"Hiçbir şey olduğu gibi donuk kalmıyor"

"İslam adına konuşanların kısmı azamı Kur'an'ın ve sünnetin bütüncül yaklaşımından uzak, parçacı yorumlarla bugün IŞİD'i DAEŞ'i ve benzeri terör örgütlerini doğurmuşlardır"

"Hiçbir şey olduğu gibi donuk kalmıyor"

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "İslam adına konuşanların kısmı azamı Kur'an'ın ve sünnetin bütüncül yaklaşımından uzak, parçacı yorumlarla bugün IŞİD'i DAEŞ'i ve benzeri terör örgütlerini doğurmuşlardır." dedi.

Yılmaz, İstanbul Müftülüğü'nce Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen ve Kur'an-ı Kerim okunmasıyla başlanan "İbn'l Vakt" panelinde, İstanbul Müftülüğü'nün Din ve Hayat dergisinin panellerinin 10 yıldan bu yana sürdüğünü ve geleneksel hale geldiğini söyledi.

Derginin yılda 3 kez çıktığını ve derginin o sayısında yazısı bulan yazarların katılımı ile İstanbul'un bir ilçesinde dergide işlenen aynı konuyla alakalı paneller düzenlendiğini belirten Yılmaz, derginin 2018'de 4 kez çıkacağını dile getirdi.

Derginin son sayısında "İbn'l Vakt" başlığıyla İslam'ın, Kur'an-ı Kerim'in, sünnetin ve İslami hayatın zamana bakışının ve zamanın nasıl değerlendirileceğinin ele alındığını dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:

"Hem tarih hem sosyolojik hem de dini açıdan bu konuyu incelemeye çalıştık. Çok sayıda yazarımız, hocalarımız bize katkı sağladı. Bu sayıda 'ibn'l vakt' kavramı çerçevesinde zaman yönetimi, zaman algısı, zaman medeniyeti, zaman idraki konuları üzerine, hatta kum saatinden diğer saat birimlerine, ezani saate varıncaya kadar yazılar yer alıyor. Zaman konusunu bizim kültürümüzde dem, vakit ve an kavramı ile tanımlanır. Kuran-ı Kerim'de Allah'u Teala Hazretleri son cüzlerde zaman dilimi olan birimlere ant içerek vurgu yapmış olması, zaman konusunun ne kadar değerli, anlamlı ve önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle Batı medeniyeti mekan eksenli bir medeniyet iken, bizim medeniyetimiz zaman merkezli bir medeniyet olarak karşımıza çıkar."

Yılmaz, geçmiş dönemlerde özellikle içtihadın ve içtihat kapısının kapandığını söyleyen anlayışın egemen olduğu dönemlerde çok sıkıntılı süreçlerin yaşandığının bilindiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bugün de halen onun bedellerini ödüyoruz. Oysaki yüce dinimizin bir sabiteleri var bir de değişenleri var. Sabiteleri itikadı esaslardır, ibadet ahkamıdır ve bir akım ahlaki değerlerdir. Bunun dışındakiler ile değişebilecek olan hususlardır. Bu gözden kaçırıldığı için geçmiş asırlarda buna çok büyük bedeller ödedik. Neredeyse İslam hukuku hayatiyetini kaybetmiş bir konuma düştüğü içindir ki Osmanlı'nın son yıllarında Mecelle-i Ahkam-ı Adliye diye bir mecelle arayışı olmuş, batı hukukundan tercümeler yapılmaya çalışılmış ve nihayet Cumhuriyet'in ilk yıllarında yapılan müdahaleler yaşanmıştır. İslam adına konuşanların kısmı azamı Kur'an'ın ve sünnetin bütüncül yaklaşımından uzak, parçacı yorumlarla bugün IŞİD'i DAEŞ'i ve benzeri terör örgütlerini doğurmuşlardır. İslam'ın esbabı nüzul diye Kur'an ile ilgili kendine göre yorum ve anlayışı kolaylaştıran yöntemleri var usul bilgileri var. Hadisle ilgili keza söz konusu bilgiler var. Bunları nazara almadan doğrudan Kur'an'dan ve sünnetten kendi mantıkları ile çıkarımlardan bulunanlar sonuçta bugün Müslümanları ve İslam'ı DAEŞ'le eşitlediler. Son yıllarda gördük ki içtihat kapısı kapandığında insanların İslam'ın ayet ve hadislerinde yeni çıkarımlar yapmakla ilgi çalışmalarının anlamsız olduğuna inandığımız zaman İslam'ı anlamsızlaştırıyorsunuz."

"Hiçbir şey olduğu gibi donuk kalmıyor"

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Erdoğan da değişim olgusunun bıçak sırtı gibi bir şey, riskli bir konu olduğunu söyledi.

Değişim denildiği zaman aynı anda istikrardan da bahsedilmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, "İstikrar içinde değişime tabi olmalıyız. 7’sinde neysem 70’inde oyum. Ben de hiçbir değişiklik yok. Genetik yapım değişmese de sürekli bir yenileme söz konusu. Hayatiyet böyle devam ediyor. Hiçbir şey olduğu gibi donuk kalmıyor. Sürekli bir yenilenme ihtiyacımız var hayatı sürdürebilmemiz için. Bizim, biz kalarak değişmemiz lazım. Benim, ben kalarak bu değişikliği bir süreç halinde yaşamam lazım. Başkalaşmadan yapmamız lazım." ifadelerini kullandı.

İslam'da sünnetin önemine değinen Erdoğan, "Peygamberimiz, kendisine indirileni tebliğ etti. Sonra öğretti ve açıkladı sonra tatbik etti. En önemlisi insanlara ruhen arınmışlık için elinden gelen her şeyi Peygamber olarak yaptı. Sahabe bu emaneti aldı ondan sonrakilere aktardı. Onlar da diğerlerine ve böylelikle bir gelenek oluştu. İcma diye bir kurum oluşturmuşuz. Kitap ayrı, sünnet ayrı olmaz. Sünnet, Kur'an'ı yaşayan bir hayattır. Sünnet Kur'an'a çıkar." şeklinde konuştu.

Erdoğan, bugünkü Müslümanlara düşen görevin Hazreti Muhammed'in yapamadığının, ömrünün vefa etmediğini yapmak olduğuna vurgu yaparak, katılımcıları daima kendilerini yenilemelerini ve ilerlemelerini tavsiye etti.

"Müslümanın boş zamanı olmaz"

Üsküdar Müftülüğü Başvaizi Fatma Bayram ise hayatta en kıymetli şeyin zaman olduğunu dile getirdi.

"İmkan olması halinde zaman satın almalıyız." diyen Bayram, "İmkanımız varsa bizim yerimize daha basit işleri yapabilecek biri varsa ona para vererek daha değerli bir işi yapmak için bu zamanı satın almalıyız. Hayat aslında şu andan ibarettir. Dün geçti, yarın henüz gelmedi. Önemli olan andır, yaşadığımız an. Müslümanın boş zamanı olmaz. İbn'l vakt olmak zamanın çocuğu olmaktır. Zamane çocuğu olmak ise farklıdır. Hazreti Peygamber yaşamını namaza göre planlardı. İşlerini namaza göre ayarlardı. Namaz onun rahatladığı anlardır. O dönemde saat ve takvim yok. Eski insanlar güneşle vakitleri takip ederlerdi. Evrenle iç içe geçmiş hayatlar var. Namazı vaktinde kılmak zaman bilincini arttırıyor." ifadelerini kullandı.

Panelde konuşmacı olması beklenen beklenen Eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfü Doğan ise sağlık sorunları nedeniyle programa katılamadı.

Panelin sonunda konuşmacılara çiçek takdim edildi.

Panele, Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya, İlçe Müftüsü Mustafa Temel ile cami imamları, Kur'an kursu yöneticileri ve çalışanları katıldı.

panel Hasan Kamil Yılmaz