Sakın siz Deniz Gezmiş’i anmayın
Siz sözde solculara, demokratlara sözüm. “Yaşasın halkların kardeşliliği” cümlesini mikro milliyetçilik sananlar, kameralar önünde şiirlerle gözyaşı dökenlere inanmak isteyen “yetmez ama evet” diyen siz defolu solcular, solun başına özgürlük koyarak solda bir eksiklik var kanısı yaratan etki ajanlığını meslek edinenler siz Deniz Gezmiş’i anmayın.
Hele siz; Milli Eğitim Andı kaldırılmalı diyenler, kaldırılırken sessiz kalanlar. Değil anmak, hiç ağzınızı açmayın. Utanmak serbest…
Neden mi?
“Niçin Türk varlığına varlığımı armağan edecekmişim. Bu bir ırkçılık” dediklerinden ötürü belki hicap duyarlar.
Deniz Gezmiş’in savunmasına “…biz varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden esasen Türk halkına armağan etmiş bulunuyoruz. Türk halkı ve devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız.” diyordu.(1)
Deniz Gezmiş de mi ırkçıydı!
İdamından önce Alman Der Spigel dergisinde çıkan son yazısında “ Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm. Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun emperyalizm!” derken ırkçı olamayacağı ortada olduğu gibi ayrılıkçı da değildi.
İdamında “Yaşasın Türk ve Kürt halkların bağımsızlık mücadelesi” diyerek tabureyi tekmeleyip, cellâdını vicdan azabından kurtaran O’ delikanlının söz ettiği kardeşlik insan odaklıydı. Emperyalizme karşı, ezene karşı ezilenlerin kardeşliğine selam gönderiyordu.
İdamını avukatı olarak izleyen Halit Çelenk’in bildirdiği
“Yaşasın tam bağımsız Türkiye!
Yaşasın Marksizm Leninizmin yüce ideolojisi!
Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi!
Kahrolsun emperyalizm!
Yaşasın işçiler, köylüler!”
İdam sehpasındaki son sözlerinden iki ayrı milliyetin ayrı ayrı bağımsızlık mücadelesi vereceği anlamının çıkartarak Deniz Gezmiş’i etnikçiliğe payanda yapmaları; anısına saygısızlıktan öte oportünistliktir. Çünkü Deniz Gezmiş savunmasında şöyle diyordu:
“ Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kararında ve misakı milli sınırları içinde iki kardeş kavim yaşar. Türk ve Kürt kavimi yaşamaktadır. Birinci Büyük Millet Meclisi kararı böyledir. Türkiye’de iki kardeş kavimin ve ulusunun yaşadığını kabul etmektedir. Bunu kabul etmek bölücülük değildir. Bu iki kardeş unsur birinci kurtuluş savaşını müştereken başarmışlardır. Güney cephesinde düşmanla omuz omuza savaşmışlardır. Bu ikisine birden Türkiye halkı diyoruz. Ve bu iki kardeş unsur ikinci bağımsızlık savaşını da müştereken başaracaklardır.”
Deniz Gezmiş ayrıştırıcı değil, birleştiriciydi. Günümüzün bazı kır saçlılarından çok daha bilgeydi. Türkiye Cumhuriyetinin ne olduğunu ne olması gerektiğini çok iyi biliyordu. Milliyetle millet farkını da…
Yine savunmasında
“Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dâhil sizlersiniz ve sonunda idam isteğiyle buraya getirildik, Türkiye’nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik, bunun aksini iddia edenler vatan hainidir.” diyerek Atatürk’ün Türk Milleti tarifinden (2) yola çıktığını ispatlıyordu.
Eylemliliğini, yöntemini bir yana bırakalım örgütünü adlandırırken başına Türkiye konulmuş olması anlamlıdır. Tekrar savunmasına bakalım:
“Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyorum. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Kurtuluş savaşını da yerli yerine oturtmak gerekir. Biz elli sene evvel kurtuluş savaşını vermiş bir ülkenin çocukları olarak kurtuluş savaşının gerçek tahlilini yapmaya her zaman muktediriz.”
Bu sözleriyle hareketini Kurtuluş Savasına bağlayan dolayısıyla Atatürk’ün millet tarifinden uzaklaşmadığı görülür. Dolayısıyla karşımızda millet(ulus) kavramını özümsemiş bir Deniz Gezmiş buluruz. Mustafa Kemal Atatürk’ü sahiplendiğini savunmasında dile getiren Deniz Gezmiş, emperyalizmin Türk adını silmede bir başlangıç olarak dayattığı andımızın kaldırılışını sindirebilir miydi?
İşgal kuvvetlerinin dahi 1700’lerden bu yana Türk dediği bir halkın adının anılmasını ırkçılık diye değerlendirebilir miydi?
İki kavim için Türkiye Halkı demiş olması millet, ulus kavramlarının reddi sayılabilir mi? Yoksa ulus, biyolojik ve dinsel hiçbir bağ olmadan iktisadi yaşam birliği temelinde çeşitli etnisiteleri içeren siyasi birliktir. Milliyet iktisadi yaşam birliği gerektirmeyen soy, boy ve din bağlarına dayanan insan topluluğudur mu derdi?
Üstüne basarak vurguladığı iki kavim ana hattıyla bir ulustu.
Deniz ve Denizlerin ne dediği belli “…biz varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden esasen Türk halkına armağan etmiş bulunuyoruz. Türk halkı ve devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız.”
Ya siz “Varlığını Türk Varlığına Armağan” edemeyenler varlık nedeniniz ne?
Tam bağımsızlık ülküsü olmadan demokrasi mi?
Yoksa sosyalizm mi?
Kendinizi kandırıp, güldürmeyin kendinize.
Demokrasi için bağımsızlık dolayısıyla bir egemenlik alanı ve sahibi olarak ulus olmadıkça sıra ne demokrasiye ne sosyalizme gelir.
Antiemperyalist savaşın pusulası olmuş bir ulusun pedagojik yurttaşlık metninde sözde ırkçık var deyip Türk adının haykırılmasına engel olanlar, göz yumanlar, siz Onların adın hiç anmayın. Varlıklarını armağan ettikleri halk anlıyor ve anıyor. Sizin gibilerin hiç nasip olmayan içtenlikle seviyor. Bir internet sitesinde rast geldiğim Murat Erdem çok samimi ve naif ifadesiyle şöyle diyor:”Deniz Gezmiş anne ve babasından çok bu Milletin evladıdır.”(3)
Millet var oldukça Onların anısı yaşatılacaktır.
Varlıklarını bizlere armağan ettikleri yıldönümünün ilk ışıklarında Onların çocukken okudukları 1933’deki haliyle Milli Eğitim Andımızı okumak kabirlerinin aydınlığına aydınlık katacaktır.
42 yıl önce “Biz varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden esasen Türk halkına armağan etmiş bulunuyoruz. Türk halkı ve devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız.”diyerek darağacına yürüyen o koca yürekli genç bilgeler Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’a selam olsun. Sizler Cumhuriyetimizin Emanetçileriydiniz. Hep genç kalacaksınız.
Yener ORUÇ
(1)Savunma metni kaynağı internet siteleri
(2)Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk Milleti denir”
(3) Google taraması 19.12.2012 Sabah gazetesi haberi okur yorumu
ulusalkanal.com.tr