TGB Çin Başkonsolosluğu Heyeti ile görüştü

TGB ile Çin İstanbul Başkonsolosluğu heyetleri Kıtalararası Gençlik Söyleşisi’nde bir araya geldi. Görüşmenin, salgın sonrası yüz yüze ilk buluşma olduğunu belirten Başkonsolos Vekili Wu Jian, Kuşak ve Yol Girişimi’nin iki ülkeyi birleştirdiğini ifade etti

TGB Çin Başkonsolosluğu Heyeti ile görüştü

 TGB, Çin Başkonsolosluğu Heyeti ile Görüştü:

‘Kuşak-Yol Türkiye ile Çin’i Birleştiriyor’

 

Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel Başkanı Dilek Çınar’ın önderliğindeki TGB heyeti, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Başkonsolos Vekili Wu Jian önderliğindeki Başkonsolosluk heyetiyle, “19 Mayıs-4 Mayıs Kıtalararası Gençlik Söyleşisinde” bir araya geldi. Ülkeler arasındaki ilişkiyi güçlendirmek, iki ülke gençliğini buluşturmak ve çeşitli konularda görüş alışverişi yapmak üzere bir araya gelen heyetler, iki saat süren bir buluşma gerçekleştirdi. 

 

ÇİN: 19 MAYIS İKİ ÜLKE İÇİN ÖNEMLİ

Çin’in genç diplomatları, 19 Mayıs 1919'un iki ülke için de büyük bir öneminin olduğunu vurguladı. 4 Mayıs 1919’da Pekin’de bulunan Tiananmen Meydanı'nda toplanan binlerce öğrencinin emperyalizme karşı büyük bir mücadelenin başlangıcı olduğunu belirten, aynı zamanlarda Türkiye' de Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde emperyalizme karşı Milli Mücadele’nin başladığını belirtti.

 

‘TÜRK DEVRİMİNİN EN KARARLI ADIMI’

Türk gençliği için 19 Mayıs’ın önemini ve Kemalizmin anlamı anlatan Dilek Çınar, şunları aktardı:

 

“19 Mayıs’ın bugün Türk gençliğine yansıması işte bu masa etrafında buluşmamızdır. 19 Mayıs bu süreçte bir ayağa kalkış, şahlanış günüdür. Atatürk Samsun’a Anadolu’da devrimci bir hükümet kurmak için çıkmıştı. Bu mücadele 9 Eylül 1922’de Yunan askerlerinin denize dökülmesi ve 24 Temmuz 1923’te kazandığımız Lozan ile zafere ulaştı. 19 Mayıs’ı anlamak için bugüne bakmamız gerekir. 19 Mayıs tarihte kalmış bir an, Mustafa Kemal Atatürk de tarihte bir hatıra değildir. Çünkü Türk Devrimi durağan değil süreklidir. Atatürk bir fikir adamı değil büyük bir devrimcidir. Kemalizm de yalnızca bir felsefe değildir, bir eylemin adıdır. Kemalizm, Türk devriminin yaptığı bütün işlerdir. Kemalizm Türk devrimciliğidir.”

 

‘TÜRK GENÇLİĞİ VATANSEVER VE ANTİEMPERYALİSTTİR’

Mustafa Kemal Atatürk Türk devrimini gençliğe emanet ettiğini vurgulayan Çınar, “Atatürk’ün gençliğe hitabesi yol gösterici bir meşaledir ve gençliğe bıraktığı mirasın ifadesidir. O miras Cumhuriyet Devrimleridir. Bu yüzden Türk gençliği politiktir. Türk milleti bugün %90'ın üzerinde antiemperyalisttir. Türk Gençliği de kendini Atatürkçü, Milliyetçi, vatansever olarak ifade eder. Kemalizmin yan, Atatürkçülüğün bugüne somut yansımasıdır.” dedi.

 

‘ATATÜRKÇÜLÜK BATICILIK DEĞİLDİR’

Atatürkçülüğün önemine de değinen Çınar, “Atatürkçülük Batıcılık değildir. Çağdaşlık ve medeniyet Batı’da değil. Atatürk açısından da hiçbir zaman batıda olmadı. Çağdaşlık ve medeniyet Doğu’dadır. Atatürk bunu “Biz Asyai bir millet ve Asyai bir devletiz.” diyerek özetliyor. Türk gençliği içerisinde Batıcılık hiçbir zaman benimsenmedi. Bizde Batıcılık, Atlantikçilik, Amerikancılık küfür ve hakarettir. Biz Asyalıyız.” dedi. Çınar şu sözlerle devam etti:

 

“Laiklik, özgürlüktür. Tarikat ve cemaatlere karşı mücadeledir. Türkiye, Amerikan Gladyo yapılanması FETÖ’yü 2016 yılı 15 Temmuz’unda silahlı olarak ezmiştir. Bugün Gladyo’nun elemanları, NATO’nun subayları Türk hapishanelerindedir. İşte laikliğin bugüne yansımasının en büyük örneği. İşte Cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve devrimciliğin yansıması buradadır. Devletçilik, devletin tüm ekonomik, sosyal ve siyasal hedeflerinin odağında insanın olmasıdır. Gençliğin her alanda üretme ve çalışma arzusu devletçiliğin yansımasıdır. Halkçılık, bütün sorunların çözümünü halk için, halkla beraber bulmaktır. Ağalığın, beyliğin son bulmasıdır. Atatürkçülükte, köylü milletin efendisidir. Türk gençliği bugün köylüyü milletin efendisi yapma kararlılığındadır. Halkçılık, kadın ve erkeğin eşitliğidir. Yansıması burada, emperyalizme karşı mücadelede kadın erkek yan yana, omuz omuza bulunmamızdır.”

 

‘TÜRKİYE BRÜKSEL’DEN DEĞİL ANKARA’DAN YÖNETİLİR’

“Türkiye’nin AB ile ilişkileri üzerine söz alan TGB Uluslararası İlişkiler Bürosu Sekreteri Yunus Emre Özgün, “Türkiye’nin AB üyeliği, jeopolitik ve ekonomik olarak mümkün değildir. AB'nin sınırları Yunanistan'da sonlanır. AB, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki milli çıkarlarına karşıdır. AB, sözde insan hakları ve demokrasi söylemleriyle yalnızca Türkiye'nin değil, Macaristan, Sırbistan, Hırvatistan gibi Avrupa ülkelerinin de milli egemenliğine karşı gelen bir imparatorluktur. Türkiye'nin, AB'ye karşı milli egemenliğini savunan Avrupa ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesi olumludur. Türkiye Brüksel'den değil, Ankara'dan yönetilir.” ifadelerini kullandı.

 

‘ATATÜRK’LE MAO’NUN BULUŞTUĞU NOKTA’

Atatürk ve Mao Zedong’un milli bağımsızlık noktasında buluştuğunu söyleyen Çınar, “Devrimci lider Mao Zedong, ‘Devletler bağımsızlık, milletler kurtuluş, halklar devrim istiyor.’ parolasını hafızalarımıza kazıdı. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ parolasıyla yolumuza ışık oldu. Ya istiklal ya ölüm diyerek devrim isteyen halklarla, kurtuluş isteyen milletlerle ve bağımsızlık isteyen devletlerle kaderimiz biz mücadelemiz birdir.” dedi.

 

‘MİLLETİN KADERİYLE BİRLEŞEN GENÇLİK’

ÇHC Devlet Başkanı Xi Jinping’in, 4 Mayıs 1919’un 100. yılında yaptığı konuşmayı aktaran Çin Başkonsolosluk yöneticileri, devrimci Çin gençlerinin kendi kaderlerini milletinin kaderiyle birleştirdiklerine vurgu yaptı. Xi Jinping’in konuşmasında parti liderliğinin öneminin vurgulandığını söyleyen yöneticiler, gençliğin Çin Komünist Partisi içindeki önemine de Xi Jinping’in, “Partinin güçlü olması gençliğin, gençliğin güçlü olması partinin güçlü olmasıdır” sözüyle aktardı. 

 

‘TÜRK-ÇİN İLİŞKİLERİNİ GELİŞTİRELİM’

Çin Türk Öğrenci Birliği Yöneticisi Mustafa Altınkaya ise 21. yüzyılda insanlığa barış ve kalkınma gelmesinin güvencesinin Türk-Çin işbirliğinin geliştirilmesiyle mümkün olacağını söyledi: “Türkiye ile Çin'in arasındaki ilişkinin gelişme potansiyeli, mevcut olanın 50 katı kadardır. Türkiye, yetişmiş iş gücü, olağanüstü coğrafi konumu, gelişmiş ve açık iş ortamı ile Çin'in üretim ve dağıtım üssü olabilir. Eğitim alanında da Türkiye, yurtdışında öğrenim görmek isteyen Çin öğrencileri için Avrupa Birliği ve ABD'den daha elverişli, çok daha güvenli ve rahattır.  Daha fazla Türk öğrencinin Çin'de, daha fazla Çinli öğrencinin Türkiye'de öğrenim görmesi teşvik edilmelidir. 21. yüzyılın insanlığa barış, kalkınma ve modernleşme getirmesinin güvencesi Türk-Çin işbirliğinin geliştirilmesidir.”

 

‘ÇÖZÜM, ÜRETEN VE PLANLI KALKINAN TÜRKİYE’

Türkiye’deki ekonomik zorluklara değinen TGB İstanbul İl Başkanı Duygu Karabulut, çözümü şu sözlerle anlattı:

 

“Bugün Türkiye’de genç işsizlik oranı yüzde 21'dir. Aynı zamanda Türkiye, artan nüfus oranı ve genç nüfusu ile dünyada büyük bir potansiyele sahiptir. Türk gençliği, ülkesinde çalışmak, emeğini zamanını ülkesine vermek istiyor. Türk ekonomisinin merkezine planlı üretimi oturtursak ülkemizin önündeki zorlukları aşarız. Ülkemizde, ’Üretim Devrimi Programı’ tartışılıyor. Üretim Devrimi Programı, Türkiye’nin Atlantik sisteminden kopuşudur. Bu program, ülkemizin çıkarlarının Asya'da olduğunu ve bölgesel işbirlikleri ile gerçekleşeceği çok açık biçimde gösteriyor. Bu işbirliklerinin Çin, Rusya, İran, Azerbaycan, Kazakistan, Hindistan, Pakistan gibi bir çok ülke ile geliştirilmesi gerekiyor. Böylece sadece kendi ülkemizin ekonomisi iyileştirmiş olmayacak, aynı zamanda insancıl, kamucu, paylaşmacı bir dünyayı birlikte şekillendireceğiz.”

 

‘ÇİN’İN KÖKLÜ MİLLİ KÜLTÜRÜ’

TGB Başkanlık Kurulu Üyesi Ata Ogün Kaplan’ın, “Çin, Batı’dan dayatılan kültür emperyalizmine karşı nasıl mücadele ediyor” sorusunu yanıtlayan Çinli diplomatlar, Çin’in binlerce yıla dayanan milli bir kültürünün olduğunu vurguladı. Çin halkının geçtiğimiz yüzyıla göre refah seviyesinin misliyle arttığını belirten görevliler, böylece milli özgüvenin de tam anlamıyla oluştuğunu söyledi. Çin’in edebiyattan tarihe, mutfaktan sanata kadar birçok alanda köklü tarihine değinen görevliler, kendileri için kültürel gelişimin çok önemli olduğunu kaydetti.

 

BAŞKONSOLOS VEKİLİ: TGB İLE OLMAKTAN MUTLULUYUZ

Etkinliğin, Kovid-19 başlangıcından bu yana yüz yüze yaptıkları ilk buluşma olduğunu söyleyen ÇHC Başkonsolos Vekili Wu Jian, “Bu denli parlak ve zeki fikirlere sahip olan TGB yöneticileriyle birlikte olmaktan mutluluk duyuyoruz. İki ülke gençliğini buluşturan bu etkinlik, bizim için çok anlamlıdır” şeklinde konuştu.

 

Karşılıklı konuşmalar sonucu Türk ve Çin devrimlerinin daha iyi öğrenildiğini söyleyen Wu Jian, Çin’de faaliyet gösteren Yunus Emre Enstitüsü ve Türkiye’de faaliyet gösteren Konfüçyus Enstitüsü’nün kültürel etkileşimindeki önemine değindi. İki ülkenin de önünde, terörizm, ticaret savaşları, iklim krizi ve Kovid-19 salgını gibi sorunların bulunduğunu söyleyen Wu Jian, “Bu sorunlar, bir ülkenin tek başına mücadele edebileceği sorunlar değil. Bunun için iki ülkenin el ele vererek, işbirliği yapması ve birbirini anlamasını gerektiğini gösteriyor. İki ülkenin geleceği, büyük umutlar vaat ediyor.” dedi.

 

ÇİN’DEN TGB’YE DAVET

Başkonsolos Vekili Wu Jian, konuşmasının sonunda TGB yöneticilerini Çin’de misafir etmek istediklerini söyledi: “Önümüzdeki dönemde iki ülke gençliği arasındaki işbirliğini derinleştirmek, kültür aktarımını ve fikir alışverişini artırmak için siz değerli gençleri Çin’e davet ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

 

     

 

 

 

 

 

türkiye rusya fetö Azerbaycan çin milli oldu tgb Kültür son