Binanın ikinci katında kilitli odada ağzı bantlı 16 yaşında bir çocuk

"Pervin Buldan’ın çocuğunun fotoğrafını gördüm basına dağıttım. Onun çocukları Diyarbakır’ı beğenmiyor, benim çocuğumu dağa çıkartıyor. Oğlu lüks araba severmiş, benim oğlumun bisikleti yok. Razıyım çadıra da yürümeye de, ama oğlumu versin"

Binanın ikinci katında kilitli odada ağzı bantlı 16 yaşında bir çocuk

Celil Bektaş, bir haftadır DiyarbakırHDP İl Binası önünde oturma eyleminde. PKK’nın kaçırdığı çocuğunu HDP kapısında geri istiyor. Celil, ikinci ya da üçüncü günde Eşbaşkanlardan Pervin Buldan’ın çocuklarının lüks arabalarda, spor yaparken görüntülerini bulmuş, büyütmüş, ilkel yöntemlerle çıkış almış, binanın kapısına astı. HDP derhal söktü. Rahat eğlenceli hayattan karelerin yanında dağda gerilla kıyafetli zavallı yoksul Kürt gençlerinin fotoğraflarıyla birlikte ateş oldu, yürekleri dağladı. Celil Bektaş, Aydınlık’a hikayesini anlattı. Kendisi, inşaat işçisi.

-Nasıl başladı oğlunun hikayesi?

Benim oğlum 2003 doğumlu, 16 yaşında. Çocuk hasta, sessiz bir çocuk. Bu çocuğu inşaata götürdüm ben, baktım burnundan kan geliyor. Dedim oğlum sen gelme. Doktora götürdüm, kalpçi “tedavi olması gerek” dedi. Gün aldım, sonra o gün berbere götürdüm.

- O gün mü geri gelmedi çocuk?

Anasının okuma yazması yoktur... O gün demişler ki, “Atatürk Lisesi’nde ek ders yapacağız, imza almışlar. Amed Direniş Kulübü diye şerefsizler imza almış! Direniş Kulübü bak! Taraftar Kulübü değil, dikkat edin. Bu Direniş Kulübü buraya bağlı (HDP binasını gösteriyor), burası da Kandil’e bağlı. Çocuk kaydolmuş, benim haberim yoktur.

- Kaybolduğu günü hatırlıyor musun?

Tabii. O gün, tatildi, Pazar günüydü. Ramazan’a bir gün kalmış, yarın oruca kalkacağız. “Baba, ben bugün orucumu tutacağım” dedi, “tut oğlum” dedik. Anası gitti, kelle aldı, hazırladık. Ben saat 7’de işe gittim. Saat 9, işi aradılar, dediler “oğlun işe gelmemiş.” Ben hemen işi bıraktım eve geldim, telefon kapalı. Bu çocuk neden işe gitmemiş? Baktım mahalleden arkadaşı. “Spora gidiyorum” demiş. Nereye? Hangi spora? Amedspor’a! Amedspor nedir dedim, Direniş Kulübü! Nerede bu? Şurada ilerde. Gittim oraya, benim oğlum burada mıdır? Kim oğlumu kaydetmiş? Dedi annesi. Lan ş...siz! Anasının okuma yazması yok, benim de yok! Sen beni neden çağırmıyorsun? Nerede oğlum? Dedi il binasında. O arada ben de Terörle Mücadele’ye, Şube’ye de başvurmuşum. Saat 11’de, yani araya zaman koymamışım.

- Buradan aradınız mı?

Buraya geldik akrabalarla. “İkinci kat yasak” dediler. “Ne yasağı?” İkinci kata çıkınca bir oda vardır, kitlemişler, çocuğun ağzını bantlamışlar.

- Sen böyle mi gördün oğlunu?

Yok o gün görmedim tabii, anlatacağım... Dediler “Yarın ağabey buraya getireceğiz. Öğlen gel al!” Söz mü? Söz! Getirmezseniz burayı zindan ederim, dedim. Sabah geldik, akrabalarla, komşularla, 20 kişiydik. Hiç kimse gelmedi. Ben gelince kapıdan kaçırıyorlar çocuğu. Hanım çıkıyor yukarı “Allah için” diyor, “benim ciğerim yanıyor, oğlumun yerini bana söyleyin”. Orda danışmadaki biri diyor ki, “ya git sen kendini yak, hem kahraman olursun” diyor.

- Kim diyor bunu?

Milletvekilinin danışmanı! Sonra Lice’ye gittim, yok! Amcam Silvan’a gitti, bir adam var ondan sormak için, ama adam “Benim derdim bana yeter. Benim iki torunum gitmiş, evde bile yatmıyorum artık” dedi. Almış kaçırmışlar...

Arada bir ay, 30 gün falan geçti, haber geldi. Silvan’da biri teslim olmuş. Benim oğlumla beraber kaçırılan bir çocuk, aşiret çocuğu. Akrabaları 20 kişi silahlı olarak Silvan’a gidiyor, “Biz kimi öldüreceğimizi iyi biliyoruz. Size 3 gün mühlet! Ya bu çocuk geldi ya gelmezse gidecek biri. Mermiyi bırakıp çıkıyorlar.

- Çocukla konuştun mu?

Konuştum. Dedi “Sen geldiğinde biz içerde bağlıydık, sesiniz bize geliyordu...” Öyle öğrendim o gün HDP binasına gittiğimde içerde 2. katta olduğunu...

- Çocuk nerede olduğunu söylemedi mi?

Dedi, “Bizi Hazar Gölü’ne götürdüler. Amedspor götürdü. Ama sonradan Hatay’a mı gittik, Lice’ye mi gittik, ben bilmem. Sadece bizi yerin dibine götürdüler, onu bilirim.” Hatay deyince ben kalktım Cilvegözü’ne gittim. Biri sağolsun, yardım etti, “Eskisi gibi değil, getiremezler rahat rahat” dedi. Aradım taradım böyle biri yok... Döndüm buraya bir haber: Altı kişi sınırda yakalanmış. Utana sıkıla borç buldum geri Emniyet’e gittim, baktım o altı kişi içinde de yok.

Döndüm ve dedim “artık yeter”. Bayram geldi ama evde ne bayram var ne hayat. Hanım yemek yapamıyor, makarnayla bulguru karıştırıyor. Benden yemek istemeyin, diyor.

Siz bir daha kapıya gelin bakalım, bir daha size oy mu vereceğiz? Bekleyin siz!

- Oğlun Yusuf bunlara yakın mıydı?

Yok canım, hiç merakı yoktu. Hatta, bazen Kürtçe kanal açardım, “açmayın” derdi. Bu çocuk ne olduysa Amedspor’da kandırıldı.

POLİSE TAŞ ATMAYA İTİRAZ ETTİM

-Sen eski HADEP’liyim, demiştin Ne zaman ayrıldın?

2007’de ayrıldım.

-Neden üye oldun, neden ayrıldın?

Neden girdim? Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki, “Kürt meselesi benim meselem. Biz bu işi çözeceğiz” dedi. Aynı zamanda, 2003’te Ak Parti’nin üyesiydim. Biz dedik ki, asker ölmesin, analar ağlamasın, Batıdaki insan rahat yaşıyor, biz de yaşayalım. Ben Adapazarı’nda, Bor’da, Konya’da inşaatlarda çalışmışım. Ordaki insanları görüyorum, bir oğlu var, kör kurşuna gidiyor, bir yuva yıkılıyor, görmüşüm. Biz de başka yuva yıkılmasın, yazık günah dedik. Gerekirse biz kendimizden bedel verelim de, o insanlar ölmesin. Ben barışçı bir iş yaptım, tek barış olsun.

-Ne zaman bu yolla barış olmaz mı dedin?

2007’de ayıktım. Baktım, çobanın eline veriyor, git polise taş at, diyorlar. Ben itiraz ettim. Biz barışçıyız. Taş atma nereden çıktı? Bir hata daha yakaladım, para konusu. “Celil oğlum, bu senin yol yol değil” dedim. Uzaklaş evinde otur.” Bizim siyasetimiz kesemizdir, ekmeğimiz siyasettir.Benim kızım şu an Mardin’de evli. “Baba ben bu olayları sevmiyorum, burdan evlenmem” dedi. Amcamın 13 çocuğu var, ‘90’da buradan kaçtı, Aydın’da. Çocukları okudu, kurtuldu. Bizim Diyarbakır’ın eski nesi varsa artık yok. Allah Çiller’in de belasını versin, bunlara ilk sebep olan Çiller’dir, belayı içimize koydu, bu cehaleti...

-Ne yaptı Çiller? Hangi bela bu?

Köyleri yaktı, bunları buraya koydu. Birbirimize saygı gösteriyorduk, bir aileydik, o saygı kalmadı.

BİR KALLEŞLİK YAPARLAR AMA KORKMUYORUM

Biri kız 3 erkek evladım var. Giden Yusuf geri gelene kadar kalkmayacağım. Burada askerlerin, polislerin aileleri de var. Onları verene kadar da kalkmayacağım. Benim oğlum gelse bile eyleme son vermem. Onlara destek devam, evimi de açarım. Bir insanın sabrı bir yere kadar. Bu çocuk gidecek bir çocuk değil. Sıcakta duramaz. Ben inşaatta çalıştırmaya kıyamam. Fakirlik içinde büyüttüm ama terörist ol demedim.

-Çok mu zulüm duydun gördün bunlardan?

Köyde adam evleniyor ya, damadı götürüp geri getirmiyorlar. Silahla tehdit, hepsi var bunlarda. Vicdan yok vicdan. Burada eylem yapıyoruz diye pencereden bakıp dillerini çıkartıyorlar bize...

Bak burada bir kadının tek oğlu var. Arabadan indiriyorlar götürüyorlar. Biri var, oğlu 13 yaşında. Onu da zorla arabadan indirmişler. Bence gençlik kollarını kaldırsınlar.

FÜSUN İKİKARDEŞ / DİYARBAKIR

AYDINLIK

pkk diyarbakır hdp