Dışişleri'nden o soruya kaçamak yanıt

Dışişleri Bakanlığı'ndan 'işgal edilen adalar sorusuna yanıt: Yunanistan'la Diyalog ve barışçı çözümler istiyoruz

Dışişleri'nden o soruya kaçamak yanıt

CHP Mersin Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Durmuş Fikri Sağlar, Ege Denizi'nde Yunanistan tarafından işgal edilen 16 adaya ilişkin Dışişleri Bakanlığı'nın cevaplaması istemiyle verdiği soru önergesinde “Vatan toprağımızı koruyamazken, Kudüs'ü koruma çabamızın inandırıcı olması mümkün müdür?” diye sordu. Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen yanıtta, Ege Denizi'nde geçerli bir uluslararası anlaşmayla tespit edilmiş deniz sınırının bulunmadığı belirtilerek, konunun 'diyalog ve barışçı' yollardan çözülmesinin istendiği bildirildi.

GİZLİ ANLAŞMA MI YAPILDI?

CHP'li Durmuş Fikri Sağlar, 25 Ocak 2018 tarihli yazılı soru önergesinde Yunanistan tarafından Ege Denizi'nde 16 ada ve bir kayalığın igal edilmesinin Türkiye için yeni bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. AKP hükümeti tarafından Yunanistan'a adaların boşaltılması için tek bir nota dahi çekilmediği anımsatılan önergede, “Gerekçe, Erdoğan ve AKP hükümetinin 17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliğinden müzakere tarihi alabilmek adına adaların Yunanistan'a verilmesinin kabulü iddiasıdır” denildi. Önergede, AB'den müzakere tarihi alabilmek için söz konusu adaların Yunanistan'a devir edilmesi iddiasının yanıtlanması istenirken, Yunanlılarla TBMM kararı olmadan gizli bir anlaşma yapılıp yapılmadığı soruldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Yunanistan ziyareti sırasında işgal edilen adalar konusunu gündeme getirmemesine de dikkat çekilen önergede, “Vatan toprağımızı koruyamazken, Kudüs'ü koruma çabamızın inandırıcı olması mümkün müdür?” sorusu yöneltildi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilen 16 Nisan 2018 tarihli yanıt yazısında ise şu ifadeler yer aldı:

GEÇERLİ BİR ULUSLARARASI SINIR TESPİTİ YOK

“Ege'de bazı adacık ve kalalıkların aidiyeti ve bununla bağlantılı olarak Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizi'nde geçerli bir uluslararası anlaşmayla tespit edilmiş deniz sınırlarının bulunmaması dahil, iki ülke arasında Ege'de birbirleriyle bağlantılı bir dizi sorun söz konusudur.

SORUN HUKUKİ BİR MESELE

Doğu Ege Adalarının aidiyeti ve silahsızlandırılmış statülerine ilişkin temel belgeler, 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarıdır. Bu antlaşmalar, adaların egemenliği ve silahsızlandırılmaları ile ilgili ayrıntılı ve değişik hükümler ihtiva etmektedir. Bu itibarla sorun Lozan ve Paris Antlaşmalarının ilgili maddelerinin yorumuyla alakalı hukuki bir meseledir. Ayrıca, Ege'deki deniz sınırlarının Yunanistan ile bugüne kadar geçerli bir anlaşma ile belirlenmemiş olması da sorunun diğer bir boyutunu teşkil etmektedir.

DİYALOG YOLUYLA BARIŞÇI ÇÖZÜM

Yunanistan'ın bu konudaki resmi tutumu, böyle bir meselenin var olmadığı yönündedir. Ülkemizin tutumu ise konunun Ege meselelerinin bir parçası olduğu şeklindedir. Bilindiği gibi Ege meseleleri tüm yönleriyle mevcut diyalog kanalları çerçevesinde, bu ülkeyle ele alınmaktadır. Ülkemiz bu sorunların tümüne hakkaniyete uygun olarak ve ülkemizin temel hak ve menfaatleri gözetilerek diyalog yoluyla çözümler getirilmesini arzu etmektedir.

Ege sorunlarının çözümü konusunda izlenen bu politika, sadece hükümetimiz döneminde değil, bu sorunların ortaya çıktığı ilk andan itibaren benimsenen ve bu haliyle partiler üstü nitelik taşıyan bir devlet politikasıdır. Ege sorunlarının bu anlayış içerisinde çözüme kavuşturulması gerektiğine inanılmakta ve çalışmalarımız tüm devlet kurumları ile birlikte bu yönde yürütülmektedir.

Ülkemiz Ege'nin iki ülkeyi birleştiren ortak bir deniz olduğunu savunagelmektedir. Türkiye bu anlayışla, Ege sorunlarının iyi niyetle, hakkaniyete uygun ve barışçı bir şekilde çözüme kavuşturulmasını arzu etmektedir. Ege sorunlarının çözümü konusunda izlenen ve bu sorunların ortaya çıktığı ilk andan itibaren benimsenen bu politikada herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

YUNANİSTAN'IN TEŞEBBÜSÜNÜ KABUL ETMEYİZ

Yunanistan'ın statüsü tartışmalı coğrafi formasyonlar üzerinde yaratması muhtemel fiili durumları kabul etmeyeceğimiz ve teşebbüs edilmesi halinde bunların hukuki açıdan bir sonuç doğurmayacağı hususu başta olmak üzere, tüm Ege sorunlarına ve bunların çözümüne ilişkin görüşlerimiz, gerek mevcut diyalog mekanizmaları çerçevesinde Yunan makamlarıyla, gerek Bakanlığımızın 1996 yılından bu yana yaptığı muhtelif açıklamalarla iç ve dış kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Aydınlık