"Gençliğe yaraşan yeni bir dünya kuracağız"

Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Fas'ın Tanca şehrinde düzenlenen 1. Uluslararası Gençlik Forumu (IYF)'na katıldı. 27-29 Mayıs tarihleri arasında 5 kıta, 40’tan fazla ülke ve 250’den fazla gençlik temsilcisinin katılımıyla düzenlenen etkinlik, dört tartışma oturumunun ve kapanış töreninin ardından sona erdi. Forumun sonunda konuşmacılara plaketler takdim edildi ve “gençliğe yaraşan bir dünya” başlığıyla bir sonuç bildirgesi ilan edildi.

"Gençliğe yaraşan yeni bir dünya kuracağız"

 Fas’ın Atlas Okyanusu ile Akdeniz’i birbirine bağlayan Tanca şehrinde 1. Uluslararası Gençlik Forumu (IYF) tamamlandı. 27-29 Mayıs tarihleri arasında 5 kıta, 40’tan fazla ülke ve 250’den fazla gençlik temsilcisinin katılımıyla düzenlenen etkinlik, dört tartışma oturumunun ve kapanış töreninin ardından sona erdi. Forumun sonunda konuşmacılara plaketler takdim edildi ve “gençliğe yaraşan bir dünya” başlığıyla bir sonuç bildirgesi ilan edildi.

 Fas Parlamentosu’nda grubu olan İlerleme ve Sosyalizm Partisi’nin (PPS) gençlik kolu Fas Sosyalist Gençliği’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte, Türkiye’yi Vatan Partisi Öncü Gençlik ve Türkiye Gençlik Birliği (TGB) temsil etti. Öncü Gençlik Genel Başkanı Barış Demiralay’ın gençlik adına 5 açılış konuşmasından birini yaptığı etkinliğin ikinci gününde TGB Genel Başkanı Dilek Çınar birinci,  Türk heyetin konuşmaları soru cevap bölümleri ve oturum sonlarında yoğun bir ilgiyle karşılandı.

 ‘KENDİ KÜLTÜRLERİNİ TÜM DÜNYAYA DAYATTILAR’

Forumun birinci oturum, küreselleşmenin yarattığı zorluklara verilecek yanıtlar üzerineydi. Bu oturumda öne çıkan konuşmacılardan Fas Muhammed V Üniversitesi profesörü Mohammed Al-Misbahi, Anglosakson dünyanın küreselleşme süreciyle birlikte kendi evrenselciliğini tüm uygarlıklara ve dünya milletlerine dayatmaya kalktığına dikkat çekti. Al-Misbahi, Batı’da insanı üretim-tüketim döngüsüne hapseden, buna indirgeyen bir felsefenin doğduğunu, ancak insanın bu dar çerçevenin çok ötesine geçen boyutları olduğunu vurguladı.

 Aynı oturumda Casablanca’da yer alan Hasan II Üniversitesi’nin felsefe profesörü Mokhtar Benabdelaoui, Sierra Leone Gençlik Elçisi Shiku Foryoh ve İspanyol Endülüs Partisi lideri Muhammad Idris birer konuşma yaptı. Son olarak TGB Genel Başkanı Dilek Çınar, ‘Yeni bir dünya doğuyor.’ cümlesiyle başlayan bir konuşmayla dinleyicilere seslendi.

 ‘DEVLET VE KAMU VAZGEÇİLMEZ’

Toplantının ikinci oturumunda korona sonrası dünyada demokrasilerin nasıl korunacağı sorusuna yanıt arandı. Ürdünlü kadın milletvekili Asma Al-Rawahneh, demokrasinin Batı’dan dayatıldığı gibi tek tipte olmayacağını, ülkelerin kültürlerine bağlı farklı şekillerde uygulanabileceğini vurguladı. Al-Rawahneh, sosyal medyanın gençliğin gerçek etkileşimlerden uzaklaşıp sanal benlikler yarattığı bir alan yaratmasının tehlikeli olduğunu vurguladı. “Geleceğin ışığı sizlersiniz” dediği gençliği, ülke parlamentolarında gündeme alınacak somut çözüm önerileri üretmeye çağırdı.

 Fas Parlamentosu’nda İlerleme ve Sosyalizm Partisi’nin grup başkanlığını yapan PPS Siyasi Büro Üyesi Azzouz Senhaji, demokrasinin militan bir ısrarla inşa edilebileceğini söyledi. Covid pandemisinin, insanlığın ihtiyaçlarını karşılamada devletin ve kamunun vazgeçilmez rolünü öne çıkarttığını belirten Senhaji, dünyanın yeni bir jeopolitik bir durumda olduğunu ve tüm ülkelerin stratejik bir tercihle kamucu bir kalkınma yolunu seçmesi gerektiğini ifade etti. Oturumda Faslı eski bakan ve diplomat Muhammad Ujar, Rabat Muhammed V Üniversitesi Kamu Hukuku profesörü Abedlhafid Admino ve Meksika’dan Elektrisyenler Federasyonu Merkez Yöneticisi Rogelia Garcia Flores de birer konuşma yaptı.

 ‘EN BÜYÜK SORUN EMPERYALİST TEKELLEŞME’

Etkinliğin üçüncü oturumu, yeni kalkınma seçenekleri ve sürdürülebilirlik konusu masaya yatırıldı. Fas Ekonomik, Sosyal, Çevresel Konseyi adına konuşan Abdul-Maqsoud Al-Rashidi, gençlik olmadan hiçbir kalkınma projesinin sürdürülebilir olmayacağının altını çizerek sözlerine başladı. Diplomalı işsizlik gibi bir sorunun ancak merkezi bir planlama ve ekonomik stratejiyle çözülebileceğini söyleyen Al-Rashidi, gençlerin yurtdışına gitmek istemesinin ve beyin göçünün tersine çevrilmesinin mümkün olduğunu belirtti.

 Faslı eski bakan ve PPS siyasi büro üyesi Abd al-Salam al-Sıddıki, Ukrayna-Rusya arasındaki savaşın aslında Batı dünyası ile dünyanın geri kalanı arasında olduğunu söyledi. Savaşın kapitalizmin gayrımeşru çocuğu olduğu söyleyen eski bakan, Marx’ın kapitalizmin çöküşüne dair öngörüsünün savaşlarla ertelendiğini, kapitalizmin savaşsız yaşayamayacağını vurguladı. Ukrayna’da da Batı’daki askeri-sınai kompleksin ömrünü uzatmak için savaşlara başvurduğunu söyledi. “En büyük sorun her şeyi tekelleştiren, ideolojileri, hükümetlerin imkanlarını, araştırma merkezleri ve düşünce dünyasını tekelleştiren emperyalizmdir.” diyen Al-Sıddıki, dünya çapında emperyalizm karşıtı bir cephe kurmanın yegâne kurtuluş olduğunu ifade etti.

 Aynı oturumda Çin Gençlik Federasyonu Orta Doğu ve Kuzey Afrika Temsilcisi Qiu Bin, Çin’in gençlik alanında yaptığı çalışmaları anlatan kapsamlı bir sunum yaptı. Eski bakan ve PPS siyasi büro üyesi Sharafat Afilal ve Asya İş Konseyi Başkanı Khaled Mohammed Farouk da konuşma yaptı.

 ‘ARAP BAHARI DENGESİZLİK YARATTI’

Forumun sonuncu oturumu ise aşırılıkçılığa ve gençlik arasında hoşgörüsüzlüğe karşı mücadele başlığıyla toplandı. Bu oturumda öne çıkan konuşmalardan birini yapan Ürdün Komünist Partisi’nden Omar Emil Awad, Ukrayna kriziyle birlikte Avrupa’nın ayrımcılığının net bir şekilde ortaya çıktığını söyledi. Küreselleşmenin, uluslararası şirketlerin üçüncü dünyayı sömürmesi için gerekli imkanları yarattığını söyleyen Awad, tüm dünyayı kirleten gelişmiş ülkelerin sahte çevre ve iklim toplantıları yaptığını ve bunlar marifetiyle üçüncü dünyanın sanayileşmesine karşı çıktığını ifade etti. Emperyalizmin Facebook ve Twitter gibi platformlarla bilgiyi de tekelleştirmeye başladığını ifade eden Awad, bu mecraların ‘algoritmalar’ marifetiyle direniş hareketlerini sansüre uğrattığını belirtti. Arap Baharı denilen furyanın daha dengesiz toplumlar yarattığını söyleyen Awad, ilerici hareketlerin, aşırılıkçılıkla mücadele için bunun kaynağına, yani küreselleşmenin derinleştirdiği eşitsizlikten en çok etkilenen kesimlere, köylere, taşraya, üreticilere yönelmesi gerektiğini belirtti.

 Bu son oturumda PPS merkez komite üyesi Jamal Karimi Benchekroun, Sevil Cami İmamı Juan Pedro Jihad Saraosa, Suriyeli gazeteci Diyar Al-Omari de konuştu. Öncü Gençlik Genel Başkanı Barış Demiralay’ın konuşması da bu oturumda yer aldı.

 ÖNCÜ GENÇLİK GENEL BAŞKANI DEMİRALAY: ‘YENİ DÜNYAYI İNŞA İÇİN SAVUNMA DEĞİL TAARRUZDAYIZ’

“Sizlere hepimizin bildiği bir gerçeği yeniden hatırlatmak istiyorum.

 Terörün ve her türden aşırılıkçılığın olduğu bir dünyada hiçbirimiz güvende değiliz.

 Bu ister kendi ülkemiz olsun ister bir toplantı salonu olsun. Bu hepimizin ortak problemidir.

 Hoşgörülü bir dünya güvenliğin sağlanmasıyla ve dayanışmayla mümkündür. Hoşgörülü ve insancıl bir dünya ancak her türlü baskı, sömürü ve yabancılaşmanın ortadan kalkmasıyla kurulabilir.

 Bizim dünyamızda insanlığın mutluluğu, tek tek bütün insanların mutluluğu, toplumların ortak kaderlerinin geliştirilmesi, aşırılıkçılığın ve terörün bütün dünyada yenilmesiyle mümkündür.

 Toplumların ekonomik gelişmesinde ve kalkınmasında müthiş bir dengesizliğin ve yetersizliğin olduğunu görüyoruz. Yoksulluk ve kıtlığın dünyamızın en yakıcı tehditlerinden birisi olduğunu biliyoruz.

 Azgın sömürü ve baskı düzeninin sahipleri, emperyalist-kapitalist sistemin bir avuçluk küresel finans çeteleri, bütün insanlık üzerinde bir dikta kurmak için seferber olmuşlar.

 Öyleyse mücadele hegemonyacılığa; yoksulluğu ve sefaleti yaratan emperyalist ağalara; etnik bölücülüğe, yobaz terörüne; insanı, kendine ve doğasına yabancılaştıran ve çürüten sisteme karşı olmalıdır.

 Aşırılıkların, silahlı çatışmaların, yoksulluğun ve açlığın yol açtığı yıkıcı krizleri önlemenin tek yolu, bütün insanlığı zapt etmeye çalışan hegemonyacılığa karşı en geniş eylem birliğinin sağlamasıdır.

 Hoşgörüsüzlük ve aşırılıkçılıkla mücadele, radikalizm, sömürü, baskı ve terör ortamının ortadan kalktığı bir toplum için ortak bir program geliştirmek zorundayız.

 Bu programda devletlerin bağımsızlığı, paylaşarak gelişme, akıl ve bilimi rehber edinme, ortak tehditleri saptama ve ortak güvenlik geliştirme, insanlığın geleceği için ortak mücadele etme, karşılıklı çıkar ve eşitlik temelinde barışçıl ilişkiler, açgözlülük ve köşe dönmecilikle keskin mücadele, kültürel paylaşımın geliştirilmesi var.

 Bu programla birlikte Dünyamızın barış ve refah için savunmayı değil taarruzu esas alan bir stratejiye ihtiyacı var. Bizler stratejinin mimarları olabiliriz.

 Çağımızın anahtar kavramı insanlıktır. İnsanlığın ortak geleceği, insanlığın gelişimi, insanlığın ilerlemesi çağımızın anahtar tartışmalarıdır.

 Arkada bıraktığımız çağı bir benzetmeyle açıklayacaksak o da “Kabil’in kardeşi Habil’i öldürmesi” olurdu.

 Neden bu örneği veriyorum? Çünkü arkada bıraktığımız çağda liberalizm kardeşi olan hümanizme ihanet etti ve hümanizmi katletti.

 Liberalizmin katlettiği hümanizm yani batı sisteminin, sömürü düzeninin yok ettiği hümanizm, yani insancılık başka bir toplumsal düzende yükseliyor.

 Yeni uygarlık yalnız savaş meydanlarında değil, ekonomide, ticarette, bilimde, kültürde, sanatta, teknolojide hayatın her alanında kuruluyor.

 Sevgi ile sevgisizlik,

İyimserlik ile karamsarlık,

Paylaşmak ile bencillik,

Toplumculuk ile benmerkezcilik,

Halkın çıkarı ile özel çıkar,

Birleşme ile çatışma,

Üretim ile tüketme,

Çalışkanlık ile tembellik,

İnsancıl bir düzen ile hegemonyacılık…

 Bunların aynı anda varolacağı bir dünyamız yok.

 İkisinden birinin hâkim olduğu bir dünyayı yaratmak zorundayız.

 İnsanı yıkıma uğratan açgözlü bencilliğe ve her türlü yabancılaşmaya ve ahlaki çürümeye karşı insancıl bir düzeni kurabiliriz. Bölücü değil birleştirici Yıkıcı değil kurucu Dağıtıcı değil yapıcı olmalıyız.

 Bizlerin kurucusu olduğu yeni uygarlık hümanist, barışçıl, paylaşmacı, iyimser, sevgiden yana, insan için ve insandan insana olacak.”

 TGB GENEL BAŞKANI DİLEK ÇINAR: ‘ZALİMLERİ BERBAD EDEN MAZLUMLARIN BİRLİĞİDİR’

“Size müjdelerle geldik.

 Müjdeler olsun yeni bir dünya kuruluyor.

 Müjdeler olsun ‘mazlum milletler zalimleri mahv ve perişan ediyor.’

 Biz dünyayı değiştirmek için aynı yolda yürüyenleriz. Biz kendini kapitalizmin ve emperyalizmin çürümüş düzenine son vermeye adayanlarız.

 Biz Şirin Ebu Akile gibi zalimin mazluma sıktığı kurşuna göğsümüzü siper edenleriz.

 Biz devrimlerin ateşleyici gücü kadınlar ve gençleriz.

 Savaşı başlatan emperyalistlere devrimle yanıt vereceğiz.

 Çünkü ya devrim savaşı önler ya savaş devrime yol açar!

 Bu yüzden tarihte haksız savaşlar ve haklı savaşlar vardır. Çağımızda haklı ve haksız savaşı ayıran emperyalizme tavırdır. Emperyalist devletlere karşı mazlumlar dünyasında yer alan devletlerin ve milletlerin savaşları haklıdır.

 Örneğin Filistin davası haklı bir davadır, haklı savaştır. Filistin davası, Türkiye davasıdır! Savaşın sonunda zafer görünmektedir! Filistin’in bağımsızlık mücadelesi hiçbir dönemde yalnızca Filistin’in ve Filistinlilerin mücadelesi olmadı. Çünkü Filistin’in İsrail tarafından işgali bölgemize, topraklarımıza ABD kalesi kurulması demekti.

 İsrail, ABD emperyalizminin bölgedeki merkez üssüdür. ABD’nin petrol bekçisi, aynı zamanda Batı Asya’yı, tüm Orta Doğu’yu ve hatta Afrika’yı sömürgeleştirmenin ileri karakoludur.

 Bölgede yeni İsrailler kurmak isteyen ABD emperyalizmi Batı Asya ülkelerinin toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına göz dikti. Bizleri bölmek, bizleri parçalamak ve hatta bizleri birbirimize düşman etmek istediler.

 Suriye ve Irak’ın önemli petrol yataklarını kontrol eden, Doğu Akdeniz’de limanı bulunan, Diyarbakır merkezli kukla bir Kürdistan devleti kurma planları aslında ABD-İsrail ortaklığının bölgede ikinci bir İsrail kurma planıydı. Bu plan İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin silahlı mücadelesiyle bozguna uğratıldı.

 ABD ve İsrail bu plandan henüz vazgeçmiş değildir. Emperyalizmin Batı Asya’daki stratejik hedefi olan kukla Kürdistan yani ikinci İsrail’in kurulması için İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin toprak bütünlüğü bugün de tehdit edilmektedir. İsrail, PKK-PYD-YPG’yi doğrudan desteklemekte, Suriye’ye yönelik saldırı ve işgalini sürdürmekte, Lübnan’ı karıştırmakta ve bölge ülkelerini İran’a karşı kışkırtmaktadır. Hepsi, İkinci İsrail’in kurulması içindir.

 ABD’nin üçüncü İsrail planı Doğu Akdeniz’dedir. İsrail, ABD, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle Doğu Akdeniz’in ekonomik kaynaklarını paylaşmak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’ini yok etmek istemektedir. Tevrat’tan ve Yunan Mitolojisinden alınan Noble Dina ve Nemesis gibi intikam temalı isimlerle yapılan tatbikatlar, İsrail’in Doğu Akdeniz’deki saldırgan amaçlarını ortaya sermektedir.

 Doğu Akdeniz’den Suriye’nin kuzeyine kadar bölgeye yönelen tüm tehditlerin, topraklarımıza, menfaatlerimize dikilen gözlerin arkasında ABD ve İsrail vardır. Güney Kıbrıs’ta bir Üçüncü İsrail’in kurulmak istenmesi, sadece Akdeniz’e kıyıdaş olan bölge ülkeleri için değil tüm mazlum milletler için tehdittir.

 Barışı yaratmak için savaşıyoruz! Burada 40 ülkenin gençleri, devrimcileri olarak ayrı ayrı savaşlar yürütüyoruz. Bu savaşların tamamen bitmesi ve kalıcı bir barışın sağlanması için bir yumruk gibi birlik olmalıyız. Bizi birleştiren, bizi aynı yolda yürüten özlemini kurduğumuz sınıfsız ve sömürüsüz dünyadır. Ülkelerimizin birliği için biz gençler en önde görev alacağız. İlk ve büyük adımı atacağız.

 ABD emperyalizminin ve İsrail siyonizminin bölgemizde kirli, kanlı ve zalim hedefleri varsa, mazlum milletlerin de direnen devletleri, Mustafa Kemal Atatürk gibi ‘ya istiklal ya ölüm’ diyen halkları ve gençliği var.

 Zalimleri berbad eden mazlumların birliğidir.

 Gün birlik olma günüdür.

 Gün emperyalizm destekli teröre karşı mücadele günüdür.

 Şimdi hep birlikte intifada zamanıdır.”

 SONUÇ BİLDİRGESİNDE BİRLİK ÇAĞRISI

Fas Sosyalist Gençliği Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı ve 1. Uluslararası Gençlik Forumu Koordinatörü Said Bakkali, etkinliğin sonunda sonuç bildirisini okudu. "Gençle yaraşan yeni bir dünya kurma" vurgusuyla başlayan bildiride forumun savaşların ve çatışmaların sona erdirilmesi, tüm kültürleri ve kimlikleri kucaklayan bir dünya yaratılması için tematik tartışmaların yapıldığı belirtildi. Bunlar, demokrasinin sorunları, kimlik siyasetleri, küreselleşme, sürdürülebilir kalkınma, iklim, salgın hastalıklar, hoşgörü, aşırılıkçılık, terörizm, adalet olarak sıralandı. Zengin tartışmalar ve içten bir kolektif düşünme ortamı sonucunda belirli ortak noktalara varıldığı ilan edildi. Bildiride özetle şunlar söylendi:

 “Birincisi, koronavirüs pandemisi insanlığın kaderinin ortak olduğunu göstermiştir. Bu durum devletlerin önemini göstermiş ve tüm dünyada insan hayatının öncelikli olduğu bir siyasi gözden geçirme sürecini mecburi kılmıştır. İnsanı merkezine koymayan bir ekonomik büyüme sürdürülebilir değildir.

 İkincisi, dünyadaki savaşlar ve çatışmalar, savaşlardan beslenen, halkların zenginliğini yağmalayan, insanı tüketen ve yabancılaştıran emperyalizmin tek kutuplu sisteminden kaynaklıdır. Forumun bileşenleri, çok kutuplu bir dünya inşa etmek için yapılan tüm inisiyatiflerin savunucusu ve parçası olmayı görevi olarak görür. Bu dünya, karşılıklı saygıya, ortaklaşa eyleme, terörün ve aşırılıkçılığın reddine, adil ve eşit kazanca dayalı olacak; insan onurunu koruyacak ve ulusların kendi kalkınma yollarını seçmesini güvence altına alacaktır.

 Üçüncüsü, Filistin’deki işgal sona ermelidir. Ülkelerin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı, iç işlerine karışmama, temel ilkemizdir. Bugün gerekli olan çatışmaları çözmek için tarafların ve bölge ülkelerinin yer aldığı mekanizmalar oluşturulmasıdır.

 Dördüncüsü, uygarlıkların çeşitliliği ve zenginliğini kucaklayan bir anlayış çok kutuplu dünyanın temellerindendir. Bu barış içinde bir arada yaşamamızı sağlayacaktır.

 Beşincisi, demokrasi hem Doğu hem Batı’nın katkı sunduğu bir kültürel mirastır. Bir grup ülkenin diğerlerine demokrasi dersi vermesi kabul edilemez. Her ülke kendi çeşitli ve farklı tarihsel ve kültürel tecrübe ve geleneklerine göre demokrasisini geliştirme hakkına sahiptir.

 Altıncısı, insanı kendi gerçeğine yabancılaştıran dijital bir devrim çağında yaşıyoruz. Bunu aşmak için bu Forum gibi sorumlu ve yapıcı inisiyatifleri güçlendirmeliyiz.

 Yedincisi, mutlu bir yaşam sürdürülebilir bir kalkınma olmaksızın kurulamaz. Gelecek nesillerin refahı için refahın eşit paylaşımı ve ekosistemin korunması elzemdir.

 Sekizincisi, Tanca’da birincisi düzenlenen Uluslararası Gençlik Forumu sevgi, dostluk, kardeşlik, anlayış ve hoşgörü ortamında yapılmıştır. Bunun, dünya gençliğinin ulusal ve insani değerleri hedef alan aşırılıkçı eğilimlere karşı sorumlu bir diyalog geliştireceği küresel bir gençlik bloğunun yaratılmasına hizmet edeceğini umuyoruz.

 Dokuzuncusu, tüm uluslararası etkinlikleri ve örgütleri, bu değerlere dayanan ve ‘gençliğe yaraşan bir dünya’ kurmak için birleşmeye çağırıyoruz.”

abd türkiye çin vatan partisi türk avrupa tgb Kamu Devlet emperyalizm Ulusal üretim Fas Tanca gençlik forumu