Yargı eliyle sermayeye dikensiz gül bahçesi mi yaratılıyor?

Ankara’da bir araya gelecek olan hukukçular bu sorunun yanıtını arayacaklar…

Yargı eliyle sermayeye dikensiz gül bahçesi mi yaratılıyor?

Yusuf Yavuz

Türkiye Barolar Birliği Kent ve Çevre Hukuku Komisyonu tarafından 17 Ocak’ta Ankara’da düzenlenecek panelde, son dönemde idareye karşı açılan davalarda tartışma konusu olan “ehliyet ve menfaat” kavramları tartışılacak. İdare Mahkemeleri ve Danıştay’ın, çevre ve kent hukukunun ihlal edileceği gerekçesiyle açılan kimi davalarda, barolar, meslek odaları ve yurttaşların doğrudan menfaatlerinin etkilenmediğine hükmederek “usulden” red kararı vermesi tartışmalara neden olmuştu.

ESKİ DANIŞTAY BAŞKANI ‘ARTIK DURDURMA YOK’ DEMİŞTİ

17 Aralık’ta başlayan operasyonların ardından Türkiye yaklaşık bir aydır ortaya saçılan hukuk ihlalleriyle yatıp kalkıyor. HSYK, yeniden yargılanma ve yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını yürüten savcılara yönelik tartışmalar hukukun bağımsızlığının önemini bir kez daha ortaya koydu. Ancak kamuoyunun yeterince gündemine gelmeyen bir başka hukuki tartışma da İdare Mahkemeleri ve Danıştay’ın son yıllarda verdiği kararlar. İki yıl önce Danıştay’ın 144. kuruluş yıldönümünde bir konuşma yapan dönemin Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, “ne varsa durduruyoruz. Yok, durdurma yok artık. Devletin milletin lehine ne varsa yapılacak. Bunun lamı cimi yok. Öyle bir şey mi var. Onu durdur, bunu durdur. Durdurduk ne oldu?” ifadelerini kullanmıştı.

BAROLARIN AÇTIĞI DAVALAR ‘EHLİYET’ YÖNÜNDEN REDDEDİLİYOR

Karakullukçu’nun ifadeleri tartışmalara neden olurken, Danıştay’ın ve İdare Mahkemelerinin kamu menfaatini doğrudan ilgilendiren pek çok davaya müdahil olan ya da doğrudan dava açan Baro, meslek odası, demokratik kitle örgütü ve yurttaşların davalarını ehliyet yönünden reddetmesi de bir başka tartışmayı beraberinde getirdi. Danıştay’ın, Bursa, İzmir, Antalya ve Edirne barolarının çevre ve kent hukuku ihlalleri nedeniyle açtığı davaları “ehliyet ve menfaat yönünden” ve esasa girmeden usulden reddetmesi bu yöndeki uygulamaların sadece bir kaçını oluşturuyor.

HUKUKÇULAR EHLİYET VE MENFAATİ TARTIŞIYOR

Türkiye Barolar Birliği Kent ve Çevre Hukuku Komisyonu’nca Ankara’da düzenlenen panelle son dönemde sıklaşan, yargı kararlarındaki dava ehliyeti ve menfaat kavramı tartışılacak. 17 Ocak’ta Ankara’da gerçekleşecek olan “Kent ve Çevre Davalarında Ehliyet ve Menfaat” başlıklı panele, çok sayıda hukukçu ve akademisyen katılacak.

KENT VE ÇEVRE HUKUKÇULARI BULUŞACAK

Türkiye Barolar Birliği’nin Balgat’taki Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan panelin açış konuşmasını Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu yapacak. Prof. Dr. Onur Karahanoğulları, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Yrd. Doç. Dr. Elvin Evrim Dalkılıç, Yrd. Doç. Dr. Muhlis Öğütçü ve Yrd. Doç. Dr. Burak Oder gibi akademisyenlerin yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Eski Yargıcı Rıza Türmen’in katılacağı etkinlikte, çevre ve kent hukuku konusunda uzmanlaşan Av. Ali Arabacı, Av. Zühal Dönmez, Av. Berna Babaoğlu Ulutaş, Av. Koray Cengiz, Av. Cem Altıparmak, Av. Bülent Kaçar, Av. Ayşegül Altınbaş, Av. Fevzi Özlüer ve Av. Emre Baturay Altınok gibi isimler de birer sunum yapacaklar.

AV. BÜLENT KAÇAR: ‘YARGISAL DENETİM ROLÜ TOPLUMDAN ALINIYOR’

Yurttaşların ve sivil toplumun dengeli bir çevrede yaşama hakkı için dava açmada menfaat ve ehliyeti kavramlarının tartışılacağı panel öncesinde sorularımızı yanıtlayan TBB Kent ve Çevre Hukuku Komisyonu Başkan Yrd. Av. Bülent Kaçar, son dönemde kent ve çevre hukuku ihlallerine karşı pek çok baronun açtığı davanın menfaati bulunmadığı gerekçesiyle usulden reddedildiğini belirterek bunun hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını dile getirdi. İdarenin hukuksuz uygulamaları karşısında yargısal denetimin sağlanması rolünün meslek odaları, barolar ve duyarlı yurttaşların elinden alınmak istendiğine işaret eden Kaçar, bunun kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

EDİRNE BAROSUNUN AÇTIĞI DAVA 2,5 YIL SONRA REDDEDİLDİ

Trakya Bölgesi için hazırlanan Çevre Düzeni Planı’na karşı 2010 yılında Edirne Barosu tarafından açılan davanın 217 sayfalık bilirkişi raporunda, planın hukuksuz olduğu görüşüne yer verildiğini ancak, 2,5 yıl sonra Danıştay 6. Dairesi’nin Edirne Barosu’nun söz konusu davada hak ve menfaatinin etkilenmediği gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddettiğine işaret eden Kaçar, bunun mevzuata ve genel hukuk ilkelerine aykırılık teşkil ettiği görüşünü savundu.

‘SERMAYEYE DİKENSİZ GÜL BAHÇESİ SUNULUYOR’

Barolar, demokratik kitle örgütleri ve yaşam alanlarını savunma amacını taşıyan yurttaşların hak arama özgürlüğünün devre dışı bırakılması anlamına geldiğini dile getiren avukat Bülent Kaçar, “çeşitli yatırım projeleri ve idari planlamaların neden olduğu ekolojik yıkımlar karşısında bu tür hak arama girişimlerinin devre dışı bırakılması, sermaye gruplarına dikensiz gül bahçesi sunmak anlamına gelmektedir. Danıştay ve İdare Mahkemelerinde ortaya çıkan bu bakış açısı ve karar değişikliğinin, üst yargıda yaşanan dönüşüme bağlı olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.

ulusalkanal.com.tr