RTÜK ve CKD iş birliğiyle "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu" Çalıştayı yapıldı
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) himayesinde, Cumhuriyet Kadınları Derneği iş birliğiyle düzenlenen “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu Çalıştayı,” medyanın bu mücadeledeki rolüne ışık tuttu.
RTÜK ve CKD iş birliğiyle düzenlenen “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu" Çalıştayında kadına yönelik şiddetle mücadelede medyanın gücü vurgulandı.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) himayesinde, Cumhuriyet Kadınları Derneği iş birliğiyle düzenlenen “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu Çalıştayı,” kadın-erkek fırsat eşitliğinin önemine dikkat çekerek, medyanın bu mücadeledeki rolüne ışık tuttu.
Bilkent Otel’de gerçekleştirilen etkinlik, medyanın kadına yönelik şiddetle mücadeledeki sorumluluğunu derinlemesine inceleyerek toplumsal farkındalığı artırmayı amaçladı.
Çalıştaya, Cumhuriyet Kadınları Derneği ve RTÜK uzmanlarının yanı sıra, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından uzmanlar, kadına yönelik şiddetle mücadelede etkin rol oynayan STK'lar ve çeşitli meslek grupları da katıldı.
ÇALIŞTAYIN KATILIMCILARA İLHAM VEREN BAŞLANGICI
Çalıştay, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Ebubekir Şahin ve Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür’ün açılış konuşmalarıyla başladı. Açılış konuşmalarında, medyanın kadına yönelik şiddetle mücadeledeki kritik sorumluluğu vurgulandı. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, medyanın sadece içerik üretici bir araç olmadığını, aynı zamanda toplumsal bilinç oluşturmak için aktif bir katılımcı olması gerektiğine dikkat çekti. “Medya, toplumun kalbinde önemli bir rol oynamaktadır,” diyen Şahin, kadına yönelik şiddetle mücadelede medyanın daha duyarlı ve sorumlu bir tutum sergilemesinin zorunlu olduğunu ifade etti.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE SOMUT ADIMLAR
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, çalıştayda yaptığı açılış konuşmasında, “Çalıştayımızın sonuçlarının hayırlara vesile olmasını diliyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kadın, ailenin temel direğidir ve güçlü kadınlar güçlü toplumları inşa eder, ancak bu gerçeği yalnızca sözde bırakmakla yol alamayız,” diyerek, güçlü bir toplumun somut ve sürdürülebilir adımlarla inşa edileceğini vurguladı. Şahin, RTÜK’ün yalnızca denetleyen değil, aynı zamanda yol gösterici ve destekleyici bir kurum olarak hareket etmeye kararlı olduğunu belirterek, “Kadına yönelik şiddetle mücadelede ve medyada doğru kadın temsili konusunda sıfır tolerans ilkesini benimsiyoruz.” dedi.
Şahin, özellikle medyada kadınların güçlü yönlerinin daha fazla öne çıkarılması gerektiğini belirterek, alınan sekiz etik ilke ile şiddeti özendiren yayınlara izin verilmediğinin altını çizdi. “Aldığımız sekiz etik ilke ile medyada şiddeti özendiren yayınlara izin vermiyoruz. Ayrıca, gündüz kuşağı programları için belirlediğimiz yayın etik ilkeleriyle kişisel hayata saygı, millî değerlere bağlılık ve uygun dil kullanımına özen gösterilmesini istiyoruz,” dedi. Şahin, RTÜK’ün yalnızca düzenlemelerle değil, doğru yayıncılık konusunda rehberlik yaparak toplumsal yaralara parmak bastığını ifade etti.
REYTİNG DEĞİL, SORUMLULUK!
Başkan Şahin, özellikle gündüz kuşağı programlarıyla ilgili eleştirilere de açış konuşmasında yanıt verdi. “RTÜK olarak, medya kuruluşlarının reyting kaygısıyla değil, sorumlu yayıncılık anlayışıyla hareket etmelerini teşvik etmeye çalışıyoruz.” dedi. Şahin yasaklamaların bir çözüm olmadığının altını çizerek, “Yasak asla bir çözüm değildir. Daha önce benzer talepler evlilik programları için gelmiş ve bu programları kaldırmıştık. Yerini suç dosyalarını araştıran programlar aldı. Yasaklayınca maalesef yerine gelenler daha iyisi olmuyor.” sözleriyle devam etti.
Dizi Filmlerle Kadına Yönelik Kalıplaşmış Yargıları Değiştirmek
Şahin, geçtiğimiz günlerde düzenlenen “Medyada Kadın Temsili” çalıştayına da değinerek, dizi filmlerde kadına dair kalıplaşmış yargıları değiştirmeyi amaçladıklarını belirtti. “Geçtiğimiz günlerde Medyada Kadın Temsili konulu geniş katılımlı bir çalıştay düzenledik. Amacımız, özellikle dizi filmlerde kadınların güçlü yönlerini medya içerikleriyle öne çıkarmak. Böylelikle kadındır evinde oturur, kadındır susar, kadındır elinin hamuruyla erkek işine karışmaz gibi kalıplaşmış yargıları zihinlerden silmeyi ve kadının toplumsal algısını çok daha güçlü bir zemine oturtmayı hedefliyoruz.” diyerek, toplumsal algıyı dönüştürmeye yönelik bir vizyon sundu. Şahin, kadına yönelik şiddetle mücadelede başarılı olabilmek için önce toplumsal zihniyetin değişmesi gerektiğini ifade etti. “Kadına dair kalıplaşmış yargıları değiştirmek, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde önemli bir adımdır. Aksi takdirde, eylem planları ve sloganlarla kalır, gerçek çözüm üretemeyiz,” dedi.
CKD GENEL BAŞKANI PROF. DR TÜLİN OYGÜR:
"GÜÇLÜ BİR TOPLUM OLMAK ZORUNDAYIZ"
Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür de çalıştayda RTÜK'ün katkılarının önemli bir rol oynadığını ve sahada "Sahte Kadın, Sahte Aile Kuşatması İstemiyoruz" sloganlarıyla kampanya başlatıldığını anımsattı.
Kadına yönelik şiddetin medyada geniş bir yer tuttuğunu belirten Oygür, medyadaki şiddet unsurlarının özellikle, haberlerde, gündüz kuşağındaki programlarda ve yerli dizilerde sürekli bir şekilde yer almakta olduğunu ifade etti.
Medyanın gelecek nesiller üzerinde de kritik bir aktör olarak öne çıktığını dile getiren Oygür, "Güçlü bir toplum olmak zorundayız ve yeni kuşakları da ona göre yetiştirmek zorundayız. Medyanın bu konudaki olağanüstü etkisi açık." dedi.
Çalıştayın, medya sektöründe kadına yönelik şiddetle mücadelede üzerine düşen sorumlulukları daha güçlü şekilde yerine getirebilmesi için önemli bir adım olduğunu anlatan Oygür, medya sektörünün kar etmenin yanında toplumun değerlerine uygun hareket etmesi gerektiğine de dikkati çekti.
CKD Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, RTÜK’e teşekkür ederek, "Kadına yönelik şiddetle mücadelede bu tür destekler, her bir kadının hayatını doğrudan etkileyen bir değişim yaratır" dedi.
Proje, İçişleri Bakanlığı’na sunularak onay alındı ve bir yıl süren hazırlıkların ardından gerçekleşen bu çalıştayda, RTÜK çalışanlarının katkıları önemli bir rol oynadı. Prof. Dr. Oygür, RTÜK’ün sahaya inerek "Sahte Kadın, Sahte Aile Kuşatması İstemiyoruz" sloganlarıyla kampanya başlattığını belirterek, vatandaşların yoğun ilgisini çektiğini vurguladı. Ayrıca, "Çözüm önerilerinin tartışılması için anketlerimizde önemli veriler toplandı," dedi.
Prof. Dr. Oygür, RTÜK Başkanı Şahin ve Üst Kurul Üyesi Dr. Deniz Güçer’in desteğini alarak çalışmalarını daha da güçlendirdiklerini belirtti. Kadına yönelik şiddetin medyada geniş bir yer tuttuğunu ifade eden Oygür, "Medyadaki şiddet imgeleri, haberlerde, gündüz kuşağındaki programlarda ve özellikle yerli dizilerde sürekli bir şekilde yer almakta. Ancak toplum, bu durumdan rahatsız" dedi. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu" çalışmasına atıfta bulunarak, "Yüzde 74’ü bu içerikleri sıkça izlediklerini belirtiyor, ancak aynı zamanda rahatsız olduklarını ifade ediyorlar," şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Oygür, medyanın küresel ölçekte büyük bir etkisi olduğunu kabul ederken, "Bu durumu bir mazeret olarak devam ettirmemiz ne kadar sürdürülebilir? Toplumun talebine göre hareket etmek için daha ne kadar bekleyeceğiz?" diyerek medyanın sorumluluğuna dikkat çekti.
Çalıştaya, akademisyenler, medya temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
ANKET SONUÇLARI:
KADINLAR EKRANDA KENDİLERİNİ BAŞARILI VE GÜÇLÜ GÖRMEK İSTİYOR
Cumhuriyet Kadınları Derneği tarafından oluşturulan "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu" çalışması kapsamında, medya aracılığıyla toplumda kadına yönelik şiddet algısını ve medyadan beklentileri belirlemek amacıyla anket düzenledi.
Araştırma, Türkiye genelinde 18 yaş üstü kadın ve erkeklerin katılımıyla gerçekleştirildi.
Anket sonuçlarına göre, izleyicilerin tercihi ezici bir çoğunlukla Türk filmleri ve yerli diziler oldu. Katılımcıların yüzde 95’i yerli dizileri takip ediyor. Yüzde 94’lük bir kesim Türk filmlerini izlemeyi seviyor.
Diğer bir çarpıcı sonuç ise Türk izleyicisinin ekranlarda 90’lı yılları özlemesiyle birlikte yerli yapımlarda yüzde 95 ile en sevilen tür komedi ve sit-comlar oldu.
18-35 yaş grubunun mafya ve suç temalı dizilere olan ilgisi yüzde 80’lere yakın bulunurken, şiddet içeren mafya dizilerini tercih eden bu grubun "televizyonlarda kadına yönelik şiddet algısı", diğer yaş gruplarından daha düşük çıkması ise dikkat çekti. TV yayınlarında kadına yönelik şiddetin %90 oranında sıkça görüldüğü, bu şiddetin ise "yaşamın gündelik bir parçası" olarak sunulduğu belirlendi. Kadınlar, televizyon dizilerindeki kadına yönelik şiddeti erkeklerden daha fazla algılarken, özellikle mafya ve suç temalı dizilerin genç kuşak üzerinde düşük şiddet algısına yol açtığı görüldü. Araştırmada deneklere yerli dizilerde yer alan kadın karakterlerle ilgili sorular yöneltildi. Buna göre kadınların yüzde 53’ü yapımlarda “Başarılı” kadın karakterlere, yüzde 51’i de “Güçlü” kadın karakterlere yeterince yer verilmediğine inanıyor. İzleyiciler yerli dizilerde kadının genellikle "aldatılan / kötü kalpli / seksi / çaresiz / yalancı" gibi olumsuz karakterlerle sahte bir kadın algısı yarattığını söyledi. En çok hangi televizyon programlarında izliyorsunuz sorusuna denekler, yüzde 65 ile gündüz kuşağı kadın programlarında, yüzde 62 ile haberlerde ve yüzde 61 ile yerli dizilerde izlediklerini belirtti.
“EN FAZLA PSİKOLOJİK ŞİDDETE RASTLIYORUZ”
Deneklere yöneltilen “Tüm program türlerini düşündüğünüzde sizce televizyon kanallarında kadına yönelik şiddet türlerinden hangilerine, ne sıklıkta rastlamaktasınız” sorusu ilginç bir sonucu ortaya çıkardı. Katılımcıların yüzde 90’ı en fazla psikolojik şiddete rastladıklarını belirttiler. Bunu yüzde 87 ile cinsel şiddet ve yüzde 86 ile dijital şiddet takip etti.
DİZİLERİN VE GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLARININ KARNESİ İYİ DEĞİL!
Denekler yüzde 56 oranında dizilerdeki kadına yönelik şiddetin toplumun bir gerçeği olduğunu onaylarken, yüzde 52 oranında birçok dizinin aile, kadın ve çocuklar açısından sakıncalı konular ve olumsuz mesajlar içerdiğini düşünüyor. “Akşam kuşağında yayınlanan birçok diziyi ailece izlerken sıkıntı yaşıyoruz” ifadesini onaylayanların oranı yüzde 37. İlginç olarak denekler yüzde 26 oranında dizilerdeki kadına yönelik şiddetin toplum tarafından talep edildiği ifadesine katılıyor.
Araştırma, medyanın kadına yönelik şiddeti önleyici bir araç olarak kullanılmadığı takdirde, toplumda olumsuz etkiler yaratacağını ortaya koydu.
Bu önemli çalıştay, medya sektöründe kadına yönelik şiddetle mücadelede üzerine düşen sorumlulukları daha güçlü bir şekilde yerine getirebilmesi için önemli bir adım oldu.
MEDYANIN GELECEĞİ: BEŞ BAŞLIKTA TOPLUMSAL DEĞİŞİM
Çalıştayın önemli bölümlerinden biri, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu” başlığı altında beş ana başlığın ele alınmasıydı. Katılımcılar, “Toplumsal Farkındalık,” “Şiddet Algısı,” “RTÜK ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeledeki Görev ve Sorumlulukları Çerçevesinde İlgili Mevzuat,” “TV Programlarında Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye Katkı Verilmesi” ve “Gençlik, Aile ve Kadın Sorunlarında Medyanın Rolü” başlıklarında görüşlerini ve somut önerilerini paylaştılar. Bu başlıklar, medyanın kadına yönelik şiddetle mücadelede üstlenmesi gereken sorumlulukları net bir şekilde ortaya koyarak, medya sektörünün toplumsal değişimdeki kritik rolünü bir kez daha hatırlattı.