Türk köylüsüne kelepçe
'Toprakla uğraşan bilir diyorlar', nasır tutan ellerini göstererek. Toprak yarmış avuç içlerini, toprakla da bilenmişler. Yurt demişler çorak topraklara.
'Toprakla uğraşan bilir diyorlar', nasır tutan ellerini göstererek. Toprak yarmış avuç içlerini, toprakla da bilenmişler. Yurt demişler çorak topraklara.
Türk köylüsüne kelepçe
'Toprakla uğraşan bilir diyorlar', nasır tutan ellerini göstererek. Toprak yarmış avuç içlerini, toprakla da bilenmişler. Yurt demişler çorak topraklara. Önce tırnaklarıyla kazımışlar, avuç açmışlar yağmur için göğe. Sonra bir fidan salmışlar toprağa. Fidan dala durunca gübreyle harmanlayıp, çoraklıktan kurtardıkları toprakları daha verimli hale getirmişler gece gündüz demeden. Anadolu insanı onlar, vatan bildikleri topraklardan can verir de bir karışını vermez. Tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşen ataları gibi. İşte o yiğit Anadolu kadınlarından yalnız biri. Hepimiz uykudayken o serasında, tarlasında boy verecek sebze ve meyveler için alın teri döküyor. Bizler karnımızı doyuralım diye. İşte o mübarek eller bugün tutsak! İşte o üreten eller bugün kelepçede. Her 2B feryadında gördük biz bu yüzü. Kazındı beynimize feryadı. Atasından kalma çoraklıktan verimli tarım arazisine dönüştürdüğü bir yudum toprak için sıvadı bileklerini. Toprak tutan, sebze toplayan nasırlı elleri bu kez döviz tuttu. Haykırdı hep 'adalet' diye. 'Hakkımızı verin' diye haykırdı, hakkın önemini kavrattı. Kör dimağlarda anlayacak elbet diyerek yılmadı. Bizce yılmazda! Bugün de en önündeydi yoldaşlarının. Kah oturdu, bazılarının topuğum kırılacak endişesiyle basamadığı yerlere, yollara haykırdı, kah da kaldırdı gururla yüzünü 'bu yer benim' diyerek karşısındaki polise gürledi. İlk bakışta minicik bedeni çarpıyor göze ama bir kükredi mi devleşiyor adeta bilinçlerde. İşte o ana, kardeş, abla, teyze, yenge 2B kıskacındaki vatanı için göğsünü siper etti. Yolu kapattı arkadaşlarıyla. Polis geldi kaldırmak için. Direndi. 'Kalk' dediler, 'Kalkmam' dedi. Kollarına girdi polisler. Onlar çekti yukarı o yine oturdu. Yılmadı, korkmadı. Gençliğinde kim bilir belki de bilezikler geçirdiği bileklerine kelepçe takıldı bu kez. yılmadı, yine bağırdı. 'Bakın köylüler kelepçeleniyor' diye haykırdı. Ve isyanını dillendirdi; 'Başbakan duy sesimizi.
Türk köylüsüne kelepçe
Fotoğraflar: İbrahim Koçak