKUT, Jandarma ve AFAD tarafından yönetildi. Bir hesap sorulacaksa bu üç kuruma beraber sorulmalıdır.
AKUT ve Nasuh Mahruki’den haz etmeyenler
- Peki, AFAD, Jandarma ve birçok kurtarma ekibi varken neden sadece AKUT hedef alındı?
İşte zaten kritik konu bu. Bu, AKUT ve Nasuh Mahruki’den hiç haz etmeyen, bizim başarımızdan hoşlanmayanların düşüncesi. Biz bir kuruş para almıyoruz. Devletin hiçbir kaynağını da kullanmıyoruz. Bugüne kadar 300 bin lira vergi ödedik. AKUT’un katıldığı operasyon sayısı bin 500 küsür kurtardığı insan sayısı bin 850 küsür. Türkiye’de bu deneyime sahip hiçbir ekip yok. Devletin elinde de yok. Ülkemizi insanları sevdiğimiz için tamamen gönüllü olarak yapıyoruz. Böyle çalıştığımız halde bütün işin faturası bize kesiliyor. Faturası demek istemiyorum, çünkü başarılı bir operasyondu. Yine Türk kurtarma ekipler tarafından bulundu.
Bir yandan Akit bir yandan Bardakçı
- Medya ilk kez mi size karşı kampanya başlattı?
Biz medyanın böyle yanlış yönlendirmelerine alışkınız. İşi bilmek farklıdır hiç bilmeden fikir yürütmek bambaşka ve tehlikeli sonuçlar yaratır. Arama kurtamanın uzmanı biziz. Bunların hepsi hiç bilmedikleri konuda fikir üretiyorlar. Bu ahlaka aykırı. Biz birşey söylüyorsak Murat Bardakçı’dan da Akit Gazetesinden de, abuk subuk internette saçmalayan trollerden de bu işi bin kat daha iyi bildiğimiz için söylüyoruz.
Halkta böyle bir ikilik yaratmak çok tehlikeli. Yaklaşık bin kişinin katıldığı operasyonda 44 kişilik AKUT ekibine olumsuz fatura çıkartılmaya çalışılmasını şöyle yorumluyorum; Bu, Türkiye’nin getirildiği vahşi, düşmanca siyasi iklimin sonucudur. Ya bendensin ya da düşmasın diyorlar. Ama bu ahlaksızlık, cehalet, adaletsizliktir.
Seda Akyüz
Aydınlık