“Gıda ve içecek sektörü 2017'de dış ticaret fazlası verdi“
"Gıda ve içecek sanayisi, 2017 Ocak-Ekim döneminde, 4 milyar 772 milyon 419 dolar dış ticaret fazlası verdi"
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, "2017 yılının 10 ayında gıda ve içecek ihracatı 8 milyar 715 milyon dolara ulaşırken, ithalat tutarı 3 milyar 942 milyon 971 bin dolar oldu. Gıda ve içecek sanayisi, 2017 Ocak-Ekim döneminde, 4 milyar 772 milyon 419 dolar dış ticaret fazlası verdi." dedi.
Kopuz düzenlediği basın toplantısında sektörün 2017 yılını değerlendirirken, 2018 yılına ilişkin beklentilerini paylaştı.
Türkiye'deki tarım sektörü ve gıda sektörünün dış ticaret verilerine ilişkin bilgi veren Kopuz, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2017 yılı üçüncü çeyrek verilerine göre Türkiye ekonomisinin yüzde 11,1 ile dünyada en yüksek büyüme hızına imza attığını anımsattı.
Kopuz, aynı dönemde en düşük büyümenin yüzde 2,8 ile tarım sektöründe gerçekleştiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Tarım sektörü yılın 9 aylık döneminde ise yüzde 3,3 büyüme gösterirken, tarımsal hasıla da, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 artışla 137 milyar lira olarak gerçekleşti. Yıllardır dış ticarette fazla veren sektörlerin başında gelen Türkiye gıda sektörü, bu özelliğini 2017 yılında da sürdürdü. TÜİK ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre, 2017 yılının 10 ayında gıda ve içecek ihracatı 8 milyar 715 milyon dolara ulaşırken, ithalat tutarı 3 milyar 942 milyon 971 bin dolar oldu. Gıda ve içecek sanayisi, 2017 Ocak-Ekim döneminde, 4 milyar 772 milyon 419 dolar dış ticaret fazlası verdi."
"Tarım ve gıdada gümrüksüz ithalat"
Kopuz, 2017 yılında çok tartışılan uygulamaların başında bazı tarım ve gıda ürünleri ithalatında gümrük vergilerinin düşürülmesi ya da sıfırlanmasının geldiğini anımsattı.
Tarım ürünleri ve gıda fiyatlarındaki dalgalanmaların enflasyona etkisi konusundaki tartışmalara, geçen yıl alınan ithalat kararlarının da eklendiğini belirten Kopuz, Gıda Komitesi kararları doğrultusunda tarımsal üretim açığı olan ürünlerde fiyat artışlarının önüne geçmek amacıyla gümrük vergilerinin düşürülmesi ya da sıfırlanması yoluyla ithalatın kolaylaştırıldığını aktardı.
Şemsi Kopuz, çeşitli tarihlerde yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararları ile canlı hayvan, kırmızı et, tahıl, bakliyat ile hayvan yemleri ithalatında gümrük vergileri düşürüldüğüne ya da sıfırlandığına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) hububatta, Et ve Süt Kurumu da canlı hayvan ve kırmızı ette gümrüksüz ithalat için yetkilendirildi. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, gümrük vergisinde indirime gidilen ürünlerde ocak-eylül döneminde 1,18 milyar dolar tutarında, 4,9 milyon ton gıda ürünü ithal edildi. İthalatın miktar bazında yüzde 80'i, değer bazında ise yüzde 69'u dahilde işleme rejimi kapsamında gerçekleşti. İç piyasada tüketilmek üzere ithal edilen 963 bin ton ürünün parasal tutarı ise 368,7 milyon dolar oldu.
Fiyatlarda istikrar için tarım ve gıda ürünlerinde ithalat, kısa vadeli bir çözüm olarak düşünülmelidir. Uzun vadede ise ithalata dayalı politikalar, çiftçimizin yaptığı tarımsal üretime ve bu ürünleri hammadde olarak kullanan gıda sanayinin aleyhine sonuçlar doğurur. Temennimiz, arz açığı olan ürünlerde üretim artışı sağlanması ve ithalata son verilmesidir."
"Vergi artışları sektörü ve tüketiciyi olumsuz etkiler"
Kopuz, aralık ayında çıkarılan Torba Yasa ile bazı içeceklere de ÖTV getirildiğini hatırlatarak, "Gıda gibi yaşamımızı sürdürmek için vazgeçilmez olan ürünlerde yeni vergi uygulamaları ya da vergilerin artırılması, sektörün yanı sıra fiyatları da yansıması nedeniyle tüketicileri doğrudan ilgilendirmektedir. Bu yönüyle, yüksek enflasyonun gerekçesi olarak gösterilen gıda enflasyonu ile mücadele kapsamında atılan adımlar ile de çelişmektedir." ifadelerini kullandı.
Gıda sektörünü yakından ilgilendiren bir başka düzenlemenin de, OHAL kapsamında 24 Aralık'ta çıkartılan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu ve Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (TAPDK) kapatılması olduğunu bildiren Kopuz, her iki kurumun görev, yetki ve sorumluluklarının Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na devredildiğini hatırlattı.
Şemsi Kopuz, şeker ile tütün ve alkol piyasalarında söz sahibi kurumların artık işlevsiz hale geldiğini, dolayısıyla bu kurumların kapatılarak, yetkilerinin tarım ve gıda alanında büyük yetkinliğe sahip Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na devrini 'doğru bir karar' olarak nitelendirdi.
"Devlette devamlılık esastır." diyen Kopuz, "Şeker Kanunu kapsamında kotaları belirlemek de dahil çeşitli görevleri yerine getiren Şeker Kurumu ile tütün ve alkol piyasasında sahte ve kaçak ürünlerle mücadelede söz sahibi TAPDK'ın görev alanları, boşluk kaldırmayacak kadar önemlidir. Bu nedenle beklentimiz, Bakanlığın kısa süre içerisinde gerekli organizasyonu yapıp, işler hale getirmesidir." değerlendirmesini yaptı.
"İklim değişikliği gündemimizin ilk sıralarında"
TGDF'nin 2017 yılı faaliyetleri hakkında da bilgi veren Kopuz, derneğin Türkiye gıda sektöründe faaliyet gösteren iki bini aşkın firmayı çatısı altında toplayan 27 sektörel üye derneği ile sektörün en büyük sivil toplum kuruluşu olduğunun altını çizdi.
Kopuz, geçen yıl sektörü ilgilendiren konulardaki mevzuat hazırlıklarında kamu ile yoğun iş birliği yaptıklarını aktararak, şu bilgileri verdi:
"Türkiye gıda sektörü olarak üretimimizle, istihdamımızla, ihracatımız dünya pazarlarında daha fazla yer alabilmek adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye gıda ve tarım üretimini de doğrudan etkileyen iklim değişikliği de gündemimizin ilk sıralarında yer alıyor. Bu kapsamda, İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi sayın Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu başkanlığındaki bir ekip tarafından hazırlanan Türkiye İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik Raporu'nu, sektöre ve kamuoyuna sunduk. Raporumuzun hem sektör firmalarımızın hem de kamunun bu konuda atacağı adımlar için yol gösterici olacağına inanıyoruz."
Kopuz, aralık ayında gerçekleştirdikleri Gıda Savunması Çalıştayı'na da dikkati çekerek, özellikle ABD'ye ihracatta bir ön koşul haline gelen gıda savunmasının, ihracat açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Düzenlenen çalıştayla ABD pazarının yanı sıra diğer ihraç pazarlarında da varlıklarını korumak ve pazar paylarını artırmak için bu önemli konuda sektör firmalarını bilgilendirdiklerini dile getiren Kopuz, 2018 yılı için, gıdanın fiyat artışları ya da vergilerle anılmadığı, tüm paydaşlarıyla birlikte daha çok üretim, ihracat ve kalite artışına odaklandıkları bir yıl olması temennisinde bulundu.