"Hayal kırıklıkları olsa dahi tüp bebek tedavisine devam edilmeli"
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen "Tüp bebekte mükemmeliyet, tüp bebek başarısızlığı, bulmacayı nasıl çözebiliriz" kongresi sona erdi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Yaralı, tüp bebek tedavisinde hayal kırıklıkları olsa dahi tedaviye devam edilmesi gerektiğini belirterek, "'Ben çok güzel besleniyorum, spor yapıyorum, kilom iyi, evlendiysem çocuk sahibi olma yaşını ötelemek istiyorum.' diyorlar. 40'lı yaşlara geldiğinde durum öyle olmuyor. 45 yaş itibarıyla tüp bebek tedavisine almıyoruz." dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı tarafından Nevşehir'de bir otelde düzenlenen "Tüp bebekte mükemmeliyet, tüp bebek başarısızlığı, bulmacayı nasıl çözebiliriz" kongresi sona erdi.
Prof. Dr. Hakan Yaralı, kongrede gündeme gelen konulara ilişkin basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Yaralı, hastaların büyük fedakarlıklarla tüp bebek uygulamasına başvurduğunu, gebeliğin gerçekleşmesinin hasta, hekim ve embriyolog için zorluk yaratan bir durum olduğunu belirtti.
Kadın yaşına, yumurtalık rezervine, daha önceki uygulanma sayısına göre belli oranlarda gebelikler sağlandığını dile getiren Yaralı, "Örneğin 35 yaşında, hayatının ilk uygulamasında yumurtalık rezervi olmayan bir bayanda, yaklaşık olarak iyi bir beşinci embriyo transferiyle yüzde 60-65 oranında gebe kalma oranı olsa dahi yüzde 10-12'si erken gebelik kaybı bir o kadar da düşük olduktan sonra yüzde 40'lar civarında canlı doğumla neticelenebiliyor." diye konuştu.
Prof. Dr. Yaralı, tüp bebek başarısızlığının bir tanı olmadığını vurgulayarak, "İnsan, gebe kalma verimliliği olarak düşük bir tür. Bunun en önemli nedenlerinden birisi kadın yumurtasının en elverişli olduğu 26-29 yaş aralığında 5 yumurtanın bile birisi sağlıksız olabiliyor. İki tüp bebek uygulaması yaptık olmadı. Tüp bebek başarısızlığı tanısını verelim. Bir de isim koyalım. Buna göre de tedaviler uygulayalım gibi yanlış uygulamalara gidilmemeli." dedi.
Tüp bebek tedavisi uygulamasında başarısız sonuç alınması durumunda, çiftlerin en fazla 9 uygulamaya kadar başvurabileceklerini dile getiren Yaralı, tedavi sırasında transfer edilen embriyo sayısının da çok önemli olduğunu bildirdi.
Yaralı, "Tüp bebek tedavisinde hayal kırıklıkları olsa dahi tedaviye devam edilmesi gerekiyor. Kadının yaşı burada çok önemli. Sadece Türkiye'de değil, Amerika Birleşik Devletleri de aynı durumdadır. 'Ben çok güzel besleniyorum, spor yapıyorum, kilom iyi, evlendiysem çocuk sahibi olma yaşını ötelemek istiyorum.' diyorlar. 40'lı yaşlara geldiğinde durum öyle olmuyor. 45 yaş itibarıyla tüp bebek tedavisine almıyoruz. Hormon değerleri güzel olsun, yumurtalık rezervi iyi olsun, gebe kalabilir ama eve canlı bebekle gitme şansı çok düşük." değerlendirmesinde bulundu.
"Kilo fazlalılığı düşük riskini ortaya çıkarıyor"
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Bozdağ da kongrede yapılan sunumlara ilişkin bilgi verdi.
Yapılan sunumlardan birinin çevresel faktörlerin ve diyetin, yaşam tarzı değişikliklerinin gebe kalmaya etki edip etmediği konusunda olduğunu aktaran Bozdağ, sunumda kilonun gebelik oranı üzerinde olumsuz etkisi olmasına ilişkin mesaj verildiğini söyledi.
Bazı vitamin tiplerinin gebelik süresince ek olarak verilmesinin oran üzerine etkisi olabileceğinin gündeme geldiğini dile getiren Prof. Dr. Bozdağ, şu bilgileri aktardı:
"Hepimizin tahmin ettiği ama net olarak ortaya koyamadığı bazı plastik maddelerdeki kimyasalların tam tersine tüp bebek gebelik oranlarına negatif etkisi olabileceğine dair de bazı sonuçlar ortaya konuldu. Hastaların gebe kalması için birçok sofistike yöntem kullanıyoruz ancak bazen birtakım basit kimyasalların ortamdan uzaklaştırılması, kilonun, kafein alım oranının optimize edilmesi gibi basit önlemler bile aslında hastaların gebelik oranlarını olumlu yönde etkileyebiliyor."
Prof. Dr. Gürkan Bozdağ, kadınlarda kilo fazlalılığının tüp bebek tedavilerinde başarı şansını etkilediğini kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kilo fazlalılığı tüp bebek tedavilerinde hem düşük riskini ortaya çıkarıyor hem de çok daha fazla ilaç kullanmayı gerektiriyor. Hastaların tükettikleri gıdalar ve çevresel faktörler de ön plana çıkıyor. Bu kısımla ilgili iyi kaliteli bir çalışma yapmak zor. Hastanın maruz kaldığı etkeni miktarsallaştırmak zor ancak kongrede bu konuda Amerika'da Harvard'da çalışmış bir hocamızın yaptığı çalışmalar aktarıldı. Bu peptisit dediğimiz kullanılan tarım ilaçları açısından çok fazla ve çok az içeren yiyecekleri hastaların tüketimlerine göre ayrılırsa çok fazla kimyasal ajanı tüketen hastalarda gebelik oranları daha düşük görünüyor. Burada olabildiğince peptisitlerin az kullanılması gerekiyor."
"Beslenme iyi bir embriyonun tutunmasını da etkiliyor"
Kongrede ele alınan konulardan birisinin de tüp bebek tedavisinde beslenme olduğunu dile getiren Bozdağ, "Akdeniz türü yiyeceklerle beslenen insanlarda gebeliğin daha iyi olabileceği öne çıkıyor. Hamburger ve patates kızartması yerine Akdeniz türü beslenmek burada avantaj sağlıyor. Hastaların tükettikleri besinler özellikle rahim içi bezlerinde embriyonun alıcığını, tanınmasını sağlayan sistemi de etkiliyor. Beslenme iyi bir embriyonun tutunmasını da etkiliyor." ifadesini kullandı.
Özel bir plastik tipinin tanımlanmadığını belirten Bozdağ, "Cep telefonu plastiğinin bile zararlı olabileceği konuşuldu. Çevresel faktörlerin miktarsallaştırılması gerçekten zor. Buradan elde edebilecek olabildiğince kendi hayatınızda özellikle diyet ürünlerinde olabildikçe plastik kaplardan uzak durmak. Yiyeceklerimizi plastik poşetlere sarmaktan uzak durmakta fayda var." dedi.
Rahime çizik atılması
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Esinler de tüp bebek tedavisinde en yüksek gebelik ve canlı doğumu nasıl artırabileceklerinin kongrede gündeme geldiğini aktardı.
Esinler, hastaların tüp bebek tedavisinde dikkatli olması, kanıta dayalı tıbba güvenmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Tüp bebek öncesi küçük bir kamerayla rahme girilip çizik yapıldığını anlatan Esinler, "Buradaki hipotez nedir? Oradaki doku kendini yenilesin ve gebelik oranları artsın yönünde çalışmalar vardı. Tüp bebek öncesi şu anda bunun işe yaramadığı güncel bilgidir. Yani gebeliği artırmadığı yapılan ve yapılmayan arasında bir fark olmadığı tespit edilmiştir." dedi.
Prof. Dr. İbrahim Esinler, rahime çizik atılması konusunda, "Yaptığınız işlem rahim içerisine, rahim iç duvarına mikromakasla bazı çizikler atma şeklinde yapılıyor. Bunun standardizasyonu yok. Bu da rahim içinde yapışıklığa neden olabiliyor. Bu da tam standarda oturmuş değil. Kaş yapacağım derken göz çıkarma durumu olabilir. Hastalar bu konuda çok dikkat etmeliler. Komplikasyon olabilen bir işlem. Hastayı uyutmadan da yapılabiliyor." diye konuştu.
Tüp bebek için gebelik aşısı yapılması konusunda da yeterli bilgi bulunmadığını aktaran Esinler, bunun gebeliği az sayıda artırdığı yönünde bilgi olduğunu söyledi.
Toplantıya, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tüp Bebek Laboratuvar Direktörü Prof. Dr. Lale Karakoç Sökmensüer ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezcan Mümüşoğlu da katıldı.