Ara Güler: Zavallı Amerika'nın nesi var?
"Ara Güler hikaye anlatan fotoğraflar çekiyor, İstanbul'un hikayesini anlatıyor, Afrodisyas'ın, Dali'nin, Picasso'nun hikayesini anlatıyor. Bu, hakikaten bizim üzerinde çok kafa yormamız gereken bir şey. Çünkü biz hikayeleri, masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Biz büyük hikayeleri, masalları, destanları olan bir milletiz ama bugün hikaye anlatmayı unuttuk"
Üsküdar Belediyesi tarafından "Foto Muhabiri Ara Güler'e Vefa Gecesi" düzenlendi.
Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen programda konuşan Ara Güler, dünyada en mühim bilginin tarih olduğunu, çünkü ancak tarih ile geçmişin öğrenilebileceğini söyledi.
Amerikalı bir gazetecinin yanında yetiştiğini dile getiren Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarını çekmesine ilişkin, "Bir gün bir yere gittik. Bir şey alıyordum. Orada bana yakın oldu. Bir süre evine gittim. Resimlerini çektim. Bugün de gelir diye düşündüm, gelmedi. Bugüne kadar kaç cumhurbaşkanı geçti bizden, 20 tane, 30 tane geçti. Bir tanesi de kafa tutmadı ya kimseye. Yani onun o tarafı hoşuma gidiyor. Niye çekinsin ki biz devletiz be, Osmanlı'dan geliyoruz biz. Uygur yazılarını Moğolistan'da çektim. Bütün bunlar var. Onların nesi var? Zavallı Amerika'nın nesi var?" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise konuşmasında, Güler'in sözünün altını çizerek, "Foto muhabirliği tarihe düşürülmüş bir kayıt, tarihi dondurmak, o anı yakalamak aslında, bizim medeniyetimizin çok önemli değerlerinden birisine atıfta bulunuyor." ifadesini kullandı.
Fotoğraf karelerinde anı yakalamanın önemine vurgu yapan Kalın, şöyle devam etti:
"Fotoğraf karelerinde o an, tarihi bir an da olabilir, yoğurtçunun anı da, 1952'de, 1988'de, 2018'de de olabilir ama o an öyle bir şeydir ki sizin iradenizin dışında bir şeydir. O an gelir ve size adeta 'ben geldim' der ve sanatkar ruhlu ya da alıcısı açık olan kişi, sanatçı, fotoğrafçı her neyse o anı yakalar. Bu bir müzisyen olur, besteye dönüşür. Bir fotoğrafçı olur, fotoğraf karesine dönüşür, bir yönetmen olur, filme dönüşür vesaire. Bu özellikle her şeyin subjektifize edildiği bu çağda aslında üzerinde çokça düşünmemiz gereken bir şey. Ortada bizi aşan bir gerçeklik var. Biz o gerçekliğin bir parçasıyız."
"Öyle anlar vardır ki, o anı ancak bir defa yaşayabilirsiniz"
"Anı yaşamak" kavramına da değinen Kalın, "Bizim irfan geleneğimizin çok önemli temalarından birisidir. Özellikle İbnu'l Arabi, anın çocuğu olmaktan bahseder. Yani öyle anlar vardır ki, o anı ancak bir defa yaşayabilirsiniz. Arif olan kişi ilahi makamla sürekli irtibat halinde olduğu için, aslında her anı dolu dolu yaşayan kişi demektir. Bizim bu anlık iletişim çağında, kaybettiğimiz değerlerden ya da kıymetlerden bir tanesidir bu." değerlendirmesinde bulundu.
"Fotoğraf sanat değildir. Çünkü hakikatin bir parçasını yakalayan bir şeydir." diyen Kalın, şunları söyledi:
"Çok önemli bir şey söylüyor Ara Usta. Malum 'sanat sunidir' cümlesi, gerçi bize İngilizceden çeviridir, 'art is artificial'. Öyledir. Sanat yapılan, edilen bir şeydir. O manada sunidir. Yapaylık anlamında değil de. Bir şeyleri bir araya getirirsiniz. Tuvali, boyayı alırsınız. O suretten bir mana çıkartırsınız. Aslolan da zaten suretlerin ötesindeki manayı kavramak değil midir? Boyayı, kağıdı alıyorsun. Makineyi, enstrümanı alıyorsun. Onlar birer araç, suret. Onların ötesindeki manayı bulmaya çalışıyorsun. Ara Ustanın foto muhabirliği ve gerçeklikle olan ilişkisi bana hep şunu çağrıştırdı."
İbrahim Kalın, Ara Güler'in hikaye anlatan fotoğraflar çektiğine işaret ederek, "İstanbul'un hikayesini anlatıyor, Afrodisyas'ın, Dali'nin, Picasso'nun hikayesini anlatıyor. Bu, hakikaten bizim üzerinde çok kafa yormamız gereken bir şey. Çünkü biz hikayeleri, masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Biz büyük hikayeleri, masalları, destanları olan bir milletiz ama bugün hikaye anlatmayı unuttuk. Eskiler buna tahkiye sanatı derdi, hikaye anlatma sanatı. Hikayelerimizi unuttuk. Düşünün, Binbir Gece Masalları'ndan Leyla ile Mecnun'a, Yusuf ile Züleyha'ya, Mem u Zin'e, onlarca hikayeye kadar. Bunlar bizi var eden tasavvurumuzu inşa eden büyük hikayeler, anlatılar ve bunlar yüzlerce yıla yayılmış, inşa edilmiş, her nesil tarafından üretilmiş hikayeler." şeklinde konuştu.
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen de Güler'in fotoğraflarında hayatın içinden birçok duygunun yer aldığını vurgulayarak, "Onun objektifinden yansıyanlar bazen yorgun bir şehri, bazen çetin bir mücadeleyi, bazen tükenmez bir umudu ve bazen de sadece mutluluğu anlatır." dedi.
Programda tarihi bir yolculuk yapacaklarını söyleyen Türkmen, şunları kaydetti:
"Bu güzel akşam bizim için iki açıdan çok önemli. Birincisi tarihimizi, kültürümüzü, dünyada gurur duyduğumuz değerlerimizi, gençlerle, kadınlarla, çocuklarla, yetişkinlerle, yaşayan günümüzün değerleriyle buluşturma adına özel bir akşam ama bundan da öte bu akşam hepimiz için bir vefa, saygı gecesi. Ne mutlu bizlere ki Ara Güler gibi büyük sanatçıların değer kattığı bir ülkede yaşıyoruz. Bize göre Ara Güler, tüm zamanların en büyük fotoğraf ustasıdır."
"Güler, Yavuz gemisinin hikayesini yapmıştır"
Foto muhabiri Coşkun Aral da, Güler'e 45 yıldır çıraklık yaptığını, fakat hala ona kalfa olamadığını dile getirdi.
Ara Güler'in ayrıca tanınmayan birçok özelliğinin olduğuna dikkati çeken Aral, şunları anlattı:
"Belgeselci olduğunu biliyor musunuz? Üstelik Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan önce milyonlarca kilometrekare Osmanlı'nın bugün 765 bin kilometrekareye inmesine yol açan Birinci Dünya Savaşı'nın sonucu değil, başlatıcısı olarak tanımlanan bir geminin, Yavuz'un hikayesini yapmıştır. Söküldüğü gün devreye girip, günlerce o geminin söküm hikayesini yapmıştır ama ne yazık ki ülkemizin bir kaderi vardır. Sansür denilen şey. O filmin orijinallerini getirmek bana nasip oldu, yıllar sonra 1980'lerde New York'tan. O zamanlar ne yazık ki Türkiye'de o belgeseli yayınlamadılar. Şu anda 'Kahraman'ın Sonu' olarak onu izleme imkanımız var. Hakikaten insanlık tarihini, ülke tarihini özellikle Birinci Dünya Savaşı'nı anlatan bir kurmaca film."
Foto muhabiri Ercan Arslan da foto muhabirlerinin tarihi fotoğraf makinalarıyla yazdığını belirterek, "Ülkemizde bu işi yapanların başında kuşkusuz Ara Güler geliyor. Biz onu Türk fotoğrafında bir istasyon olarak görüyoruz. O, foto muhabirlerinin çıtasını gerçekten zirveye taşımış biridir." diye konuştu.
Arslan, Güler'in İstanbul'a olan aşkını hatırlatarak, "Güler'in çektiği fotoğraflar bu ülkenin görsel belleğini oluşturuyor. Dolayısıyla bu fotoğraflar bizim geçmişimizle bağımızı kuruyor. Güler'e sahip çıkmak, ona saygı duymak geçmişimize sahip çıkmaktır. Çünkü biz o fotoğraflar sayesinde geçmişimizle kontak kuracağız." ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı Fotoğraf Editör Yardımcısı Erhan Sevenler ise Güler'i sözlerle anlatmanın zor olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Çocukluğumuzdan beri onun fotoğraflarını izledik. Onun yolunda, daha iyi bir foto muhabiri olmak için çaba gösterdik. Bize hep, 'İyi bir foto muhabiri olabilirsiniz ama öncelikle iyi bir insan olmalısınız' derdi. Biz de fotoğraf karelerimizde her zaman makinayı aradan çıkartarak, insanların, onun da yaptığı gibi, arada hiçbir şey olmadan dünyayı gözlemlemesini bekledik. Hala bunu yapmaya çalışıyoruz."
Etkinlik öncesinde Ara Güler, Nevmekan'da "Bir Göz, Bir Makine ve Gerçek" başlıklı kitabını katılımcılar için imzaladı.