Tarihi ve mimari dokusuyla İstanbul'un en iyi camileri
İstanbul'u keşfetmeye doyamayanlar harika mimariye sahip bu tarihi camiyi çok sevecek! İstanbul gezilecek yerler arasında ilk sıralarda yer alan bu camiler mutlaka görülmeli! Peki siz en iyi camiler arasından kaçını gördünüz? İşte İstanbul'un en iyi camileri ...
İstanbul kaşiflerinin mutlaka görmesi gereken İstanbul'un en iyi camileri mimari dokusu ve ihtişamı ile görenleri hayrete düşürüyor. Peki bu camilerden kaçını daha önce gördünüz? Türkiye'nin en iyi camileri kartpostallık görseller oluşturuyor. İşte o camiler ve hakkında bilmeniz gerekenler...
İSTANBUL'UN EN İYİ CAMİLERİ
Sultanahmet Camii
17. yüzyılın en önemli eserlerinden biri olan ve İstanbul’un Fatih ilçesinin Sultanahmet semtinde yer alan Sultanahmet Camii, iç ve dış mimari güzelliği ile İstanbul siluetinin vazgeçilmez bir parçası. Kudretin estetikle, mimari zekânın yetenekle buluştuğu, İslam dünyasının önemli bir eseri olan Sultanahmet Camii, 1609-1616 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa’ya yaptırılmış. 20 binden fazla çiçek desenli mavi-beyaz İznik çinisiyle kaplanmış olan camii bu özelliği nedeniyle yabancılar tarafından ‘Mavi Camii’ olarak adlandırılıyor. Caminin kuzey kapısında asılı zincir Allah’ın büyüklüğünü hatırlatıp camiye giren herkesin eşit olduğunun bir sembolü olmuş. Hatta dönemin padişahları bu zincire çarpmamak için kafalarını eğerek camiye girerlermiş.
Büyük Mecidiye Camii (Ortaköy Camii)
Çoğumuz Ortaköy Camisi olarak bildiği Büyük Mecidiye Camii, Beşiktaş ilçesinin Ortaköy semtinde sahilde konumlanıyor. Sultan Abdülmecid tarafından ünlü Ermeni mimarlar Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan’a 1853 yılında yaptırılan camii, Neo Barok tarzı mimarisiyle görenleri büyülüyor. Geniş ve yüksek pencereleri, Boğaz’ın değişken ve renkli ışıklarını caminin içine taşımasının yanı sıra taş oymacılık sanatının etkileyici örneklerini taşıyan iki minareli bu cami, fotoğrafçıların vazgeçilmez adresi.
Ayasofya Camii
Yıllara meydan okuyan bir diğer camii ise Sultanahmet’te bulunan Ayasofya Camii. Bugün camii olarak faaliyetine devam etse de Ayasofya, aslında Bizans İmparatoru 1. Justinianus tarafından 532-537 yılları arasında bir katedral olarak inşa edildi. 1500 yıllık tarihiyle hala herkesin dikkatini çeken Ayasofya, İstanbul’un Fethi ile camiye dönüştürüldü. 1935’te Bakanlar Kurulu kararıyla müze statüsü kazanan Ayasofya, 2020 yılında tekrardan cami statüsüne geçirilip ibadete açıldı.
Dünyanın sekizinci harikası olarak gösterilen Ayasofya, kubbeli bir bazilika olarak inşa edildi. Ayasofya, dönemindeki hiçbir bazilikanın sahip olmadığı kadar büyük ve karmaşık bir kubbe sistemi ile çok geniş bir alanı örtüyor. Sadece dört payeye oturtulmuş böylesine büyük bir kubbe, mimarlık tarihi açısından hem teknik hem estetik bir devrim niteliğinde. İçerisindeki mozaikler ve hat sanatının eşsiz örnekleri nedeniyle Ayasofya, 1985 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi‘ne de alınmıştır.
Pertevniyal Valide Sultan Camii
Sultan II. Mahmut’un eşi ve Sultan Abdülaziz’in annesi olan Pertevniyal Valide Sultan tarafından yaptırılan cami 1869-1871 yılları arasında inşa edildi. Planlarını Sarkis Balyan’ın çizdiği, planların hazırlanmasına Hagop Balyan’ın katıldığı, Aksaray Meydanı’nda yaptırılan külliye cami; mektep, türbe, türbedar odası, kütüphane, muvakkithâne, karakol, altı adet çeşme ve yedi adet dükkândan oluşuyor. Cami, neogotik tasarımıyla klasik camilerden oldukça farklı bir mimariye sahip. Eklektik (karma) üslûpta inşa edilmiş olan cami, son devir Osmanlı camilerinde sıkça karşılaşılan dört büyük ayak üzerine oturmuş dört büyük kemerli ve tek kubbeli bir yapı.
Eyüp Sultan Camii
Eyüp ilçesine konumlanan Eyüp Sultan Camii, Türk ve İslam dünyasında büyük öneme sahip bir mimari eser. İstanbul fethi sonrası yapılan ilk cami olma özelliğini taşıyan Eyüp Sultan Camii, dikdörtgen planda, mihrabı çıkıntılı olarak inşa edildi. Avlu ortasında asırlık bir çınar bulunan caminin içi, bal rengi duvarları, turkuaz halıları ve devasa büyüklükteki avizesiyle ihtişamın simgesi. Cami adını; Hz. Muhammed’in 1300 yılı aşkın bir süre önce İstanbul’un kuşatılması sırasında elinde sancağı ile ölen sancaktarı Ebu Eyyûb El-Ensari’den, Eyüp semti de Eyüp Sultan Camii’den alıyor.
Molla Zeyrek Camii
Bizans dönemine ait Pantokrator Manastırı’nın kiliseleri şeklinde Haliç’e hâkim bir tepenin üstünde teraslarla düzenlenmiş geniş bir arazi üzerinde kurulan Molla Zeyrek Camii, Fetih’ten sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından kiliseden medreseye çevrilmiş ve İstanbul’daki ilk medrese olarak açılmış, daha sonra cami olarak kullanılmaya başlanmış. Süslemeli zemin işlemeleriyle dikkat çeken ve Ayasofya’dan sonra günümüze ulaşmayı başaran en büyük Bizans eseri olan Molla Zeyrek Camii, tarihe meydan okumayı sürdürüyor. Cami, İstanbul’da Ayasofya’dan sonra, Bizans’tan günümüze ulaşabilen en büyük ikinci kilise olma özelliğini taşıyor.
Yeni Cami (Valide Sultan Camii)
İstanbul’da Osmanlı ailesi tarafından yaptırılan son büyük camii olma özelliğini taşıyan Yeni Camii diğer bir adıyla Valide Sultan Camii, Osmanlı Dönemi’nde yapımı en uzun süren camii olarak kayıtlara geçiyor. Sultan III. Murad’ın eşi Safiye Sultan‘ın emriyle 1597 senesinde temelleri atılan cami, ancak 1665 senesinde, IV. Mehmet’in annesi Turhan Hatice Sultan’ın büyük emekleri ve yapılan bağışlar sonucunda tamamlanabiliyor. 1660’da İstanbul’da yaşanan büyük yangında oldukça fazla zarar gören cami, Köprülü Mehmet Paşa’nın emriyle onarılarak şehre kazandırılıyor. Fatih ilçesinin Eminönü semtinde konumlanan Yeni Camii, boğaz kıyısındaki sultan camilerinin en görkemlilerinden biri.
Süleymaniye Camii
İstanbul’un Fatih semtinde yer alan Süleymaniye Camii, dehasıyla bugün de hayranlık uyandıran Mimar Sinan’ın 1550-57 yılları arasında tamamladığı kendi deyişiyle “kalfalık dönemi eseri”, bir mühendislik harikası olmasının yanında Osmanlı estetiğinin de zirvesi.
Birçok tarihi olayın sayılarla sembolleştirildiği camide; 4 minare Kanuni Sultan Süleyman’ın İstanbul fethinden sonra 4. padişah olduğunu simgeliyor. Caminin 10 şerefesi ise kuruluştan bu yana tahta geçen 10. sultan olmasına atıfta bulunuyor. 4 fil ayağının da İslam’ın 4 halifesini temsil ettiği biliniyor. Bu yıl 2 Nisan’da başlayacak olan Ramazan ayında cami bahçesinde düzenlenme ihtimali yüksek iftar sofralarına katılabilirsiniz.
Beyazıt Camii
Klasik Osmanlı mimarisinin ilk örneklerinden biri olan Beyazıt Camii ise Sultan II. Bayezid tarafından İstanbul’un fethinden yaklaşık 50 yıl sonra yaptırıldı. II. Bayezid tarafından şehrin Bizans dönemine ait meşhur Theodosius Meydanı yani şimdiki Bayezid Meydanı’na inşa edilen Beyazıt Camii, deprem ve yıldırım doğal afetleri nedeniyle büyük zararlar gördü. Yenileme çalışmaları neticesinde günümüze kadar ulaşmayı başaran caminin mimarı kesin olarak bilinmemektedir. (Söylentiler Mimar Hayrettin, Mimar Yakupşah, Mimar Sultanşah veya Mimar Kemaleddin’i işaret etmektedir.)
Fatih Camii
Fatih ilçesinde Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış olan cami ve külliye; 16 adet medrese, darüşşifa (hastane), tabhane (konukevi) imarethane (aşevi), kütüphane ve hamamı içinde barındırıyor. İstanbul’un fethinden sonra yaptırılan ilk selatin camisi yani padişah veya aileleri tarafından yaptırılan camii olma özelliği taşıyor. Mimar Atik Sinan tarafından tasarlanan cami, geçirdiği iki büyük deprem sonrası ne yazık ki günümüze kadar orijinal halini koruyarak ulaşmayı başaramıyor. Fatih Camii, 1932 yılında ilk Türkçe ezanın okunduğu cami unvanını taşımasıyla da dikkat çekiyor.