Şirket gelirini artırmanın yolu “zarafetten“ geçiyor

Zarafet Akademi Kurucusu, İletişim ve Zarafet Uzmanı Dumanlı: "Kurulduğumuz günden bugüne Türkiye'de şirketler çalışanlarının zarafet, etiket ve protokol eğitimi almasına büyük önem veriyor ve yoğun bir eğitim talebinde bulunuyorlar. Çalışan ve yöneticilerin günlük zarafet ve protokol kurallarına uymalarının şirket gelirlerini artırdığını gözlemledik"

Şirket gelirini artırmanın yolu “zarafetten“ geçiyor

Zarafet Akademi Kurucusu İletişim ve Zarafet Uzmanı Gökhan Dumanlı, “Akademimizin kurulduğu günden bugüne Türk şirketleri çalışanlarının zarafetine önem veriyor, eğitim talebinde bulunuyorlar. Çalışan ve yöneticilerin günlük zarafet ve protokol kurallarına uymalarının şirket gelirlerini artırdığını gözlemledik." dedi.

Dünyada ve Türkiye'de tüketici farkındalığının her geçen gün artması, tüketicinin trendi belirleyen taraf olmaya başlaması, ürün ve hizmet sunan şirketleri ek rekabet stratejileri belirlemeye yönlendirdi.

Maliyet avantajı, teknoloji entegrasyonu, çevreye katkı gibi alanlara yaptıkları yatırımlarla müşteri tarafında fark yaratmaya çalışan şirketler, son yıllarda sosyal yatırım ve çalışanların eğitimleri için de önemli kaynak ayırmaya başladı.

Bu kapsamda Türkiye'deki çoğu büyük şirketin eğitim kurumlarının kapısını çaldığını belirten Zarafet Akademisi Kurucu Eğitmeni Dumanlı, Türk şirketlerin müşteri nezdinde ayrıcalıklı yer tutmak amacıyla yapılan sosyal yatırımlarına ilişkin bilgi verdi.

Günlük hayatta olduğu gibi iş hayatında da zarafetin önemine değinen Dumanlı, şunları anlattı:

“Tarihten bugüne hep değerlere önem veren bir toplumduk. Osmanlı dönemine bakın, protokol ve toplumsal görgü kuralları çok önemliydi. Özellikle Kanuni döneminde devlet büyüklerinin unvanları, resmi kıyafetler, saygı kuralları, törensel düzenlemeler gibi çalışmalar teşrifat (Protokol Tüzüğü) olarak ifade edilirken, sosyal yaşamdaki nezaketin karşılığı ise adab-ı muaşeretti. Öyle ki, pencerenin önünde sarı çiçek varsa eğer 'Bu evde hasta var. Evin önünden geçerken, hatta bu sokaktan geçerken gürültü yapma.' anlamına gelirdi. Bunlar masal değil, gerçekten o dönem uygulanan ve yazılı olmayan nezaket kuralları.

Günümüzde kalabalıklaşma, teknoloji kullanımının artması, kişiler arası iletişimin akıllı telefonlarla birlikte iki-üç kelimeye inmesi, duygusal bağın gücünün azalmasına, dolayısıyla bu kuralların da unutulmasına yol açtı. Sevindirici olan şu ki, son yıllarda bireylerde ve hatta şirketlerde bu algı yeniden tersine dönmeye başladı."

Farkındalığın artmaya başlamasının, kişilerin ve kurumların bu konulardaki eğitim ihtiyaçlarını hissetmesine neden olduğunu dile getiren Dumanlı, kariyer, yönetim, liderlik, kurum ve kuruluşların temsili için bu konulardaki farkındalığın da büyük önem taşıdığını anlattı.

"Çünkü kişilerin ve kurumların etiketleri kendilerini yansıttıkları sürece başarı adına etkili oluyor." diyen Dumanlı, "Ve iyi belirlenmiş ve kişiyi tam yansıtan bir iş etiketi, kişisel karizma, kariyer ve başarıyı, bunun yansıması da kurumsal başarıyı tetikliyor. Bir işletmenin en önemli kaynağı insan ve eğitimin bu anlamda hem motivasyon hem de verimliliğe çok ciddi etkisi oluyor." değerlendirmesini paylaştı.

"Protokolde 'merhaba' diye bir kelime yok”

Verdikleri eğitimlerden bahseden Dumanlı, yaptıkları işi "doğru bilgiyi en etkili şekilde sunmak" olarak tanımlayarak, ''21. yüzyıl, hem kişisel gelişimde, hem yönetimde ve liderlikte, hem de kurum kültüründe farklı dinamikleri kabullenme ve kendi değerlerimiz ile birlikte uygulama ve geliştirme gibi denge değişimlerinin yaşanmasına vesile oldu. Yani artık bilgiye sahip olmaktan daha çok sahip olduğumuz bilgiyi nasıl sunduğumuz önem kazandı.'' dedi.

Dumanlı bireylere yönelik eğitimlerde kişi sayısını 10 ile sınırlı tuttuklarına işaret ederek, dünyada zarafetin ve protokolün artık şirket politikası haline geldiğini, Türk şirketlerin de bu konuyu gözden kaçırmadıklarını söyledi.

Özel şirketlerin yanı sıra kamunun bu alana yaptığı yatırım ve verdiği önemin çok değerli olduğunu belirten Dumanlı, "Çok sayıda kamu kurumundan seminer, eğitim daveti alıyoruz. Bu benim için çok değerli. Kamunun bu alanda öncülük yapması, şirketlerin farkındalık kazanmasını da tetikliyor. Şu an Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesindeki birliklere, İMMİB, GAP Özel İdaresi ve daha birçok kamu kuruluşu ile şirketler bünyesinde eğitimlerimiz devam ediyor. Kamunun ve şirketlerin zarafeti önemsemesi Türkiye için çok sevindirici." ifadelerini kullandı.

Gökhan Dumanlı, eğitimlerin içeriklerine ilişkin de bilgi verdi. "Örneğin protokolde 'merhaba' diye bir selamlama şekli yoktur, 'saygılarımla' vardır. Genel Sekretere 'Mehmet Bey' diye hitap edemezsiniz, 'Genel Sekreterim' diye hitap etmek gerekir." bilgisini veren Dumanlı, kurumsallaşma ve görünürlük için küçük detay gibi görünen çoğu kelimenin güçlü etkileri olduğuna dikkati çekti.

"E-posta atmanın bile bir yöntemi var"

Şirketler için zarafet kurallarının önemine işaret eden Dumanlı, "E-posta atmanın bile bir adabı var. Şirketler itibar yönetimi yapmak ve marka algısını güçlendirmek adına çalışanlarının bu anlamda eğitimine önem veriyor. Gerçekleştirdiğimiz eğitimlerde, kılık kıyafetten, e-posta atımına, karşındakini dinlemenin öneminden, telefonda konuşma biçimine kadar çok yönlü bilgiler veriyoruz." dedi.

Dumanlı, özellikle 4-5 yıldır Türk şirketlerin çalışanlarının zarafetine büyük önem verdiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Holdingler, şirketler artık çalışanlarının ve yöneticilerinin zarafet ve protokol dersi alması için bizden eğitim talebinde bulunuyorlar. Verdiğimiz eğitimleri takip eden süreçlerde çalışan ve yöneticilerin günlük zarafet ve protokol kurallarına uymalarının şirket gelirlerini artırdığını gözlemledik. Aynı şey çalışanlar için de geçerli. Bizden eğitim alan çalışan benzer eğitimin yöneticisi tarafından alınıp alınmayacağını da sorguluyor. Sadece para ile motivasyon sağlanan bir çalışan yok artık. Şirketler kadar çalışanlar da, şirketinin, yöneticisinin diğerlerinden farklı olmasını istiyor.

Aynı şey tüketici tarafında da geçerli. Dünyada olduğu gibi Türk tüketiciler de ürün ve hizmet satın aldıkları şirketlerin farklı olmasını, muhataplarının daha kibar, daha zarif olmasını bekliyor. Tüketiciler zarafete artık fiyattan daha fazla önem verir hale geldi, iletişimi, iletişim dilini önemsiyor. Bu yüzden de özellikle son günlerde şirketlerden 'Sosyal medya kullanımı'nı öğretmemiz için gelen talepler arttı. Tüketici şirketin sosyal medya dilini bile önemsiyor, oraya yazılan yanlış bir kelime artık şirketler için 'müşteri kaybetmek' anlamına geliyor."

İş yaşamı ve sosyal yaşamın içindeki incelik ve detayları anlattığı "Ve Zarafet" kitabına atıfta bulunan ve özellikle şirketlerin çalışanları için toplu alımlar yaptığını anımsatan Dumanlı, giyimin, ses tonunun, hitabet şeklinin, beden dilinin, seçilen kelimelerin, yemek yeme şeklinin, kartvizit sunma şeklinin, hatta sipariş edilen yemeğin türünün bile profesyonel başarı söz konusu olduğunda eğitimin ve deneyimin de önüne geçen önemli etkenler arasında olduğunu dile getirdi.

"Türkiye'nin ekonomik itibarı için zarafet artık fiyat ve ürün kadar önemli"

Verdikleri eğitimlerin Türkiye'nin yurt dışındaki algısı için de çok önemli olduğunun altını çizen Dumanlı, şirketlerin zarafete verdikleri önemin dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine girme hedefinde olan Türkiye ekonomisine büyük katkı sağladığını aktardı.

Dumanlı gelen yatırımcıların özellikle Avrupa'da oldukça yaygın olan "Zarafet ve Protokol Kuralları"na önem veren şirketler olduğuna dikkati çekerek şu bilgileri verdi:

"Yabancı yatırımcıların gözünde Türk şirketlerin itibarı dolayısıyla Türkiye ekonomisinin itibarı çok önemli. Kamunun zarafete verdiği önemin de buradan kaynaklandığına inanıyorum. İhracatta önemli ülkelerden biriyiz ve hedeflerimiz çok büyük. Dünyanın her ülkesine dokunuyoruz. Türk yatırımcılar dünyanın her yerine giderek Türkiye'yi ve Türk milletini temsil ediyorlar. Yine gelen yabancı yatırımcılar, burada görüştükleri şirket çalışan profillerinden Türk insanına ilişkin bir profil oluşturuyorlar kafalarında.

Dolayısıyla bireyler ve şirketler olarak ne kadar iletişime önem verir, zarafet kurallarına uyar, gittiğimiz yerlerde ve gelen yabancılarla olan ilişkilerimizde bu kuralları kullanırsak rekabet tanımında o kadar öne çıkarız. Ürün ve mal çeşitliliğin artması tek başına artık yeterli değil. Farkındalık yaratmamız lazım. Yatırım çekmek, algı ve itibar yönetmek, şirkete yatırımcı bulmak, marka algımızı güçlendirmek, Türkiye'nin ekonomik itibarı için zarafet artık fiyat ve ürün kadar önemli."

Gökhan Dumanlı, Türkiye'nin dört bir yanından eğitim ve seminer davetleri aldıklarını belirterek, "Bu çok değerli. Demek ki bazı şeylerin farkına varmışız ve en önemlisi adım atmaya başlamışız. Bireylerin, şirketlerin ve özellikle kamunun bu alana eğilmesi, farkındalık kazanması Türkiye için değerli." diye konuştu.

tüketici