Uzmanlar Kafkasya'daki iş birliği önerisini değerlendirdi: ''Altılı İttifak barış ve kalkınma sağlar''

Güvenlik ve bölge uzmanları Türkiye, Rusya, İran, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan'ın içinde olacağı Altılı Platform'un gelecek açısından önemine vurgu yaptı, bölgesel bir kazan kazan formülü oluşturacağına dikkat çekti.

Uzmanlar Kafkasya'daki iş birliği önerisini değerlendirdi: ''Altılı İttifak barış ve kalkınma sağlar''

Ercan Dolapçı / Aydınlık Gazetesi

Bakü'deki Zafer Geçidi sırasında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in yaptığı, ''Türkiye-Rusya-İran-Azerbaycan-Gürcistan, isterse Ermenistan'ın içinde olacağı bir platform kuralım'' önerisi heyecan yarattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da desteklediği proje Kafkaslarda yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Bu konuda çeşitli kesimlerden uzmanların görüşünü aldık. Uzmanlar ortak olarak girişime olumlu bakıyorlar ve gelecek açısından önemli bulduklarını belirtiyorlar.

''ERMENİSTAN İDDİALARINDAN VAZGEÇMELİ''

E. Tümamiral Cem Gürdeniz: ''Ermenistan eğer devlet armasından Ağrı Dağı simgesini çıkarmayı; Türkiye aleyhinde soykırım iddialarından vazgeçmeyi kabul ederse söz konusu altılıya katılabilir. Bu siyasi, ekonomik bir platform olabilir. 25 Haziran 1992'de Türkiye liderliğinde kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Örgütünde, Ermenistan ve Yunanistan'ın olduğunu hatırlatırım. O dönem Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ABD'ye yaranmak maksadıyla Yunanistan ve Ermenistan'ı da hiçbir taviz almadan KEİ tam üyesi yaptığını hatırlarsak, bu kez Ermenistan'dan bir taviz alınmadan bu derece güçlü bir platforma üyeliği kabul edilmemelidir. Zira Ermenistan eskiden diaspora ve Rusya Federasyonu'na güvenerek denize çıkışı olmadığı halde boyundan büyük jeopolitik ihtiraslara kapılmıştı. Eğer yeni bir sayfa açmak niyetinde ise, kaybeden sorumluluğu içinde akıllı ve bilge davranmasını beklememiz gerekir.''

''AVRASYA'DA İŞBİRLİĞİ''

E. Hv. Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş: ''Böyle bir platformun başlangıç olarak oluşturulması elbette bölgesel barışa ve işbirliğine katkı sağlayacaktır. Ama uzun ömürlü olabilmesi için Avrasya'da daha önce oluşturulmuş diğer organizasyonlarla işbirliği konularının ele alınması ile birbirlerine katkıları ve etkileri dikkate alınmalıdır.''

''EMPERYAL KUŞATMAYA DİRENÇ GÖSTERİR''

E. Tümamiral Dr. Ali Deniz Kutluk: ''İngiliz Başbakanı ve devlet adamı John Palmerton'un 1848’de tarihe geçen sözlerinde belirttiği gibi ''Devletlerin sürekli dostları veya sürekli düşmanları olmaz, olamaz. Sürekli olan çıkarlarıdır.'' Ayrıca devletler komşularını da değiştiremezler. Ermenistan bu prensiplerin hepsini göz ardı etti, Türkiye ile çıkarları olduğunu unuttu, Taşnaksutyan'ın peşinden koştu, cinayetleri ve diaspora faaliyetleri ile Türkiye düşmanlığını körükledi, olmayacak işlere girişti. Ermenistan işbirliği için bir taahhütte bulunsa bile onun ardına konması gereken siyasi irade ya oluşamayacak ya da sürdürülemeyecektir. Fakat, Türkiye-Rusya-İran-Azerbaycan-Gürcistan işbirliği doğru bir adımdır. Emperyalist kuşatmaya kalıcı direnç gösterebilir bir yapılanma olur. Şayet ''isterse'' Ermenistan'ın içinde katılacağı böyle bir platforma sanırım bu aşamada Ermenistan istese de katılamaz, katılsa da işlevi olamaz. Ama birkaç adım sonra dörtlü platforma, mesela ''Kafkas İş Birliği Grubu'' gibi bir oluşuma katılması ve orada kazan-kazan doğrultusunda çıkarlarını koruma fırsatlarına erişmesinin sağlanması yararlı olacaktır.''

Ermenistan'ın diaspora yöneticilerince, aşırı milliyetçilerce, tarihi eğip bükenlerce, ekonomik zayıflığını kader görenlerce, küçük politik hesapların peşindekilerce istismarına engel olacaktır. Ortak bir Çatışma Çözümleme/ Güven Artırıcı Önlemler paketi/programı ile toplumlar arasındaki nefretin de çatışmadan uzak, barışçı, işbirlikçi dönüşüme girişilebilirse Ermenistan tarihinde görmediği kadar yüksek bir refah ve güvenlik içinde huzura/barışa kavuşabilir olacaktır sanıyorum. Bu durum Lord Palmerton'un öngörüleriyle de tam bir uyuşum içinde görülebilir inancındayım.

''ERMENİSTAN GEREKENİ YAPMADAN KAPI AÇILMAMALI''

Doç. Dr. E. Kur. Alb. Ömer Lütfi Taşcıoğlu: ''Karar alınıncaya kadar yetki siyasilerindir. Ancak alınacak hatalı bir kararın nesiller sonrasını da etkileyebileceği gerçeği gözden uzak tutulmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan topraklarını ''Büyük Ermenistan'' olarak adlandıran Ermenistan; Türkiye ve Azerbaycan’a karşı yürüttüğü yayılmacı ve tehditkâr politika ve söylemlerinden vazgeçmeden, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ''sınırı'' belirleyen Gümrü ve Kars Antlaşmalarını tanıdığını resmen bildirmeden, Anayasasından Ağrı Dağı’nın devlet arması olduğuna ilişkin maddeyi çıkartmadan, Bağımsızlık Bildirgesi’nden ''Batı Ermenistan'' sözcüğünü çıkartmadan, Türkiye üzerindeki haksız soykırım iddialarından vazgeçtiğini açıklamadan ve işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarının tamamından çekilmeden Türkiye Ermenistan hudut kapısını açmamalı, bu ülke ile diplomatik ilişki tesis etmemeli ve hiçbir platformda Ermenistan’la birlikte yer almamalıdır.''

''ANKARA’NIN DA YARARINA''

Prof. Dr. Emin Gürses (Sakarya Üniversitesi): ''Ermenistan'ın diasporanın kontrolünden uzaklaştırılması Moskova'nın önerisidir. Ankara ve Moskova'ya göre Erivan'ın bölgeden dışlanması, Washington'un diaspora üzerinden Erivan siyasetindeki ağırlığını sürdürmesi anlamına gelecektir.

Bu olursa bölgede yeniden çatışmalar başlayabilir. Washington gerginlik sürerse müdahale etme imkânı doğar diye hesap ediyor. Barış olursa Rusya'nın güneyden kuşatılması çabası işe yaramaz.

Moskova, ABD ve müttefiklerince soğuk savaş döneminde olduğu gibi çevrelenmesini (Batıdan Belarus, güneyden Ukrayna, Kafkasya'da Gürcistan ve Ermenistan üzerinden) engellemek istiyor. Bu çaba Ankara'nın da yararına.''

''HUZURSUZLUKLAR İŞBİRLİĞİNE DÖNÜŞEBİLİR''

Prof. Dr. Ata Atun (Kıbrıs İlim Üniversitesi): ''Böylesi bir birlik, eğer içine Ermenistan da katılırsa, Türkiye'nin Doğu sınırında zaman zaman huzursuzluk yaratan, bazen de güvensizlik kaygıları veren komşuluk ilişkilerini üst düzey işbirliğine ve bölgesel güç olmaya yükseltir.

Türkiye'nin, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ sorununda uygulamaya koyduğu akılcı stratejisi, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerini kimlikle seyahat, kolay vatandaşlık, yerleşim ve iş kurmak düzeyine yükseltti. Bunu mevcut askeri, ekonomik, üretim, eğitim, savunma ve enerji konularındaki işbirliklerinin daha da yükseltilmesi izleyecek.

En önemli kazanım ise Türkiye-Rusya ilişkilerinin, Azerbaycan'ın katkıları ile daha da gelişeceği olacaktır. Büyük bir olasılıkla Rusya, Türkiye'nin 2023'de havalandırmayı hedeflediği Milli savaş uçağı için başlangıçta SU-25 teknolojisiyle, sonra da SU-35 teknolojisi ile katkıda bulunacaktır.

Siyaseten, Türkiye ile Rusya'nın çıkarları Libya, Doğu Akdeniz, Suriye ve Kafkaslarda bazı konularda, yan yana, bazı konularda da karşı karşıya iken, Karabağ sorununun Azerbaycan lehine çözümünden sonra, Türkiye ve Rusya çatışmaya fiilen müdahil olmamalarına rağmen, perde arkasındaki varlıkları nedeni ile her iki devletin çıkarlarının büyük bir kısmı örtüşme sürecine girecektir. Bu da büyük bir siyasi kazanım olurken, ABD'yi de, Türkiye'ye sözde yaptırımları uygulamaya koyarken, iki kez düşünmeye zorlayacaktır, aynen Cuma günü ABD Temsilciler Meclisinde ve Senato'da karara bağlanan CAATSA yasası uygulaması gibi.''

''TÜRKİYE VE RUSYA'NIN ÇATIŞMASI MENFAATE OLMAZ''

Hukukçu Mücahit Birinci: ''Rusya ve Türkiye’nin iş birliği, Kafkasya’da diğer emperyalist güçlere örneğin; ABD ve Fransa’ya bir mukavemet olacaktır. İran ile ilgili bazı kaygılarım var. Onu da zaman içinde görmek gerekir. Tarihsel noktada Rusya ve Türkiye'nin, Kafkasya’da çatışması her iki ülkenin de menfaatine olmamıştır. Enerji sahası ve nakli manasında Türkiye ve Rusya’nın Kafkasya'daki iş birliği AB’nin bazı tutumlarına karşı bir kart daha elde etmemizi sağlar. Karabağ zaferinden sonra Türkler yine ve yeniden Kafkasya’dadır. Hem Gürcistan ile iş birliği manasında, hem Azerbaycan doğrudan TSK manasında. Rusların Türklere saha açmasını da zaten AB yayılmacılığına karşı bir hamle olarak görmekteyim. Rusya, AB-ABD-Türkiye ilişkilerini çok iyi okumaktadır. Bir de Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri yolunu açma bakımından bir kapı araladı. Ama orada da Rusyasız olmaz.''

''TÜRKİYE EN KAZANÇLI ÜLKE''

Rusya uzmanı Aydın Sezer: ''İyi niyetli bir düşünce veya girişim olması açısından önemli. Ancak Rusya-Gürcistan, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin bugünkü durumuna bakılınca kısa dönemde iyimser olamıyorum. Rusya bundan böyle hem Azerbaycan hem de Ermenistan açısından daha da vazgeçilmez ve kilit bir ülke olmaya devam edecek. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri Rusya’yı rahatsız etmiyor özellikle de, Laçin koridorunu ve Nahçıvan-Azerbaycan koridorunun Rusya’nın inisiyatifinde olacak olması Rusya’nın etkin konumunu devam ettirecek.

Türkiye bu süreçten en kazançlı çıkan ülke oldu. Ancak henüz farkında değil. Ermenistan ile süratle geliştirilecek ilişkiler sayesinde, Türkiye bölgede daha da etkili olabilir. Bu da Dağlık Karabağ sorununun çözümünde adeta arabulucu konumuna getirtebilir. Türkiye’yi ancak bu Türkiye-Rusya ilişkilerinin normal seyretmesi hatta daha güçlenmesiyle mümkün olabilir. Siyasi bir platform olarak yılda bir kez dahi liderler bir araya gelebilirse bu bile büyük bir başarı olur.''

''KAZAN KAZAN FORMÜLÜ''

İran Araştırmaları Merkezi İRAM Uzmanı Dr. Hakkı Uygur: ''Gerçekçi ve tam bir kazan kazan formülü, ama uygulaması çok kolay değil. Başta Ermenistan olmak üzere bazı ülkelerin yenilgi psikolojisinden çıkmaları ve Erivan’daki iç dengelerin oturması gerekiyor. Ama orta vadede en uygun yolun bu olduğunu düşünüyorum.''

''ALTILI İTTİFAKIN NÜFUSU AB'YE YAKIN''

Güvenlik Uzmanı Yusuf Alabarda: ''Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyetinin iktisadi anlamda yoğun ilişkide olduğu bölge Batı oldu. 2000 yılı ortalarından itibaren bunu Ortadoğu ve Kafkas ülkeleri ile zenginleştirmeye çalışıyor. Altılı İttifakın Rusya ile birlikteliğe doğru yol alması iktisadi anlamda büyük yarar getirir. Bu ülkeler kabaca 300 milyonun üzerinde nüfusa tekabül ediyor. AB de 400 milyon… Bu yönüyle bile büyük bir sonuç doğurur. İran ile Türkiye arasındaki sıkıntıların aşılması, Ermenistan'ın bu pakta dahil edilmesi bölgenin refahına katkı sunacağından kuşku yok. Bu türden birlikteliğin önündeki en büyük engelin yine Batı'dan geleceğini görüyorum. Oluşmaması için her türlü provokasyonların içerdeki unsurlar tarafından yapılacağını unutmayalım. Buna rağmen bunun engelleneceğini sanmıyorum. Çünkü dünya çok kutuplu artık.''

beyazıt karataş Ercan Dolapçı