İhanet en yakınlarından geldi
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve kuvvet komutanlarının rehin alınmasının arkasında, komutanların en yakınındaki bazı isimlerin ihanetinin olduğu ortaya çıktı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, darbe girişiminin başlamasıyla Genelkurmay Başkanlığı Karargahında hareketli saatler yaşandı. İlk olarak Orgeneral Akar'ın korumalarının bulunduğu katın demir kapıları kilitlendi. Bu sırada çıkan arbedede komutanın korumalarından bazıları vuruldu.
Ardından subaylar Akar'ı gözaltına almaya kalkıştı. Darbe girişiminde bulunan askerler Orgeneral Akar'a darbe bildirisini de imzalatmaya çalıştı. Buna karşı çıkan Akar'a silah dayandı, boğazı kemerle sıkıldı.
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler de yakın ekibinden bir subay tarafından silah zoruyla rehin alındı. Karargahtaki generaller de darbeye destek verenler tarafından tutuldu. İlk olarak Orgeneral Akar, Genelkurmay Karargahına inen helikopterle darbe girişiminde bulunanlar tarafından üs olarak kullanılan 4. Ana Jet Üs Komutanlığına götürüldü.
Gözleri bağlandı, diz çöktürüldü
Genelkurmay Başkanlığı Karargahında bir süre tutulan diğer generallerin elleri arkadan bağlandı. Gözleri kapatılan komutanlar diz çöktürülerek bir odada tutuldu. Bu süreçte konuşmaları kesinlikle yasaklanan generaller başları birbirlerinin sırtına değecek ve diz çökmüş şekilde karargahtaki bir odada bekletildi. Daha sonra aralarında Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Güler'in de bulunduğu generaller gelen bir başka helikopterle tutulacakları 4. Ana Jet Üs Komutanlığına götürüldü.
Orgeneral Ünal'ı düğünden aldılar
Darbe girişimi sırasında Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve beraberindeki üst rütbeli subaylar katıldıkları düğünde rehin alındı.
Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Şanver'in kızının İstanbul'daki düğününe katılan Orgeneral Ünal, buraya gelen Cougar tipi iki helikopter ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timi tarafından alındı. Bunların arasında Ünal'ın yakın ekibinden, o gün izinli olduğu belirtilen bir ismin de bulunduğu öne sürüldü.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi'nin ise konutuna girişinde darbe yanlısı askerler tarafından alındığı belirtildi. Orgeneral Mendi'nin de rehin alınmasına yakın çalışma ekibinde bulunan bir subayın destek olduğu iddia edildi.
Komutanları rehin alanlar arasında özel kalem müdürü, emir subayı ve astsubayı gibi yakın çalışma ekibinde bulunanların olduğu öğrenildi
Özel Kuvvetler Komutanlığında çatışma
Darbeye destek verenlerden Tuğgeneral Semih Terzi ise beraberindeki askerlerle görev yaptığı Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığına (ÖKK) geldi.
Komutayı ele aldığını belirten Tuğgeneral Terzi ile Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın emir astsubayı arasında karargahta tartışma çıktı. Bunun gerçekleşmeyeceğini ifade eden astsubay, Terzi'yi silahla vurdu. Bunun üzerine Terzi'nin yanındaki askerler Aksakallı'nın emir astsubayını şehit etti.
AK Parti Konya Milletvekili Mehmet Babaoğlu, söz konusu astsubayın Ömer Halisdemir olduğunu belirterek, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da, "Cuntacı sözde generali alnından vurarak darbeyi körelten Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve Niğdemizin gururu Ömer Halisdemir ruhun şad olsun" ifadesini paylaştı.
TEM Daire Başkanı Arslan
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanı Turgut Arslan da darbe girişimi öncesinde Beştepe'deki Jandarma Genel Komutanlığı Karargahına çağrıldı. Düzenlenen bir toplantıya katılması için davet edilen Arslan, burada darbe girişiminde bulunan askerler tarafından rehin alındı. Koruması şehit edilen Arslan'ın ellerinin arkadan bağlanarak başına silahla ateş edildiği anlaşıldı.
"İç savaş amaçlandı"
Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, darbe girişimi sırasında komuta kademesinin sekteye uğratılmak istendiğini belirtti.
Bununla ilgili baskın tarzında bir darbe girişiminin gerçekleştirildiğini ifade eden Ağar, "Bunu yapmaya çalıştılar ama çatışma çıktı. O çıkan çatışmalar zaten darbenin amacına ulaşmasına engel oldu. Ele geçirmeye çalıştıkları kritik alanlarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin darbe karşıtı olan, kanuna sırtını yaslayan güçleri bu darbecilerle çatıştı, darbenin yol haritasını bozdu." diye konuştu.
Darbe girişiminin püskürtülmesinde bunun etkisinin büyük olduğunu belirten Ağar, kışlalar, karargahlar içinde önemli çatışmaların yaşandığını bildirdi. Bu çatışmalarda ciddi kayıpların olduğunu aktaran Ağar, polislerin etkisi ve halkın refleksine de vurgu yaptı.
Ağar, bunun sadece darbe girişi olarak algılanmaması gerektiğini ifade ederek, "Bu bir iç savaş aşamasıydı, iç savaş amaçladı. Darbe girişiminin hedefi iç savaş çıkarmaktı. Darbe bildirisine baktığınızda bunu görürsünüz." dedi.
Güvenlik uzmanı Yarar
Güvenlik uzmanı Mete Yarar ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıllardan beri çeşitli kumpaslarla mücadele ettiğini hatırlattı. Devletini, vatanını, milletini seven birçok askerin bu kumpaslarla ordudan uzaklaştırılmaya çalışıldığını belirten Yarar, "Bir kısmında başarılı oldular bir kısmında olamadılar. Eğer tamamen başarılı olsalardı direnecek kimse olmayacaktı." ifadesini kullandı.
Darbe girişiminde bulunanların bunu ayrıntılı olarak planladığına dikkati çeken Yarar, şunları söyledi:
"Başından beri ayrıntılı işlenmiş bir plan. Basite alınacak bir şey yok. Oyunu bozan birkaç faktör var. Onların hataları yüzünden plan bozulmadı. Oyunu bozan, halkın gücü, siyasetin gücü ve demokrasiye bağlı askeri birimler. Yoksa planlamaya bakıldığında iyi planlanmış, Tek tek alınması gereken bütün insanlar alınmaya çalışılmış. Buradaki ilk amaç siyasetin ele geçirilmesi değil, ordunun ele geçirilmesi."