Emperyalizmin terörle dansı: IŞİD İsrail'in, PKK ABD'nin emrinde

Aydınlık yazarı Hüseyin Vodinalı, bölgedeki son gelişmeleri kaleme aldığı yazısında değerlendirdi. Vodinalı, "Anlaşılan o ki, Irak ve Suriye’de ABD ve İsrail bir iş bölümü yapmış. PKK ve türevlerini ABD, IŞİD ve türevlerini de İsrail yönetiyor" dedi.

Emperyalizmin terörle dansı: IŞİD İsrail'in, PKK ABD'nin emrinde

Hüseyin Vodinalı'nın Aydınlık'taki yazısı şöyle:

Suriye ordusunun Irak sınırındaki Ebu Kemal kentini IŞİD’den geri almasıyla İran’ın Lübnan’a yolu açıldı.

2006’da Hizbullah’tan fena dayak yiyen İsrail, Suriye’ye terörist saldırılarından birini daha düzenledi ve Şam yakınlarındaki Suriye-İran ortak askeri üssü füzeyle vurmaya kalkıştı.

Rus hava savunma sistemi çalıştı ve 2 füze havada imha edildi, üsse sadece parçaları düştü, hasar ve can kaybı olmadı.

Bu, egemen bir devlete bir başka devletten yapılan terörist saldırıların ne ilkiydi, korkarım ne de sonuncusu olacak.

Terörizm demişken, herkesin bildiğini İsrail de itiraf etti bu arada.

İSRAİLLİ THİNK TANK’İN IŞİD RAPORU

İsrail ordusu ile bağlantılı bir düşünce kuruluşu olan Meir Amit İstihbarat ve Terörizm Enformasyon Merkezi, yeni yayınladığı raporunda, IŞİD terör örgütü ile İsrail’in işbirliğini “doğruladı”.

Resmen doğrulamadı tabii, ancak raporda kullanılan ifadelere göre, IŞİD ve İsrail Suriye’de İran’a karşı “müttefik”.

IŞİD’in ‘yeni yol haritasını’ çizen Meir Amit İTEM’in raporunda aynen şunlar yazılı:

“IŞİD, Irak’tan çekildikten sonra artık savaşan bir ordu değil. Bundan böyle vur kaç taktikleriyle Suriye’deki koridordan geçen İran araçlarına karşı gerilla saldırıları düzenleyecek.”

Koridordan kasıt, İran’dan Lübnan’a uzanan yol.

Raporda şu ifadelere de yer veriliyor: “İran’ın Suriye’deki varlığı hiç kuşkusuz İsrail ile sürtüşmeyi arttıracak ve İran için uygun olmayan bir zamanda İsrail’in müdahale olasılığını yükseltecektir”

Evet rapor özetle böyle, İran’a düzenlenecek saldırıları ilan ederken, IŞİD’in sahibinin de aslında kim olduğunu ortaya koyar mahiyette.

Zaten geçen yıl İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon “İran’ın IŞİD’den daha tehlikeli olduğunu” söylemişti.

Anlaşılan o ki, Irak ve Suriye’de ABD ve İsrail bir işbölümü yapmış.

PKK ve türevlerini ABD, IŞİD ve türevlerini de İsrail yönetiyor.

300’den fazla kişinin öldüğü Mısır’ın Sina yarımadasındaki Sufi Camisi saldırısını da IŞİD üstlenmişti.

Lübnan’daki Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah saldırıyı IŞİD’e yaptıranın İsrail olduğunu ileri sürmüştü.

Sina Yarımadası, İsrail’in Arap savaşında işgal ettiği stratejik önemde bir bölge.

Tam da Mısır’ın başrolde olduğu Filistin görüşmeleri gündemdeyken meydana gelen bu korkunç saldırı, İsrail’in ne kadar acımasız olabileceğinin açık bir örneği.

Ortadoğu Uzmanı duayen İngiliz gazeteci Robert Fisk, 2 yıl önce her gazetecinin sorması gereken soruyu sormuştu aslında: “IŞİD neden asla İsrail’e saldırmıyor? Haçlılardan, Şiilerden, Hristiyanlardan nefretini dile getirirken, ‘İsrail’ kelimesi neden ağza alınmıyor? İsrail Neden IŞİD’i asla vurmuyor?”

Sufiler, IŞİD, Müslüman Kardeşler veya El Kaide gibi batının kullandığı terör organizasyonlarına katılmayan tasavvufi İslam anlayışına sahip barışçı bir topluluk.

Tam da IŞİD’in darmadağın olduğu bir zamanda, bazı “görünmez eller” (aslında BBC bu elleri oldukça görünür hale de getirdi Rakka ricatında) bu insanlık düşmanı teröristleri, Kuzey Afrika’ya, Mısır, Tunus ve Libya’ya taşıyor. Bunların bir kısmının da yeniden Rusya ve Çin’e gönderildikleri belirtiliyor.

ÇİN BİRLİKLERİ SURİYE’DE Mİ?

Çin demişken, bu arada ilginç bir haber gözüme çarptı Southfront internet sitesinde.

İdlib’deki Hayat Tahrir El Şam (HTŞ) isimli El Kaide/El Nusra teröristlerinin iki karargahına kimliği bilinmeyen bir uçaktan saldırı düzenlenmiş.

Kerbet Elcoz ile Cisrerşuğur yolu üzerindeki bu iki karargah, HTŞ’a bağlı Doğu Türkistan İslami Partisi militanı El Kaideci Uygurların bulunduğu yerlermiş.

Bazı muhalif kaynaklar, bu hava saldırılarının Çin Özel Harekat Güçleri tarafından yapıldığı iddiasında bulunmuş.

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın sözcüsü Buseyna Şaban, Çin’e yaptığı gezisinde böyle bir olasılıktan söz etmişti ama sonradan yapılan her hangi bir açıklama olmadı.

Suriye’deki Uygur kökenli El Kaide ve IŞİD teröristlerinin Sincian’a geri gönderilmesinden rahatsız olan Pekin yönetiminin, Suriye’ye Şenyang Askeri Bölgesi’nden “Sibirya Kaplanları Özel Kuvvetleri” ile Lanzu Askeri Bölgesinden “Gece Kaplanları Özel Kuvvetleri”ni gönderdikleri yerel kaynaklarca ileri sürülüyor.

İsrail ve Çin de Suriye’deki savaşa dahil oldu dersek çok abartmış olur muyuz bilmem ama bu işin sonunda Türk Silahlı Kuvvetleri, İran ve Suriye güçlerinin ortak harekatını görecekmişiz gibi geliyor.

İran istihbaratıyla Irak’ın kuzeyindeki Zap ve Avaşin Basyan’da PKK kamplarına düzenlenen geçen haftaki operasyonlarda aralarında kimi yöneticilerin de olduğu 80 terörist öldürüldü.

Son MGK’da Afrin ve diğer PKK bölgelerine girme niyeti açıkça telaffuz edildi.

Tek dişi kalmış canavar emperyalizm, artık çirkin yüzünü hiç saklamadan mafya raconuyla hareket ediyor.

Eskiden en azından demokrasi, insan hakları, hak hukuk filan bahane ederlerdi.

Artık teröristler bizzat ve açıkça emperyalist Batılı güçlerin askerleri.

Bana inanmayan SDG Sözcüsü Talal Sülo’nün ifadelerini okusun.

Bu arada, ABD’nin son ve en güçlü silahı “dolar” da cepheye çoktan sürüldü.

Rusya ve İran’a ambargolarda, Türkiye’deki Reza Zarrab olayında, Wall Street “haydut” düzeninin nasıl kullanıldığını bir sonraki yazımda anlatmaya çalışacağım

ulusal.com.tr

abd pkk ışid israil aydınlık gazetesi hüseyin vodinalı