Sinan Sungur yazdı: Kudüs zorda, yeni Selahaddin Eyyubi nerede
Kudüs… Son 50 yıldır kan ve gözyaşının hâkim olduğu kutsal şehir…
Kutsallığı ve önemli bir merkez olması sebebiyle, yüzyıllardır kılıç kuşanan her komutanın gözünü diktiği kutsal coğrafya.
1187 yılında Selahaddin Eyyubi’nin haçlı ordularının elinden aldığı Kudüs, İngiliz işgal dönemini saymazsak yüzyıllar boyu Müslümanların kontrolünde oldu.
Kudüs yüzyıllardır dünyanın savaş alanlarından birisi. Kudüs ile ilgili her karar, dünyayı ayağa kaldırmaya yetecek bir kıvılcım gibi…
KUDÜS NEDEN ÖNEMLİ
Müslümanlar için en kutsal yerlerden bir olan Mescid-i Aksa ve Kubbet’üs Sahra’nın yer alındığı Harem-üş-Şerif Kudüs’ün doğusunda yer alıyor.Burada Hz. Muhammed’in göğe yükseldiğine inanılıyor. Mescid-i Aksa’nın hemen altında yer alan ve Hz. Süleyman döneminde inşa edilen Ağlama Duvarı da Kudüs’ü Yahudiler için önemli kılıyor. Hristiyanlar ise Hz. İsa’nın Kudüs’te bulunan Kutsal Kabir Kilisesi’nde çarmıha gerildiğini savunuyor.
ABD Başkanı Donald Trump, "Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarak tanıma zamanı gelmiştir" dedi ve bölge yeniden alevlendi.
Şimdilerde ABD battığı yerde çırpınırken, Kudüs’ü kurban etmek istiyor.
ABD, İran’a diz çöktürmek istedi, başaramadı.
Irak’ı işgal etti, Kukla Kürdistan Devleti kurmak istedi, beceremedi.
İran’a dokunamadı.
Batı Asya’da battı, çırpınıyor.
Trump, Kudüs kararı ile çıkış yolu arıyor, bir başarı elde edeceğini düşünüyor, yeni yaratacağı kargaşa ile zafer elde edeceğini düşünüyor. Belki de Yahudi Lobisi ile iyi geçinmek istiyor.
İsrail ise kurulduğu günden itibaren işgallerle topraklarını büyütmeye çalışıyor. Arz-ı Mev’ud’agiden her adımda, bölge kana bulanıyor, acı ve gözyaşı hakim oluyor.
Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar için bu denli önemli olan Kudüs’ün doğusundaki İsrail varlığı 1967’deki işgal ile başlıyor. Meşhur ‘’6 Gün Savaşları’’ dönüm noktası. İsrail, kentin batı yakasını 1948 Arap- İsrail savaşı sırasında ele geçirmişti. 1947 yılındaki Birleşmiş Milletler kararına göre, Kudüs’e özel statü verilmiş ve kentin üzerindeki hakların müzakereler yoluyla tespit edilmesi kararlaştırılmıştı. 1967 yılında İsrail, Ürdün’ün hakimiyetindeki Kudüs’ün doğusunu ele geçirdi ve 1980 yılına gelindiğinde uluslararası kanunlara aykırı olarak kentin bölünmez ve birleşik halde İsrail’in başkenti olduğunu ilan etti. Kudüs’ü Birleşmiş Milletler hukukuna bağlı hiçbir ülke tanımıyordu. ABD adım atana kadar…
1993 Oslo Anlaşması ile ateşkes mahiyetinde bir anlaşma yapıldı. Bugün Filistin toprakları için geçerli olan hukuk Oslo anlaşması ile oluşturuldu. O günden itibaren İsrail mahalle mahalle topraklarını genişletmeye devam ediyor.
Türkiye’nin tavrı değişken. Özellikle Mavi Marmara olayından sonra gerginleşen ilişkiler, kopma noktasından geri döndü. Türkiye Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasını tanımıyor. Kudüs’te diplomatik temsilci bulunduruyor, elçiliği Tel Aviv’de tutuyor. Türkiye’nin Filistin yönetimi ile ilişkilerini sürdürmek amacıyla Kudüs’te başkonsolosluğu bulunuyor. Kudüs Başkonsolosluğu’nda Türkiye büyükelçi düzeyinde temsil ediliyor.
Türk milletinin Kudüs konusundaki refleksleri güçlü. Destek eylemleri, yardım çabaları ve dünya çapında dayanışmanın örgütlenmesi…
Aslında bakıldığında hükümetinde söylemleri keskin. Ancak İsrail’e ve ABD’ye haddini bildirmek, daha fazlasını gerektiriyor.Sözün ötesinde bir eylemlilik gerekli.Hem Türkiye’nin hem de Filistinlilerin ihtiyacı bu. Hamas’ın İntifada(ayaklanma) çağrıları gönül rahatlatmasın.
Türkiye, İran ve Rusya bölgede olumlu adımlar atıyor. ABD dışında bir güç odağı var. Filistin konusunda Türkiye’nin beklentisi İslam İşbirliği Teşkilatı’nda. Her seferinde gözlerin çevrildiği teşkilat, kınamanın ötesinde bakalım ne yapabilecek?
Ancak Filistinlilerin kaybedecek vakti yok. Vatanları ellerinden gidiyor.
Türkiye, İran, Rusya ve hatta Suriye gereken mücadeleyi ortak bir şekilde sürdürebilirse, İsrail saldırıları durdurulabilir.
Kudüs’ü kurtarmanın yolu yeni Selahaddin Eyyubi olmaktan geçiyor.
Kudüs zorda! Bugün Selahaddin Eyyubi kim dersiniz ?
Sinan Sungur
ulusal.com.tr