Aydınlık, Külliye'deki 'paralel hükümet'e mercek tuttu
Son dönemde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın danışmanları adeta 'hükümet' gibi hareket ediyor. Bu durumun siyasi kulislerde 'Kim bu danışmanlar?’ sorusu etrafında yeni tartışmalar başlattığı görülüyor. Aydınlık, 'Paralel Hükümet' gibi hareket eden 'Külliye'nin danışmanları'na mercek tuttu.
Türkiye, Meclis’in yetkilerini elinden alan “Denetimsiz Başkanlık Sistemi”ni öngören anayasa değişikliği için halk oylamasına giderken, siyasi kulislerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın danışmanları öne çıktı. Erdoğan’ın kaç danışmanı olduğu konusunda farklı sayılar veriliyor. Ancak son dönemde medyada öne çıkan danışmanların açıklamaları dikkat çekiyor. Geçmişte Cumhurbaşkanlığında görev yapan danışmanlar daha çok devlet işleriyle meşgul olup gazete ve televizyonlarda açıklama yapmazken, Erdoğan’ın danışmanları medyaya çıkmaktan, Türkiye’nin kritik konularında açıklama yapmaktan, muhalefete sataşmaktan çekinmiyorlar.
Danışmanlardan bazılarının da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Vatan Partisi’ne karşı kışkırttıkları belirlendi.“Kemalist askerler darbe yapacak”iddiasının arkasında da yer alan bu danışmanların ABD’li Pentagon görevlisi Rubin ve yakın çevresi ile irtibatları olduğu ifade ediliyor.
MAAŞLARI BİLİNMİYOR
Danışmanların ne kadar maaş aldığını bilen yok. Hepsinin yan gelirleri var. Aralarında sık sık maaş çekişmesi yaşanıyor. Saray kulislerinde, kamu bağlantılı çeşitli kuruluşlardan yüksek miktarda ek maaş alan bazı danışmanların durumunun konuşulduğu ifade ediyor.
‘EVET’ ÇIKARSA BAKAN OLACAKLAR
Siyasi kulislerde 16 Nisan halk oylamasında “Evet” çıkması halinde bakanların Meclis dışından yapılacağına vurgu yapılarak, şu andaki danışmanların bir çoğunun bakan olacağı konuşulmaya başlandı. AKP milletvekillerinin de bu durumu kabullenmediği, bu nedenle de halk oylaması kampanyasında zoraki çalıştıkları iddia edildi.
Devlet memuru olmalarına rağmen devlet memurları ile ilgili yasalara aykırı davranan bu danışmanlara AKP içinden de tepki çok. İşte onlardan bazıları:
BAKANLARIN İŞLERİNE MÜDAHALE
Bakanları atlayarak, konumlarını kullanıp bürokratlar üzerinden iş yaptırıyorlar. - Bakanların itirazlarına rağmen bakanlık içi atama ve projelere müdahale ediyorlar.
Cumhurbaşkanının gerçeği görmesini engelliyorlar:
Cumhurbaşkanının etrafını örmüş durumdalar. Birçok bilgiyi ondan saklıyorlar. Hatta bazı haberleri bile göstermiyorlar. Vatandaşlardan gelen özel notların Erdoğan’a ulaşmasını engelliyorlar. Cumhurbaşkanının Türkiye’yi bütün yönleriyle görmesini engelliyorlar.
DIŞ POLİTİKADA YANILTIYORLAR
Dış politikada felaket yaşanıyor. Bunun baş sorumlusu Ahmet Davutoğlu. Diğer sorumluları da danışmanlar. Kimisi Cumhurbaşkanını yanlışları konusunda uyarmazken, bazıları da yanlışlarına destek veriyor. Bazı konularda, Cumhurbaşkanının açıklama yapmaması, tepkilerin alt düzeyde verilmesi gerekirken, yangına körükle gidip açıklama yaptırıyorlar. Dönüşü de sıkıntılı oluyor.
16 NİSAN SONRASI HESAPLAR
Danışmanlardan bazıları 16 Nisan sonrasına göre hesap yapıyor. Cumhurbaşkanının gözüne girmek için çabalıyorlar. Ne Cumhurbaşkanını, ne ülkeyi düşünüyorlar. Sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Bazıları şimdiden kendilerini bakan olarak görmeye başladı. AKP kulislerinde “16 Nisan’da ‘Evet’ çıkarsa bunlar bakan mı olacak?” tartışması yaşanıyor.
TARTIŞMALI İSİMLER
Cumhurbaşkanlığında görev yapan danışman ve kritik görevlerde bulunan isimlerle ilgili ciddi iddialar var. İşte onlardan bazıları...
Yiğit Bulut: Gazeteci. “Jöleli” lakabıyla tanınıyor. Ergenekon, Balyoz tertipleri sonrasında birdenbire AKP’ye ve Erdoğan’a yaklaştı. Fetullah Gülen’e övgü düzen yazıları da bulunuyor. Ekonomik konularda Erdoğan’ı etkileyen isim olarak biliniyor. Aldığı yüksek maaşlarla eleştirilmişti. Türkiye Varlık Fonu AŞ. Yönetim Kurulu Üyeliğine atandı. Adı en son kendisine yaklaşık bir milyon liraya lüks makam arabası alındığı iddiasıyla gündeme geldi.
Şükrü Karatepe: Eski Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı. 10 Kasım 1996’da “Süslü püslü görünüşüme bakıp laik olduğumu sakın sanmayın. İçim kan ağlayarak bugünkü törenlere katıldım. Belki başbakanın, bakanların, milletvekillerinin bazı mecburiyetleri vardır. Ancak sizin hiçbir mecburiyetiniz yok. Düzen değişmeli. Bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. Gün ola harman ola, Müslümanlar içlerindeki hırsı, kini, nefreti eksik etmesin” demişti.
İlnur Çevik: ABD büyükelçiliği ile hep yakın oldu. Büyükelçilikteki özel davetlerde Abdullah Gül, Abdulkadir Aksu gibi isimlerle birlikte “değişmez konuk” olarak yer aldı. Talabani-Barzani ile yakın ilişkileri vardı. FETÖ’nün yayın organı Zaman’da köşe yazarlığı da yaptı. Kürdistan TV’nin teknik donanımı işini gerçekleştirdi. 28 Mayıs 2004’de ABD Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan ve çok sayıda CIA ajanının da katıldığı gizli toplantıda da yer aldı.
Mehmet Uçum: Eski TKP’nin gençlik kolunda bulundu. “Yetmez ama Evet”çi. Açılım sürecinin Akil İnsanlar Heyeti’nden. Atatürk ve Cumhuriyet dönemine sert eleştiriler yöneltiyor. Yeni anayasa’da kurucu sıfatı haricinde Atatürk’e, ilke ve inkılaplarına atıf yapılmayacağını savunuyor. Son günlerde medyada öne çıkmaya özen gösteriyor.
Mustafa Varank: Erdoğan’a yakın bir isim. Bazı riskli işlerin onunla yapıldığı ifade ediliyor. “Erdoğan’ı yanlış yönlendirenlerin başında o geliyor” diye eleştiriliyor. Son dönemde Erdoğan’ın çok yakın çevresinden biraz uzaklaştırıldığı konuşulsa da hala Saray’da. FETÖ’nün etkili olduğu dönemdeki faaliyetleri tartışılıyor. Danışmanlar içinde en çok tartışılan isim. “Erdoğan’ı ulusalcılara karşı kışkırtan kişi” olmakla eleştiriliyor.
Emekli Tuğg. Adnan Tanrıverdi: Hakkında “TSK içinde irticai faaliyetler yürüttüğü” iddiaları var. Tuğgenerallikten sonra emekli edildi. Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi SADAT’ı kurdu. SADAT’ın faaliyet alanı: Müslüman ülke silahlı kuvvetlerinin organizasyonu ve stratejik kullanımına danışmanlık, son kullanıcıdan eğitici seviyesi kadar özel konularda eğitim ve harp, silah ve araçlarının temini... “Gayrinizami Harp” kursu gördü. Kurduğu şirket 2011 yılında Suriye operasyonu başlayınca Suriyeli terör grupları eğitmekle suçlandı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türk ordusunda emir komuta birliğini bozan “kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığına devri” ve “askeri liselerin kapatılması” kararlarının arkasında olduğu iddia edildi. TSK’da yapılan tüm düzenlemelerde imzası olduğu bildiriliyor.
ulusalkanal.com.tr