Yer altının efsanesi: Cehennem Kapısı’nın gizemi çözüldü
Pamukkale’de bulunan Hiearapolis Antik Kenti birçok gizeme ev sahipliği yapıyor. Antik kentte bulunan "Cehennem Kapısı"nın yüzyıllardır süregelen gizemi, modern bilim sayesinde çözüldü.
Hierapolis Antik Kenti, M.Ö. 2. yüzyılın sonlarında Bergamalı Attalos Hanedanlığı tarafından kuruldu. Görenleri büyüleyen bu kent, M.S. 133 yılında Roma İmparatorluğu’nun eline geçti. Antik Roma döneminde ise burası ünlü bir kaplıca kentine dönüştü. M.S. 3. yüzyıla gelindiğinde insanlar şifalı olduğu söylenen bu sularda yıkanmak için Hierapolis’e akın ediyordu.
CEHENNEM KAPISI EFSANESİ NEDİR?
Antik kent her ne kadar birçok güzellik sunsa da bazı "lanetli ve uğursuz" efsanelerle de tanınıyordu. Rivayete göre yer altındaki dünyaya açılan Cehennem Kapısı bu kentte bulunuyordu. Yine aynı rivayete göre, yer altındaki üç başlı cehennem köpeği, tanrı olarak kabul ettiği Hades’e (Plüton) masumları kurban veriyordu. Bu efsane nedeniyle Cehennem Kapısı’nın (Plütonyum) hemen yanına Apollon Tapınağı inşa edildi. Artık bu kente gelenler, tanrılara kurban vermek için din adamlarına ödeme yapmaya başladılar.
Antik dünyanın birçok bilgini "kurban verme ayinlerini" tüyler ürpertici bir gösteri olarak tanımlıyordu. Ayin sırasında bir din adamı, kurban edilecek hayvanı önce tapınağın içine götürüyordu. Tapınağın içinde sanki ilahi bir müdahale olmuş gibi hayvan anında ölüyordu. Din adamı ise canlı olarak tapınaktan dışarı çıkıyordu. Aynı yere giren din adamı canlı kalırken hayvanların neden öldüğünü insanlar uzun yıllar merak ettiler.
GİZEMİ ÇÖZÜLDÜ
Günümüzde tapınak çevresinde bulunan Cehennem Kapısı, berrak sularla dolu oldukça huzurlu bir yer. Antik kent, bazı bilim insanları tarihi belgelerde de geçen bu efsanenin peşinden gitmeye karar verdi. Duisburg-Essen Üniversitesi’nde volkan biyoloğu olan Hardy Pfanz 2013 yılında Pamukkale’yi ziyaret etti. Pfanz buraya geldiğinde ne bulacağından, neyle karşılaşacağından pek emin değildi. Bu anlatılanlar efsaneden ibaret de olabilirdi. Ancak merak ettiği soruların cevabını çok hızlı aldı.
Hardy Pfanz, Cehennem Kapısı’na geldiğinde düzinelerce ölü hayvan gördü. Böylece binlerce yıldır anlatılan hikayenin gerçek olduğunu hemen anladı.
Pfanz yanında getirdiği portatif bir gaz ölçüm cihazıyla, etraftaki havayı analiz etmeye başladı. Normal havada karbondioksit oranı yüzde 0,04 civarındayken tapınak çevresinde bu oran yüzde 80’lere ulaşmıştı. Bilim insanlarına göre sadece yüzde 10’luk bir karbondioksite birkaç dakika boyunca maruz kalmak bile yaşamsal tehdit oluşturuyor. Hal böyle olunca tapınak çevresindeki miktarın gerçekten de ölümcül olduğu anlaşılıyor.
Apollon Tapınağı’ndaki karbondioksit seviyeleri Pamukkale’deki travertenleri ortaya çıkaran aynı jeolojik sistemden kaynaklanıyor. Karbondioksit, havadan daha ağır olduğu için geceleri hava soğuduğunda gaz zeminde birikiyor ve yer ölümcül gazlarla kaplanıyor. Dolayısıyla yere daha yakın olan hayvanlar karbondioksitten çabucak etkileniyordu.
Ancak din adamları uzun olduğu için daha az karbondioksit soluyordu. Pfanz’ın teorisi bu şekilde birçok bilim insanı da bunu doğruluyor. Günümüzde insanların yüksek karbondioksite maruz kalmaması için Cehennem Kapısı tuğlalarla örülmüş durumda. Ancak ziyaretçilerin tarihi yapıyı görebilmeleri için Cehennem Kapısı’nın etrafında bir yürüyüş yolu var.
Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/haberler-57649663
https://listelist.com/pamukkale-cehennem-kapisi-hakkinda/